Böbrek kanseri nedir?
Böbrekler “retropriton” adı verilen karın bölgesinin üst arka bölümünde, omurganın her iki tarafında, 12. göğüs omuru ile 3. bel omuru düzeyleri (T12-L3) arasında yer alan, boyutları 9-13 cm arasında değişen fasulye şeklinde organlardır. Etrafı sırasıyla böbrek kılıfı, yağ dokusu ve Gerota kılıfı adı verilen bir kılıf ile çevrilidir. Bu kılıf yapısı kanserin yayılımı açısından önemlidir. Metabolizma atık ürünleri, ilaç ve toksinlerin vücuttan atılması, vücut sıvı elektrolit dengesinin düzenlenmesi, asit-baz dengesinin düzenlenmesi, kan basıncının ayarlanması, kan hücrelerinin üretiminin düzenlenmesi gibi çok sayıda görevi bulunur.
Vücudumuzda bulunan hücreler normalde ihtiyaca göre kontrollü olarak çoğalırlar. Bazı hücrelerin kontrolsüz ve düzensiz çoğalması sonucu büyümesi ve kitle oluşturması, çevre dokulara ve uzak bölgelere yayılması kanser olarak tanımlanır. Böbrek kanserleri idrarın üretildiği, böbrek parankimi adı verilen kısmından kaynaklanan kanserler ve toplayıcı sistem adı verilen, idrarın toplandığı havuz sisteminden kaynaklanan kanserler olarak iki başlık altında incelenir.
Böbrek parankim kanserleri yetişkin kanserlerinin yaklaşık %3’ünü oluşturur ve üriner sistem kanserleri arasında prostat ve mesane kanserinden sonra 3. sırada yer alır.
Nedenleri nelerdir?
Böbrek kanseri sıklıkla 60-70 yaşları arasında görülür ve erkeklerde iki kat daha yaygındır. Diğer pek çok kanser türünde olduğu gibi böbrek kanserinin nedeni tam olarak bilinmemektedir. Yapılan çalışmalarda bazı faktörlerin risk oluşturabileceği gösterilmiştir.
• İleri yaş: Yaşla birlikte görülme sıklığı artar.
• Tütün ve tütün ürünleri: Tütün ve tütün ürünleri kullananlarda iki kat daha sık görülür. Günlük tüketilen miktar arttıkça ve tüketim süresi uzadıkça riskin daha da arttığı tespit edilmiştir. Tüketimin kesilmesi riski azaltır.
• Obezite: Kilo artışı, özellikle kadınlarda, riski arttırır.
• Yüksek tansiyon: Yapılan araştırmalarda yüksek tansiyon hastalarında üç kat daha sık görüldüğü tespit edilmiştir.
• Böbrek yetmezliği ve tedavisi: böbrek yetmezliği nedeniyle düzenli diyaliz uygulanan hastalarda böbrek kistleri ve böbrek kanserleri daha sık görülür.
• Kalıtımsal bazı hastalıklar: von Hippel-Lindau sendromu, Birt-Hogg-Dube sendromu, tüberoskleroz ve ailesel papiller böbrek hücreli kanser gibi kalıtımsal hastalıklar ile doğan kişilerde böbrek kanseri gelişme riski belirgin şekilde artar. Bu hastaların ve ailelerinin yakın takibi önerilir.
• Radyasyon: Daha önce tedavi amacıyla radyasyon tedavisi uygulanmış ya da başka bir sebeple radyasyona maruz kalmış kişilerde böbrek kanseri gelişme riski yüksektir.
• Mesleki risk faktörleri: Çelik endüstrisi, petrol, kadmiyum, kurşun endüstrisi çalışanları ve asbeste maruz kalanlarda böbrek kanseri riski artar.
Nasıl bulgu verir?
Böbrek kanserleri erken evrede nadiren şikayetlere yol açar ve bulgu verirler. Hastaların yaklaşık yarısında başka sebepler ile yapılan radyolojik incelemeler neticesinde tespit edilirler. Raslantısal olarak saptanan böbrek kanserlerinin tedavisi daha kolaydır ve kanserden tamamen kurtulma olasılığı yüksektir. İleri evre böbrek kanserlerinde hastaların ancak %6-10’unda idrarda kanama, yan ağrısı ve ele gelen kitle gibi şikayetler ortaya çıkar ve hastalığın ilerlediğini gösterir.
Hastaların %30’unda “paraneoplastik sendrom” olarak bilinen, kanserli dokudan salgılanan maddelere bağlı gelişen ya da vücudun kanserli dokuya karşı yanıtı olarak ortaya çıkan bulgu ve şikayetler gözlenir.
• Yüksek tansiyon
• Kanda kalsiyum yüksekliği (Hiperkalsemi)
• Kan fazlalığı (Polisitemi)
• Karaciğer yetmezliği
• Memeden süt gelmesi (galaktore)
• Şeker metabolizma değişiklikleri
• Kansızlık
• Böbrek yetmezliği
• Kanama-pıhtılaşma bozuklukları (Koagülopati)
• Dokularda protein birikimi (Amiloidoz)
• Ateş
• Yorgunluk
• Kilo kaybı
Hastaların küçük bir bölümü ise hastalığın yayılımına bağlı şikayetler ile başvururlar.
• Öksürük
• Nefes darlığı
• Kanlı balgam
• Kemik ağrıları
• Kemik kırıkları
• Bacaklarda şişlik
• Baş ağrısı
• Bilinç bulanıklığı
• Nöbet
• Felç
Bu yakınmalar böbrek kanserinin belirtisi olabileceği gibi başka problemlerden de kaynaklanabilir. Kanser erken evrelerde ağrıya neden olmaz. Dolayısı ile bu tür şikayetler ortaya çıktığında mutlaka uzman görüşü alınmalıdır. Erken tanı ve uygun tedavi ile böbrek kanserinin tamamen iyileşeceği unutulmamalıdır. Erken evrede yaşam oranları %70-100 arasında değişir.
Nasıl tanı koyulur?
Hastanın şikayetleri ve tıbbi geçmişinin sorgulanması ve fizik muayene yapılması tanıya ulaşmanın ilk adımıdır. Hastanın şikayetleri, tıbbi öyküsü ve doktorun ilk değerlendirme bulguları daha sonra yapılacak araştırmaları belirlemek için çok önemlidir.
Böbrek Kanserine Yönelik Tanısal Testler
• Kan ve idrar analizi: İdrarda kanama olup olmadığı, kan hücrelerinin sayımı, böbreklerin çalışma durumu ve düzeyi, karaciğer fonksiyonlarının araştırılması, kemik yayılımının belirlenmesi amacıyla yapılır.
• Radyolojik görüntüleme yöntemleri: Ultrasonografi, bilgisayarlı tomografi, manyetik rezonans görüntüleme ile kitlenin yeri, büyüklüğü, çevre dokular ile ilişkisi ve uzak bölgelere yayılıp yayılmadığı araştırılır. Vücuda yayılmış kanser durumunda PET (Pozitron Emisyon Tomografisi) ile tedaviye alınan yanıt takip edilebilir.
• Biyopsi: Böbrek kanserlerinde biyopsinin yeri sınırlıdır. Radyolojik olarak tanısı tam koyulamayan kitlelerde katkısı vardır. Takip edilebilecek küçük boyuttaki kitlelerin doku tanısının koyulması amacıyla ya da genel durum bozukluğu veya hasta tercihi nedeniyle cerrahi dışı tedavi planlanan hastalarda doku tanısının koyulması amacıyla uygulanır. Yaygın hastalık durumunda kanserin böbrekten kaynaklanıp kaynaklanmadığının araştırılması da kullanım amaçlarından birisidir.
Böbrek Kanserinin Evresinin Belirlenmesi
Bir hastada böbrek kanseri teşhis edildiğinde tedaviye karar verebilmek için öncelikle kanserin ne kadar yayıldığını anlamak gerekir. Bu çalışmaya tümör evrelemesi adı verilir. Bu amaçla ek radyolojik görüntüleme yöntemlerine başvurulabilir.
• Evre 1: Kitle böbrek içinde sınırlıdır ve büyüklüğü 7 cm’yi geçmez. Bölgesel lenf bezi ve uzak bölgelere yayılım yoktur.
• Evre 2: Kitle böbrek içinde sınırlıdır ve büyüklüğü 7-10 cm arasındadır. Bölgesel lenf bezi ve uzak bölgelere yayılım yoktur.
• Evre 3: Kitle böbrek dışına uzanır ancak böbrek üstü bezine ulaşmamıştır ve Gerota fasyası adı verilen kılıf yapısını geçmez. Çeşitli düzeylerde böbrek toplardamar yayılımı ve ana toplardamar yayılımı mevcuttur. Bölgesel lenf bezi ve uzak bölgelere yayılım yoktur.
• Evre 4: Kitle Gerota kılıfı adı verilen kılıf yapısını geçmiştir. Bölgesel lenf bezlerine, böbrek üstü bezine ve kemik, akciğer, karaciğer gibi uzak bölgelere yayılmıştır.
Tedavi seçenekler nelerdir?
Böbrek kanserinde en başarılı tedavi seçeneği cerrahi tedavidir. Kemoterapi ve radyasyon tedavisi gibi cerrahi dışı tedavilerin böbrek kanseri tedavisinde etkinliği düşüktür. Hastanın genel sağlık durumu, kitlenin boyutu, böbrek kanserinin tipi, kanserin yayılıp yayılmadığı ve hastanın tedaviden beklentisi ve tercihleri uygulanacak tedavi yönteminin belirlenmesi açısından önemlidir.
Cerrahi Tedavi
Böbrek kanserlerinin tedavisinde standart yöntem cerrahidir. Kanserin evresi, kitlenin büyüklüğü ve sayısı göz önünde bulundurularak “radikal nefrektomi” adı verilen, böbreğin tamamının böbrek üstü bezi, çevre yağ dokusu ve Gerota kılıfı ile birlikte çıkarıldığı yöntem ya da “parsiyel nefrektomi” adı verilen, sadece tümörlü dokunun çıkarıldığı yöntem tercih edilebilir. Cerrahi teknik, cerrah ve hastanın ortak kararı ile belirlenir ve açık operasyon, laparoskopik ya da robot yardımlı laparoskopik seçenekleri bulunmaktadır.
• Radikal Nefrektomi: Böbreğin tamamının böbrek üstü bezi, çevre yağ dokusu ve Gerota kılıfı ile birlikte çıkarılmasıdır. Kanserin durumuna göre çevre lenf bezleri ve böbrek üstü bezi de çıkarılabilir. Açık yöntemde karın üst bölgesine kaburgalar altından yapılan kesi ile ya da böğür bölgesinden yapılan kesi ile gerçekleştirilir. Laparoskopik ve robot yardımlı laparoskopik yöntemde ise kamera sistemi ve küçük enstrümanların geçeceği kadar küçük kesiler ile gerçekleştirilir.
• Parsiyen Nefrektomi: Böbrek koruyucu cerrahi olarak da bilinen bu yöntemde sadece kanserli doku etrafında bir miktar sağlam doku ile birlikte çıkarılır. Küçük böbrek kitlelerinde ya da hasta tek böbrekli ise tercih edilir. Evre 1 kanserlerde anser kontrolü açısından radikal nefrektomi ile arasında fark yoktur. Açık, laparoskopik, robot yardımlı laparoskopik yöntemler ile yapılabilir.
Cerrahi Uygulanamayan Hastalarda Tedavi
Genel sağlık durumu cerrahi müdahaleye imkan vermeyen hastalarda alternatif tedavi seçenekleri mevcuttur.
• Kanser hücrelerinin dondurulması / Kriyoterapi: Eş zamanlı radyolojik görüntüleme yöntemleri kullanılarak ciltten ya da laparoskopik yöntem ile özel iğnelerin kanserli doku içine yerleştirilmesi ve bu yolla soğutucu etkisi olan gaz kullanılarak kanserli dokunun dondurulması işlemidir. Cerrahi uygulanamayan hastalarda ya da küçük kitlelerde tercih edilir. Uzun dönem etkinlik ve güvenilirliği hakkında az sayıda çalışma mevcuttur.
• Kanser hücrelerinin ısıtılması / Radyofrekans: Eş zamanlı radyolojik görüntüleme yöntemleri kullanılarak ciltten ya da laparoskopik yöntem ile özel iğnelerin kanserli doku içine yerleştirilmesi ve bu yolla radyofrekans kullanılarak kanserli dokunun ısıtılması ve yakılması işlemidir.
• Diğer yöntemler: Aynı uygulama mikrodalga enerjisi, lazer enerjisi ve yüksek yoğunluklu odaklanmış ultrason dalgaları (HIFU) kulanılarak da gerçekleştirilebilir.
İleri Evre ya da Nüks Böbrek Kanserlerinde Tedavi
Tedavi sonrası tekrarlamış ya da uzak bölgelere yayılmış böbrek kanserleri tam olarak tedavi edilemeyebilirler. Ancak bazı tedaviler ile büyümesi ve ilerlemesi kontrol altına alınabilir.
• Kanser yükünü azaltıcı cerrahi: Kanserli dokunun tamamının çıkarılmasının mümkün olmadığı hastalarda mümkün olduğu kadar kanserli doku çıkarılması, hatta yayılım bölgelerindeki kanserli dokularında çıkarılması hem şikayetlerin azaltılması hem de ilaçla tedavi başarısı açısından önemlidir.
• Embolizasyon: Cerrahi tedavinin mümkün olmadığı durumlarda tümörlü dokunun beslenmesini sağlayan damarların angigrafik yöntemler ile tıkanması hedeflenir. Ağrı, idrarda kanama gibi şikayetlerde belirgin azalma sağlanabilir.
• Kemoterapi: Böbrek kanserlerinde etkinliği düşüktür.
• Biyolojik tedavi / İmmünoterapi: İlaç tedavisi kullanılarak vücut savunma sistemi uyarılarak kanserli hücrelere karşı savaşması sağlanır. Yan etkileri yüksektir.
• Hedeflenmiş tedavi: Kanser hücrelerinde bulunan ve bu hücrelerin büyümesini ve çoğalmasını sağlayan anormal uyarıların engellenmesi amacıyla kullanılan ilaç tedavileridir. Kanser hücrelerinin vücuda yayıldığı durumlarda olumlu sonuçlar alınabilir.
• Radyasyon tedavisi: Böbrek kanserlerinin tedavisinde etkinliği yoktur. Sadece kanserli dokunun yayılım bölgelerine (beyin, kemik vb.) uygulanır. Şikayetlerin azaltılması amaçlanır.
Alternatif tedavi seçenekleri var mıdır?
Böbrek kanserlerinin tedavisinde kullanılan alternatif ya da tamamlayıcı tedaviler yoktur.
Böbrek kanseri önlenebilir mi?
Atılacak bazı adımlar ile risk azaltılabilir.
• Tütün ve tütün ürünlerinin bırakılması
• Sağlıklı kiloda kalınması
• Yüksek tansiyonun kontrol altına alınması