Unutkanlık- hafıza bozukluğu
Günümüzde ortalama yaşam süresinin uzamasıyla artık ihtiyarlığa bağlı hastalıklar giderek artmaktadır. Unutkanlık- hafıza bozuklukları da bunlar arasında en meşhurlarından birisidir. Artık en ufak bir unutkanlık durumu yaşayanlar ya kendileri ya da yakınlarının isteğiyle hastanelere koşmakta “ Aceba Alzheimer mı var ?” gibi ilginç sorularla dertlerine çare aramaktadır.
Öncelikle her unutkanlık olayının illaki bir hastalığa atfedilmemesi gerektiğini belirtmek gerekiyor. Patolojik olarak kabul edilen unutkanlıklar ; hastanın günlük yaşamını belirgin şekilde olumsuz etkileyen durumlardır. Yani iki yıl önce gittiğiniz tanıdığınızın ev yolunu bulamamanız bir hastalık olarak kabul edilmemektedir.
Hergün kliniğimize unutkanlık şikayetiyle çocuk yaştan başlayıp doksanlı yaşlara kadar insanlar başvurmaktadır. Klinikte uygulanım kolaylığı ve uluslar arası standardizasyon açısından kabul edilmiş temel testleri bu kişilere yapmaktayız. Bazen arada kaldığımız olgularda özel testlere de başvurduğumuz olmaktadır. Sonuçta alınan puanlar: hastada unutkanlığın düzeyi, psikolojik mi yoksa organik kökenli mi olduğu konusunda bize ipucu vermektedir. Hastalara temel bilgi olması açısından; kişinin yakın zamandaki olayları unutup eski olayları çok iyi hatırlaması daha çok organik bir patolojiyi düşündürür. Anlık söylenilenleri hatırlamada zorlanan kişilerin ipuçları verildiğinde hatırlaması da daha çok psikolojik problemleri akla getirir ki buna yalancı bunama ( pseudodemans ) denir.
Bu şekilde olan kişilerde depresyon tedavisi ve günlük yaşam düzenlemeleri unutkanlık üzerinde çok olumlu sonuçlar vermektedir. Özellikle hafif-orta düzeyde yapılan egzersizler hafif düzeyde unutkanlığı olan kişilere şu dönemlerde yurtdışında en fazla önerilen tedavi yöntemidir. Unutkanlıktan şikayet eden hastalarımızın bize en çok sorduğu sorulardan birisi de “ Ne yemeliyim ? “ oluyor.
Akdeniz diyeti olarak da adlandırılan, bol miktarda sebze-meyve-deniz ürünü tüketimi, hem hafızayı korumada hem de sağlıklı bir ömür geçirmede kanıtlanmış faydalar sunmaktadır. Hastalarımıza genelde balık yağı-kril yağı gibi suni tüketim malzemeleri değil de bol yağlı doğal deniz ürünleri kullanmalarını öneriyoruz.
Balık ne kadar yağlı olursa o kadar faydalıdır, kaba bir tabirle “ balığın yağı şifa, koyun ve ineğin yağı hastalıktır” sloganını çok kullanmaktayız. Bu arada araştırmalarla genel kabul görmüş bazı gıdaların tüketilmesini de öneriyoruz. Avakado, kaju, yaban mersini, ceviz bunlar arasında göze batıyor. Alkolsüz güzel kokuların kullanımı, yabancı dil çalışılması, el becerisi gerektiren işlerin yapılması, rakamsal bulmacaların çözümü yine önerilerimiz arasında. Tabii her şeyin başı koruma olduğundan dolayı öncelikle insan aklına zarar veren şeylerden , uyuşturucu-alkol, sigara gibi , uzak durulması yerinde olur.
Son dönemlerdeki araştırmalar erotik-pornografik içerikli görüntülere bakanlarda anlık hafızada bozulmalar olduğunu göstermektedir ki bazen organik olarak beyin dokusunda da gösterilebilir patolojiler tesbit edilmiştir. Bu nedenle “güzele bakmak sevaptır” uydurma sözünün tuzağına düşmemek gerekiyor.
İmam-ı Gazali’nin İhya-i Ulumiddin eserindeyse, günümüz tıbbında hiç sözü geçmeyen bir konuya değinilmekte; “ gençliğinde yalan söylemeyenin aklına, Allah yaşlılığında zeval vermez “ denerek , yalanın hafıza üzerinde yapacağı tahribata dikkat çekilmektedir.
Gerçekten de yaşam tarzı olarak bol yalan söyleyen kişilerin karıştırma, unutkanlık durumlarını daha fazla gözlemekteyiz.
Muhtemelen yalan üzerine kurulu dünyalarında artık gerçekler yer bulamaz hale geliyor, beyindeki hücresel yapılanmalar bu şekilde kendilerini ayarlıyor gibi. Bugün demans (bunama) düzeyinde olmayan hafif unutkanlıklarla ilgili bilgilendirme yapma imkanımız oldu. Yeni konularla buluşmak üzere sağlıcakla kalın .