Uzman hekim tarafından yapılan lazer epilasyon zararlı mı ?
Lazer epilasyon yöntemi son dönemlerde hem kadınların hem de erkeklerin fazlaca gündeminde. Yalnız bu uygulamanın hangi şartlar altında yapılması gerektiğini bilen yok. Doğru bilinen yanlışları düzeltmek ise yine hekimlere düşüyor. İster kabul edelim ister etmeyelim, artık “imaj dünyası”nda yaşıyoruz. Anahtar kelimemiz de “güzellik”. İnsanlar binlerce yıldır onun peşinde. Çünkü güzelliğin sonu yok. Bu uğurda yapılan her şey mubah! Her köşe başında başka bir güzellik merkeziyle karşılaşmamız da bundan. Son dönemlerde biraz daha iyi gözükmek için kadın-erkek herkesin en çok rağbet ettiği uygulamalardan biri de şüphesiz lazer epilasyon. Fakat yaptıranların da yaptırmaya niyetlenenlerin de kafası karışık: “Acaba gerçekten sağlıklı mı?” Güzellik merkezlerinin web sitelerine, afişlerine bakarsanız bu yöntem çok sağlıklı, kesin sonuç. Hem de ağrı, acı yok. Yüzyıllardır insanları meşgul eden kıl-tüy işlerini elbette bu kadar basite indirgemek doğru değil. Deneyimli dermatologlara lazer epilasyonun vücudumuza zarar verip vermediğini, hangi şartlar altında bu yöntemden faydalanabileceğimizi sorduk. Bu vesileyle, doğru bildiğimiz birçok yanlışı da öğrendik…
NEDEN TÜYLERİMİZ VAR?
Lazer epilasyon yönteminin ayrıntılarına girmeden önce vücudumuzdaki görünen ya da görünmeyen tüylerin fonksiyonlarını bilmek elzem. Aslında kaş, kirpik ve saçlarımızı düşünecek olursak güzellik ve estetiğimizin bir parçası onlar. Çoğunlukla epilasyon yaptırılan kıllar vücut ısımızı dengelemeye yarıyor. Üşüme esnasında kılların dibindeki piloerektör denilen kaslar kasılıp tüyleri dikleştiriyor. Böylece vücudumuzdaki ısı miktarında bir miktar artış gözlemleniyor. Tabii kıllar zaman zaman hastalıklara da davetiye çıkarabiliyor. Bakteri, kötü koku, mantar ve kıl dibi iltihapları gibi… Uzmanlara göre, hastalık riski taşıyan bölgelerdeki kıllar yarardan çok zarar verebiliyor.
Kadın ve erkeklerin önemli estetik kaygılarından biri kıl. Bundan kurtulmak için de sir ağda, tıraş ve kimyasal dökücüler gibi farklı farklı yöntemler deneniyor. Ama hangisi tercih edilirse edilsin kalıcı bir çözüm sunmuyor. Dolayısıyla lazer epilasyonun günümüzde özellikle tercih edilmesinin ardında, yüzde 70-80 kalıcılık unsuru etkili gözüküyor. Peki, gerçekten bu yöntem sağlıklı mı? Epilasyon esnasında vücudumuza nasıl bir işlem uygulanıyor?
Çoğumuz küçükken mercek ya da saat camını güneşe tutarak bir kâğıdı yakmışızdır. Lazerin yaptığı işlem de aslında buna benziyor. Cilde paralel demetler hâlinde gelen ışık, bir noktada odaklaşıp ısı etkisi yapıyor. Sıcak, kıl üreten hücreleri hasara uğratıyor. Buna fototermal etki deniyor. Yapılan işlem tüy kökündeki melanin pigmentini patlatmaya yarıyor. Etraftaki dokuya ise zarar vermiyor. Sema Hastanesi’nden Dermatolog Leyla Ertenü, hiçbir yöntemin hasarsız gerçekleşemeyeceğini belirterek trilyonlarca hücreden meydana gelen insan vücudu için bir miktar hücre ölümünün ileride sorun çıkarmayacağını söylüyor. Çünkü ağda, sir ağda, cımbız gibi kökten alım yöntemlerinde şiddetli çekme sebebiyle de hücreler ölüyor, dokuda sıvı birikebiliyor, uygunsuz ortamlarda yapıldığında da enfeksiyon riski ortaya çıkıyor. Üstelik tüm bunlar bir ya da birkaç kez değil, ortalama her ay yaşanıyor.
Halk arasında lazer ışığının kanser yaptığı biliniyor. Bu yanlış bilgiyi Memorial Hastanesi’nden Dermatolog Ayfer Aydın düzeltiyor: “Lazer ışığı kanser yapsa tüm dünyada bu kadar kullanılır mı? Lazerin daima hedef aldığı ‘bir şey’ vardır. Bu ışık demeti göz, üroloji, prostat, gençleştirme, leke ve varis tedavisinde, kalp ameliyatlarında da kullanılıyor. Epilasyonda kullandığınız ışık ürolojide işe yaramıyor. Demek ki lazer hedefine uygun çalışıyor. Epilasyon esnasında kıl kökünün dışındaki hiçbir yere lazer ulaşmıyor, kesinlikle zarar vermiyor.”
Lazer, 1960 yılından bu yana dermatoloji ve diğer tıp alanlarında sıklıkla kullanılıyor. FDA (Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi) bu yöntemi onaylıyor ve kullanılmasında herhangi bir sakınca görmüyor. Dr. Leyla Ertenü, “Lazer vücuda herhangi bir zarar verseydi 48 yıl içinde bu ortaya çıkardı. Uygulanan bölgedeki doku değişikliğinin gözlenebilmesi için bu süre yeterli.” diyor.
Yıllardır Avrupa ve Amerika’da uygulanan lazer epilasyon yöntemi, Türkiye’deki kadar revaçta değil. Fakat bu durum “lazer zararlıdır” anlamına gelmiyor. Mahremiyet kaygıları bu yöntemin müslüman ülkelerdeki tercih yüzdesini düşürüyor. Sağlık dışında gerekçelerle mahremiyet sınırları aşılmak istenmiyor. Dr. Ayfer Aydın, vücut kıllarına bakış açısının ülkeden ülkeye değişiklik gösterdiğini söylüyor: “Özellikle Müslüman kadınlar genital bölgelerinin temizlenmesine çok önem verir. Türk halkı da bu konuda çok hassastır. Diğerleri kıllarından rahatsız değil aslında. Onları vücutlarının bir parçası olarak görüyor, ‘acaba nasıl yok ederim’ diye düşünüp herhangi bir arayışa girmiyor. Kullanım oranlarındaki farklılıklar bu ayrıntıdan kaynaklanıyor.”
Lazer epilasyon yöntemi güzellik merkezlerinde “kusursuz, yüzde yüz kalıcı, acısız” şeklinde tanıtılıyor. Dermatologlar ise başarı oranını yüzde 70-80 diye veriyor. Kalıcılığı için de “tartışılır” diyor. Çünkü vücut dinamik bir yapı. Bir sürü kıl yapacak hücre mevcut. Mesela, gözle görülmeyen ayva tüyleri gibi. Onlar hormonel sorunlar, kullanılan ilaçlar ya da kist sebebiyle kalınlaşıp kıla dönüşebiliyor. Kişinin lazer epilasyon yaptırmasının herhangi bir önleyici etkisi bulunmuyor. Bazen de melanin pigmentine verilen sıcaklık, kıl oluşumunu tetikleyerek artırabiliyor.
Lazer epilasyonda kalıcılık kişiden kişiye değişiyor. En iyi cevap alınan yerler ise koltuk altı bölgesi. Çünkü buradaki kıllar kol ve yanağa göre daha kalın ve köklü. Lazer ışığı koyu pigmentleri üzerine çekmek üzere programlandığı için uygulama etkin sonuç veriyor. 5-10 yıl içinde öldürülen hücrelerin bir kısmı tekrar canlansa da tamamen geri dönüş yaşanmıyor. Lazer epilasyon bahsedildiği gibi tamamen acısız bir yöntem de değil ayrıca. İşlem sırasında tüylerin cımbızla çekilmesine benzer bir acı hissediliyor. Vücudun bazı bölgeleri daha duyarlı olduğu için acı daha da artabiliyor. Lazer, soğutucu ile birlikte kullanılıyor. Böylece derinin ısınmasına bağlı ağrı-acı meydana gelmiyor, derinin üst kısmı korunuyor.
Lazer epilasyon 12-50 yaş aralığındakilere uygulanabiliyor. Bu yöntemden faydalanabilmek için sadece yaş sınırı yeterli değil. Mesela bronz tenliler, beyaz saçlılar, epilepsi (sara) hastaları ile gebe hanımlara işlem yapılamıyor. Işınların anneye de bebeğe de zararı yok aslında. Fakat gebelik döneminde vücuttaki pigmentasyon oranı yükseliyor, özellikle göz ve çevresinde lekeler çıkabiliyor. Lazer ışınları ise bu lekeleri kalıcı hâle getirebiliyor. Dolayısıyla böyle bir riski hiçbir uzman almak istemiyor.
Kendini ispat etmiş bu modern yöntemle alakalı özellikle ülkemizi ilgilendiren can alıcı noktalar var. Çünkü ehil ellerde ve uygun ortamlarda yapılmayan epilasyonlar birçok sıkıntıyı da beraberinde getiriyor. Lazer ışını güvenilir diye biliniyor ama onu tamamen tehlikesiz kabul etmek de doğru gözükmüyor. Mesela hastaların uygulamadan önce muhakkak dermatolog tarafından görülüp muayene edilmesi şart. Çünkü muhtemel yan etkileri, bir estetisyen ya da çeşitli kurslara katılarak cihazı kullanmayı öğrenmiş kişilerin tahmin edebilmesi neredeyse imkânsız.
Lazer aşırı seviyedeki güneş ışığına benziyor. Eğer hastanın güneşe alerjisi varsa uygulamadan sonra alerji reaksiyonları ortaya çıkabiliyor. Lazerin etkisiyle kansere yol açabilecek benler de çoğalabiliyor. Herpes gibi vücut enfeksiyonları sıcağın etkisiyle hızla yayılabiliyor. Dezenfekte edilmemiş uçlar da birçok viral mikrobun kişiden kişiye bulaşmasını sağlıyor.