DNA: DNA’yı nükleotid adı verdiğimiz moleküller oluşturmaktadır. Her nükleotid; bir Fosfat grubu, bir Şeker grubu ve bir Baz grubundan oluşmaktadır. DNA’nın temel yapıtaşı olan bu 4 Baz grubu; Adenine (A), Guanine (G), Thymine (T) ve Cytosin (C) olarak adlandırılır. Bu 4 baz harfinin dizilimi ve sıralaması DNA da ki bilgileri oluşturur yani genetik şifremizi oluştururlar. Her kişinin kendine özel bir genetik şifresi yani GENOM’u bulunur. Bu GENOM’a kişinin kendi kitabı diyebiliriz. Tüm insan GENOM’u her kişiye özgü 3 milyar 200 milyon A,G,T,C harflerinden oluşmaktadır ve bu harfler yaklaşık 30,000 GEN’i meydana getirmektedir.
GEN’in İŞLEVİ: Her bir gen kendine özgü olan protein sentezinden sorumlu olan DNA parçalarıdır. Enzimler proteinlerden yapıldığı için, her gen bir enzimi sentezler. Bu duruma Bir Gen, Bir Enzim Hipotezi denir. Enzimler birbirlerine özgü kimyasal reaksiyonları katalize ettiği için, genler enzim aktivitelerini belirler ve yönetir. Eğer bir mutasyon nedeniyle bir gen değişirse, bu enzim sentezinde sorunlara neden olabilir. Bir enzim uygun şekilde sentezlenmezse, organizma ya hastalanır veya ölür.
DNA DİZİ ANALİZİ:DNA dizilimi genetik araştırmalar için geliştirilen en önemli teknolojilerden biridir. Bu teknoloji, araştırmacıların DNA parçalarındaki harf sırasını tanımlamalarını sağlar.
Tarihte ilk DNA dizileme yöntemi Frederick Sanger ve arkadaşları tarafından geliştirilmiştir. Bu yöntem 1990 ve 2003 yılları arasında gerçekleştirilen ‘’İnsan Genomu Projesi’’ alanını açmıştır. Bu proje ile insan genomunun tümü sekanslanarak elde edilmiştir. Bu teknoloji sayesinde, araştırmacılar birçok hastalığa ilişkin moleküler dizileri inceleme fırsatı kazanmışlardır.
Sanger yöntemi, genetik tarihinde çığır açan bir teknoloji olmasına rağmen, maliyetli ve uzun zaman alan bir yöntemdir. Bu yöntemin dezavantajları, araştırmacıları daha ucuz ve daha hızlı yöntemler geliştirmeye teşvik etti. Bu çabalar ile beraber, gen dizileme etkinliği arttırıldı ve 2000’li yılların başında ‘’Genom Genelinde Ortaklık Çalışmaları’’ başladı. Bu çalışmalar sayesinde hastalıklarla ilgili 25 binden fazla gen keşfedilmiştir.
2000’lerin ortalarında ise ilk Yeni Nesil Dizileme (NGS) cihazları serisi pazara girdi. Bu cihazların daha da geliştirilmesi ile araştırmacıların yalnızca ilgilendikleri gen bölgesini incelemelerini sağlamıştır.
Dizi analizinde; genin ekzon sayıları ne kadar fazla ise o geni dizilemek o kadar uzun sürer. Bu yöntem bir caddede ev adresini aramaya benzer, caddeleri genler, sokakları ekzon evleri nokta mutasyon kabul edersek, cadde e kadar uzun ve çok sokaktan oluşur ise, adresi bulmak da hem zaman hem ekonomik açıdan farklı olmaktadır. Bu nedenle ger gen için dizi analizi farklı zaman ve ücrete mal olmaktadır.
DELESYON VE DUPLİKASYON ANALİZİ: Dizi analizi ile tanı konamaz ise, gendeki gen kayıplara (Delesyon) veya kazanımlara (Duplikasyon) da bakmak gerekir. Bu amaçla MLPA ve Gap PCR gibi değişik yöntemler kullanılmaktadır. Ev adresi örneğinde delesyonlar harap veya yıkık evleri duplikasyonlar ise kaçak katları olan evler tanımlar.
Bir genin tam olarak tanımlanması için hem Dizi Analizi hemde MLPA ile Delesyon ve Duplikasyonlarının bakılması gerekir.
Merkezimize başvuran hastaların ayrıntılı klinik bilgileri, daha önce yapılmış tüm testleri ve aile ağacını içeren bir raporları hazırlanıyor. Testler hakkında ayrıntılı bilgi verildikten sonra, onam belgeleri imzalanıyor, sonra alınan kan örnekleri özel kartlara işleniyor. Almanya’da bulunan CENTOGENE laboratuvarlarıın CENTOPORTAL sistemine girilerek çok ayrıntılı klinik bilgiler sisteme yazılıyor. Kart örnekleri aynı gün Almanya’ya ulaşıyor, yaklaşık iki ay içinde sonuç alıyoruz.
Sonuçlar alındıktan sonra, sonuçların kişiye göre ayrıntılı yorumu yapılarak genetik danışma verilmektedir. Ayrıca takip eden hastanın hekimi ile görüşülmekte karşılıklı olarak hastanın klinik ve moleküler yönü tartışıldıktan sonra, kişinin tanısı netleşmekte ve tedavi yöntemi, hekimi tarafından daha net olarak belirlenmektedir.