Terapi denilince çoğumuzun aklına film ya da dizi sahneleri gelir; terapist ifadesiz bir yüzle oturur, danışan divana uzanmış ya da terapisin karşısında acı çeken bir ifade ile koltuğa oturmuştur, ne ardından kült cümle gelir: “Çocukluğunuza inelim…” Aslında terapi boyunca olup bitenler bundan çok daha farklıdır, fazlasıdır demenin bile yetersiz kaldığı ölçüde çarpıtılmış bu görüntü bize terapinin ne olduğu hakkında değil, daha çok ne olmadığı hakkında fikir verir.
Küçük bir azınlık dışında danışanlar terapiye daha geleneksel ya da bari çözümlerini tükettiklerinde başvurur. Örneğin uyuşturucu madde kullanımının uzun vadede işe yaramadığını, sorunları için başkasını suçlamanın ya da sorun olarak algıladıkları durumun kendiliğinden ortadan kalkmasının beyhude olduğunu fark etmişlerdir. Yorganın altında saklanma insana güvende hissettirebilir… ta ki çarşafları değiştirme vakti gelene kadar!
Sigmund Freud terapiyi diğer ilaçla tedavi gibi yöntemlerden ayırmış ve şöyle bir tanım getirmiştir; terapi konuşma tedavisidir. Peki terapist ne yapar ve danışanlar konuşarak değişir, iyileşir ve başkalaşır?
İnsanın anlaşılma ihtiyacı çok anlaşılır ve insanı bir duygudur. Terapide de danışanlar bazen sadece bunu ister. Bu noktada yanılgıya düşülen konu “Ben ailemle, arkadaşlarımla da dertleşiyorum, onlar da beni anlıyor” düşüncesidir. Yakınlarımız ve dostlarımız ile yaptığımız bu paylaşımlar da oldukça değerlidir ancak bu paylaşımlar daha çok “dertleşmek” tir; odak noktası derttir. Terapide ise odak noktası daima çözüm ve değişim olmuştur. Danışanlar seans içinde elbette ki yaşadıkları sıkıntıları anlatır, bunların onlardaki düşünsel ve duygusal izdüşümlerinden bahsederler. Ancak terapide bir uzman gözü, sorunun görünen yüzünün arkasına geçme ve bunları çalışarak var olan durumları değiştirme süreci vardır. İnsanlar komşularını, öğretmenlerini, hatta bazı arkadaşlarını unutabilirler ama terapistlerini asla unutmazlar. Danışanların terapistleriyle ilgili hatırladıkları muhtemelen yeni bir fikir veya aşina olduğu bir kavrama getirdiği yeni bir bakış açısı gibi unsurlar olacaktır, terapi danışana vardıysa bir süre sonra terapi süreci sonlansa bile içselleştirdikleri bu süreçler danışanın hep yanında olacaktır.
Terapist, terapi sürecinde danışanını üç boyutlu görür. Sadece o anda yaşadığı sorunu, annelik, babalık, kocalık rolünü değil karşıdaki kişiyi tüm yönleriyle görmek danışanla empati yapmanın da ötesine geçmek demektir. Terapötik süreçte terapist kişilerin bireysel inanı sistemlerinin doğasını ve bağlanma dinamiklerini anlar, aynı zamanda kişilerin geniş sosyal ve yardımcı ağ kontekslerini, aile yaşam döngüsündeki evresini, geçmiş-şimdi-gelecek zaman çerçevesini ve daha önemlisi danışanların şimdiye kadar giriştikleri çözümleri ve bunlarla ilişkilerini inceler. Kişinin yaşadığı sorunları ve bu sorunlardaki görünmeyen süreçlerini ve rolünü, kök ailesinden ya da geçmiş yaşantısından getirdiklerini, süregiden ve değişmeyen ilişki paternlerindeki rolünü, bir davranışın arkasındaki interaksiyonel paternleri görebilen terapist danışanına en iyi hizmeti verebilecek terapisttir. Bunları görebilmek terapist için ilk adımdır, bundan sonrası ise bunlarla çalışmak ve danışanın daha iyi oluşunu sağlayacak bir noktaya gidebilmesini sağlayacak süreci yönetmek olacaktır.
Terapi ile birlikte kişilerin kendilerinin ve diğerlerinin bireysel inanı sistemleri ve bunların “uygunluğu” hakkında farkındalık geliştirmeleri, buluşma ve değerlendirme sırasında “senin suçun” nosyonu yerine interaksiyonlarının sirküler doğasını anlamaları, projeksiyonlarını sahiplenmeleri ve bireysel sorumluluk almalarına çalışılır. Terapinin bir gücü de kişileri saplanıp kaldıkları sorunlardan çıkarabilmek için sorun olarak yaşantıladıkları durumlar ve bu durumların gelişimindeki sürece katkılarını görmek ve zaman zaman bunları danışana gösterip bunun kaynakları üzerinde çalışarak, değişim için davranışlarının sorumluluğunu almalarına yardımcı olmaktır. Yani danışanların tekrar eden ve çıkamadıkları paternlerini görebilmek ve bu paternlerinin doğasına müdahale etmek danışanın değişim ve gelişim için önündeki engellerini kaldırmalarına yardımcı olmayı sağlar.
Terapist başka ne yapar? Danışanın gücünün altında performe ettiği bazı yaşam dönemleri vardır. Bunların kaynakları tespit edilerek müdahale edilir ve danışanın daha iyi performe etmesinin önündeki engeller kaldırılmış olur. Her kişinin kendisiyle ilgili olumsuz düşünce kalıpları vardır. Bu düşünce kalıplarının arkasında çocukluk çağı yaşantıları, ergenlik döneminde yaşanan travmatik yaşantılar, anne baba ilişkileri gibi pek çok sebebin olduğu ve bazen bu sürecin bir düğüm gibi danışanın içinde çöreklendiğini görürüz. Her kişinin böyle bir süreci eğer varsa, kendine özgüdür ve terapist formüle edilmiş çözümlerden ziyade danışanın bu sürecini anlamaya çalışarak tıkanan noktalarını tespit eder ve bunları çalışarak danışanın özgürleşmesini sağlar. Terapi aslında herşeyden önce yaratıcı bir süreçtir. Terapi süreci zaman zaman keşif yapmayı, insan deneyimlerine yeni anlam örüntüleri kazandırmayı amaçlar.
Danışanın herşeyden önce anlaşılmak istediğini belirtmiştik. Birini anlama noktasında terapistin yaptığı danışanın duygusuna varabilmek, onun varlığına karşılık verebilmektir. Danışanın duygusuna varabilen terapist danışanına ulaşmış ve eyleme geçmeye hazır terapisttir. Terapistin empatik oluşu ve yardım edebilme kapasitesinin danışana ulaşması sayesinde terapötik ittifak kurulur. Bu da danışan ve terapistin beraber yola koyulabilmesini mümkün kılar. Terapist bu süreçte değişimiçin danışanla beraber yürür, steril bir duruştan ziyade otantik bir duruşla yoluna devam eder.
Elbetteki bu yazıda yazılan terapi ve terapist ile ilgili süreçler mutlak bir doğru olmaktan ziyade, belirli bir yaklaşımla uygulanan terapi yöntemlerini ifade etmektedir. Her danışan birbirinden ayrı olduğu gibi her terapist de birbirinden farklıdır. Terapistler aldıkları eğitimlerle, kişilik karakter özelliklerinin kendilerine kattıklarıyla bir terapi tarzı oluşturur. Önemli olan ilk adım olan destek alma sürecindeki direncinizi kırmanı, size yardımcı olacağını düşündüğünüz ve kendini yetiştirmiş bir terapist bularak bu sürece adım atmaktır.