Tüp kanserleri
Primer tuba kanserleri son derece nadir görülen ve agresif seyreden jinekolojik kanserlerdir. Klinik ve histolojik olarak over kanserlerine benzemesi ve ayrımının her zaman net olarak yapılamaması nedeniyle günümüzde tuba kanserlerine over kanserleri gibi yaklaşılmakta ve yönetilmektedir.
Tuba kanserleri kadın genital kanserlerinin %0.3-1.6’ nı oluşturmaktadır. Amerika Birleşik Devletleri’nde 100.000 kadında 0.41 oranında görülmekte ve görülme sıklığı yaşa bağlı olarak değişmektedir. Genç kadınlarda 100.000 de 0.02 görülürken, oran 70 yaşından sonra 100.000 de1.63’ e yükselmektedir. Yine ABD toplumunda yıllar içinde over ve diğer genital kanserlerin insidanslarında bir düşüş eğilimi oluşurken tuba kanserinde böyle bir eğilim görülmemiştir.
Tuba kanserinin etyoloji tam olarak bilinmemekle birlikte, kronik tubal enflamasyon, infertilite, tüberküloz salpinjit ve tubal endometriozis ile ilişkili olduğu bildirilmektedir.
Tuba kanserli olguların üçte ikisi postmenopozal dönemdedir. Ortalama yaş 60-69 arasında değişmektedir.
Olguların çoğu asemptomatik olmasına karşın semptom oluştuğunda en sık görülen semptom vajinal kanama ve akıntıdır, sonra sırasıyla abdominal ağrı ve abdomino-pelvik kitle gelmektedir.
Tablo 1. Tubal kanserli olgularda görülen semptomlar ve oranları | |
Semptomlar | % |
Postmenopozal ya da anormal vajinal kanama | 35-40 |
Abdominal ağrı | 30-49 |
Pelvik kitle (klinik olarak hissedilen) | 12-61 |
Anormal Pap smear | 10-36 |
Abdominal distansiyon | 14-23 |
Asit | 19 |
Latzko triad | 15 |
Vajinal akıntı | 16 |
Hidrops tuba profulens | 5-15 |
Üriner urgency | 8 |
Akut batın | 5 |
Riska A ve Benoit MF ve ark. alınmıştır |
Tuba kanserlerine laparotomi öncesi doğru tanı koymak çok güçtür ve olguların sadece %0.3 ile %15 de tanı konabilmektedir. Birçok hastada preoperatif tanı genellikle over tümörü ya da pelvik apsedir. Ancak bazı klinik durumlarda tuba kanseri akla gelmelidir. Bunlar küretajın negatif olduğu postmenopozal kanamalar, anormal, şüpheli Pap smear sonuçları ya da negatif smear ile birlikte kötü diferansiye hücreler ve glandların olması, (Pap smear %10-36 oranında pozitif olabilir) ve olağan dışı ya da persiste vajinal akıntı. Pelvik muayene ile tuba kanserli olguların üçte biri ile yarısında pelvik kitle saptanabilir.
Tedavi
Tuba kanseri son derece nadir görüldüğü için literatürde tedavi yaklaşımları konusunda da yeterli veri yoktur ve genellikle over kanseri serilerinden elde edilen veriler ışığında yönetim şekli belirlenmektedir. Primer tedavisi sitoredüktif cerrahidir ve erken evredeki bazı olgular hariç adjuvan tedavi gerektirirler.