– Zihni melekelerimizi zorlayarak çalıştırmayı deneyebiliriz.
– Dikkatimizi artırarak beynimizdeki hafıza merkezini uyandırır ve canlı tutabiliriz
– Dengeli ve düzenli beslenerek beyin hücrelerinin muhtaç olduğu vitamin ve mineralleri dengeli alalım
– Yapacağımız rutin işlerimizi önem sırasına göre planlayarak yapma alışkanlığı edinelim
– Öğrenmemiz gereken önemli şeyleri hafızaya işlerken kullanacağımız iğne ve iplik çok önemlidir. Senaryolarla bilgileri yerleştirelim.
– Stres gerilim sıkıntı huzursuzluk gibi hafızamızın sağlıklı kullanılmasını engelleyen durumlardan uzak olarak yaşamaya çalışalım.
– Grip nezle gibi basit hastalıklarda kullandığımız ilaçların bile hafıza kapasitemize etki ederek unutkanlığa sebep olabildiğini aklımızdan çıkarmayalım
– Unutkanlığa çare olabilecek tavsiye edilen bazı duaları ezberleyelim ve okuyalım.
– Havada hayali resim ve şekiller çizerek gerilimi ve stresi azaltma da hafızada bir canlılık oluşturabilir.
– Akşam yatağa yattığınızda günün kısa bir muhasebesini yapmak. Güzel anıları tekrar sakin bir kafa ile yeniden yaşamak yaptığımız yanlışlar varsa onlarla ilgili kendimize yapabileceğimiz olumlu telkinler ile sorumluluk bilincimizi geliştirebiliriz.
Bunları denediğinizde sizde istifade etmeye başladığınızı göreceksiniz.
Modern çağın hastalığı olarak kabul edilen unutkanlık yediden yetmişe herkesin derdi. Özellikle gençleri daha çok etkilemektedir. Unutma ve hatırlama mekanizması; Bu gün dahi tam bilemediğimiz iki mucizevi özelliğidir insanoğlunun. Unutma ve hatırlama hadisesi beynimizde küçük bir bölgenin sorumluluğunda. Çeşitli vasıtalarla alınan milyarlarca bilgi adeta bu merkezdeki küçücük raflarda saklanarak gerektiğinde kullanılmak için hazır muhafaza edilir.
Hatırlama hadisesi gerçekten çok karmaşık işlemlerin devreye girmesine rağmen saniyeler içinde ayrıntıları ile gerçekleşmesinden dolayı mucizevi bir hadise olarak ele alınabilir.
Çağımızın yorgun, bir o kadar da yoğun insanı en çok unutkanlıktan yakınır durumdadır. Teknoloji kullanımı ve hızlı yaşama zorunluluğu yanında beslenmede yapılan hatalara, muhabbetsiz yaşama tarzına ve birde hareket azlığını eklediğimizde unutkanlığın sebeplerine inmiş oluruz.
Özellikle gençlerimizdeki gelecek, iş ve aş kaygısı yanında yaşının verdiği özelliklerden kaynaklanan stres, yoğun çalışma temposu, uyku düzensizliği ve yorgunluk gibi sebeplerle unutkanlık adeta yaşamın normal bir olgusu gibi kabul görmektedir.
Bu tür unutkanlıkları biz hekimler genellikle masum geçici unutkanlıklar kategorisinde değerlendiriyoruz. Elindeki kalemi yada cebindeki anahtarı arar duruma gelen bir gencin unutkanlığını başka bir beyin hastalığı ile açıklamak mümkün değildir. Gençlerde daha çok gördüğümüz unutkanlıklar zihinsel performansımızla yakından ilgilidir. Dikkat etme veya konsantre olma, algılama kapasitesini yeterli doygunlukta kullanabilme, duygusal durumumuz, enerjik ve zinde olma halimiz, bedenen ve ruhen sağlıklı olma durumumuzla günlük basit unutkanlıklar arasında direkt bir ilişki vardır.
Son yıllarda yapılan çalışmalarda gösteriyor ki daha önce 60’lı yaşlarda görmeye başladığımız unutkanlık şikayeti, şimdilerde 20 -30’lu yaşlarda görmeye başladık. Öğrencilerin günlük yaşamlarının bir parçası haline gelen sınav ve sınavla ilgili stres başlı başına bir unutkanlık sebebi olarak karşımıza çıkıyor.
Teknolojinin bize hediye ettiği elektronik çihazlar mobil telefonlar diz üstü bilgisayarlar ve internet kullanımı yanında, magnetik ve elektronik dalgalarında beyin hücrelerimizde yaptığı ciddi etkiler unutkanlık sebepleri arasında sayabileceğim başka önemli faktörler.
Bilgileri saklamak için hafızayı yormaya, zorlamaya gerek kalmaması da bir başka unutkanlık sebebi. Şöyle ki:Bize hatırlatma görevi yapabilecek o kadar çok alternatifimiz var ki, artık hafızayı kullanma ihtiyacı hissetmez olduk. Kulağımıza küpe yapabilecek yada parmağımıza yüzük geçirebilecek önemde hatırlamamız gereken şeyleri elektronik not defterlerine ya da alarmlı elektronik cihazlara kaydederek artık zihnimizi zorlamaz olduk.