Yalnızlığın Asaleti
Bir bebek kendi varlığını annesinin ona bakışından, davranışından kendi varlığını ve benliğini algılar. Bir nevi aynadır anne ya da bakıcı, anne ona bakarken mutlu ise bebekte kendini iyi algılar, anne kızgınsa bebek kendini kötü algılar. İnsanın diğer canlılara göre bakıma daha çok ihtiyacının olmasının nedeni olan sosyal varlık olması ilerleyen yaşlarda da yalnızlığa karşı olumsuz etki yaratmasına neden olmaktadır. Başkalarından geri bildirim almadan yaşayan kişi zamanla kendi benlik algısını yitirmeye başlar.
Ünlü düşünür Nietzsche “Dünyanın en eski asaletidir yalnızlık” demiştir. Peki nedir yalnızlık? Yalnızlık tek başına olmak değildir. Yalnızlık bir süreçtir, sosyal ilişkilerden mahrumiyet içerir. Beraberinde kaygı öfke ve kendini diğer insanlardan farklı hissetme ve bu nedenle anlaşılmayacağını düşünmeyi kapsar. Bireyin sahip olduğu ilişkiler ile sahip olmak istediği ilişkiler arasında bir dengesizlik bir fark varsa kişi kendini yalnız hissedecektir. Carl Gustav Jung’a göre yalnızlık, çevrede insan olmaması değil, önemsediği şeyleri başkalarına ulaştıramaması ya da başkalarının olanaksız bulduğu bazı görüşlere sahip olduğunda hissedilen duygudur der. Yalnızlığın, yalnızlık korkusunun altında yatan neden varoluşsal bakış açısına göre ölüm korkusudur. Varlığını hissetmek demek paylaşmak, aynada (başkalarının algısında) kendisini görmek, sosyalleşmektir…
Birçok organımızın çift yaratılmış olması, bir algıya sahip olmamız, iletişim için bir kulak ve dile sahip olmamızda bizim sosyal bir varlık olarak var olduğumuzun kanıtlarıdır aslında. Yalnızlık kişide bedensel ve ruhsal birçok rahatsızlığa yol açabilmektedir. Öfke, stres, kaygı, depresyon, özgüven azlığı, kalp rahatsızlıkları, beyin fonksiyonlarında azalma vs. gibi rahatsızlıklara yol açabilmektedir. Araştırmalara göre yalnızlık kişiyi sigara ve obeziteden daha fazla etkilemektedir.
Yalnızlıkla baş etmek, bu ihtiyacını karşılamak için bireyler zararlı davranışlar içerisinde bulunabilmektedirler. Alkol bağımlılığının altında yatan neden bazen yalnızlıkla baş edebilmek için o ortamda olan bireylerle sosyalleşme çabasından kaynaklanabilmektedir. Televizyon, internet bağımlılığı da yine bu açıdan değerlendirilebilmektedir.
Varlığını hissetmek ya da yalnızlıktan kurtulmak sadece tek taraflı bir ihtiyaç değildir. Tüm insanların bir şekilde buna ihtiyacı vardır. Bu açıdan bakıldığında birinden yardım beklemek yerine bireyin kendisi bir yardımda bulunarak, ilk adımı atan taraf olarak hem kendi yalnızlığına hem de karşı tarafın yalnızlığına çözüm oluşturabilir.
Bazı bireyler varlığını bir kedi, bir çiçekle hissedebilirken bazı bireyler daha kalabalık, daha sosyal ortamlara ihtiyaç duyar, bazıları ise bir tek dostunun onu anlamasıyla yalnızlığına son verebilir. Bazen bir dokunuş, bazen bir ses, bazen bir nefes olabilmektedir yalnızlığın çözümü… kendinizi yalnız hissetmenin bir dönüm noktası olduğunu düşünün ve değişimden korkmayın. Kendinizi yalnızlıkta boğmak yerine yalnızda bir şeyler yapabilmenin yalnızlık olmadığını keşfedin. Keyif alabileceğiniz farklı ortamlar keşfederek yeniden sosyalleşmenin keyfine varın ve…
SEVGİYLE KALIN…