Tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 salgınına karşı herkesin sıkı önlemler aldığı ve bağışıklık sistemini güçlü tutmaya çalıştığı bir dönem yaşanıyor. Günlük hayatında antidepresan ilaçları kullanan insanların diğer insanlara göre bir nebze daha koruma kalkanı içinde yer aldığını belirten uzmanlar bu ilaçların doğrudan ya da dolaylı yolla bağışıklık sistemini güçlendirdiğini söylüyor. Uzmanlar bu dönemde tedavinin yarım bırakılmaması gerektiğini vurguluyor.
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Dr. Alper Evrensel, Koronavirüsün yol açtığı Covid-19 salgınında ruh sağlığının önemli olduğunu belirterek stres altında bağışıklık sisteminin zayıfladığını vurguladı.
Psikiyatrik şikayetleri nedeniyle tedavi gören ve antidepresan kullanan kişilerin bu nedenle kullanmayanlara oranla bağışıklık sistemlerinin daha az risk altında olduğunu söyledi. Dr. Alper Evrensel, bu dönemde tedavinin yarım bırakılmaması gerektiğini kaydetti.
Antidepresan tedavisi görenler salgın sürecinde daha şanslı
Psikiyatrik hastalığı olan kişilerin tedavi öncesinde kırılgan ve travmatize olduklarını belirten Dr. Alper Evrensel, antidepresan tedavisi gören kişilerin bu tedaviyi almamış olması halinde bağışıklık sisteminin risk altında olacağını kaydetti.
Dr. Alper Evrensel, “Antidepresan tedavisi almaya ihtiyaç duymuş kişinin hali hazırda içinde barındırdığı ruhsal durumu bir düşünelim. Bu kişi zaten tedavi öncesinde stres yükü artmış, kırılgan ve travmatize olmuş birisi. Eğer bu tedavi alınmamış olsaydı yaşanan bu süreçte bağışıklık sistemi sorununa yakalanma riski, daha yüksek oluyor. Dolayısıyla bu nedenle can kaybı yaşama oranı yükselecek. Dolayısıyla antidepresan ilaç kullanımının bu stresi azaltmak suretiyle o kişiyi bağışıklık açısından bu tarz enfeksiyonlara daha dayanıklı kıldığını baştan düşünmemiz gerekir. Yani doğrudan bir yolla bağışıklık sistemini yükseltiyor” diye konuştu.
Antidepresan ilaçlarının bağışıklık üzerinde olumlu etkileri var
Son 10 yılda yapılan araştırmalara göre antidepresan ilaçlarının bağışıklık sisteminin çalışması üzerinde lökositlerin, akyuvarların, sitokinlerin, interlökinlerin yani bağışıklık sistemini işleten mekanizmanın üzerine de olumlu yansımaları olduğu ortaya koyulduğunu kaydeden Dr. Alper Evrensel, şu açıklamada bulundu: “Depresyon, şizofreni, panik, bipolar gibi psikiyatrik hastalıkların doğrudan sinir hücrelerinin işlem bozukluğu, çalışma sistemi bozukluğundan türediğine dair bir kabul vardı. Son yıllarda “nöroenflamasyon hipotezi” diye bir başka hipotez ortaya çıktı. Bu hipoteze göre; bağışıklık sistemi hücrelerinin sinir sistemi hücrelerindeki olumsuz etkisi ve nöronlardaki iltihabi hadise nedeniyle bu hastalıkların ortaya çıktığı savunulmaktadır. Özetle antidepresan ilaçlar, doğrudan ve dolaylı yolla bağışıklık sistemini güçlendiriyor ve bu ilaçları kullanan insanlar da diğer insanlara göre bir nebze daha koruma kalkanı içinde yer alıyorlar diyebiliriz” diye konuştu.
Koronafobi ve koronaya şeklinde yeni terimler ortaya çıktı
Yrd. Doç. Dr. Alper Evrensel, Covid-19 salgınıyla beraber ortaya çıkan kaygı ya da korku nedeniyle kendilerine başvuranların bulunduğunu belirterek “Bu durum koronafobi ya da koronoya şeklinde formal bir tıbbi terim olmasa bile informal bir şekilde bu terimlerin kullanılır olmasına yol açtı. Sadece bu sebepten kaynaklı korku, panik ataklar ve uyku sorunları yaşayan bir kitle de oluştu. Zaten virüs ya da hastalık kapma temalı bir rahatsızlığımız mevcuttu, takıntı hastalığı yani OKB başlığı altında bir hastalık vardı. Bu salgın öncesinde kapı kollarını tutmaktan kaçınan sürekli ellerini yıkayan, sokağa çıkmaktan kaçınan, sürekli bir hastalığı olduğunu düşünen yani “hastalık hastası” dediğimiz bir insan grubu vardı. O hastalara bu tablo çok tanıdık. Bir de gündelik yaşamda bu tarz hassasiyetleri olmayan kişileri de içine çeken bir salgın ortaya çıkınca dolaylı olarak bu koronafobi olarak tanımlayacağımız bir tablo ortaya çıktı” diye konuştu.