Bugün Dünya Hipertansiyon Günü. Bu hastalık dünyada her gün 50 bin kişinin hayatını kaybetmesine sebebiyet veriyor. Ülkemizde de 40 yaş üzerindekilerin yarısı hipertansiyon hastası. Yıllarca hiçbir belirti vermeden ilerleyen ve teşhis edilip kontrol altına alınmadığı sürece kalp ve damar sistemine, beyine, gözlere ve böbreklere kalıcı hasar veren bu hastalığın tek tanısı kan basıncının 140/90 üzerinde seyrediyor olması. Bu nedenle uzmanlar hiçbir şikayetimiz olmasa bile en azından 6 ayda bir kez tansiyonumuzu ölçmemiz gerektiğini söylüyor.
Hipertansiyon tanısı konmuş hastaların da hekim tarafından düzenlenmiş ilaç tedavilerine ve önerilen yaşam tarzı değişikliklerine mutlaka uymaları gerektiğini söyleyen Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Muhammed Keskin, Dünya Hipertansiyon Günü’nde hipertansiyon hastalarının merak ettiği ilaçların nasıl ve ne kadar kullanılması gerekir gibi soruları yanıtlıyor…
Tansiyonun sebebi kalp midir?
“Tansiyon bir kalp değil damar hastalığıdır ve damarların sertleşmesi hipertansiyon hastalığına sebep olur.” diyen Doç. Dr. Muhammed Keskin, “Damar sertleşmesinin de en sık nedenleri yaş, obezite, sigara, diyabet, stres ve hareketsizliktir. Tansiyon hastalığı bu risk faktörlerinin sonucunda ortaya çıkar ve kalbimizi etkiler. Kalbimiz tansiyona neden olan bir organ değil, tansiyon hastalığından etkilenen bir organdır. Tansiyon tedavisi düzenlenmiş ve kan basınçları kontrol altına alınmış birinde kalbin etkilenme riski minimuma inmiş olur.” diyor.
Tansiyon ilaçları bağımlılık yapar mı?
Doç. Dr. Muhammed Keskin, “Tansiyon tedavisinin başlanması için bazı kriterler vardır ve bunlardan en önemlisi ortalama kan basıncımızın 140/90 mmHg’nin üzerinde olmasıdır.” diyor ve ekliyor, “Diyet ve yaşam tarzı değişikliğine rağmen kan basıncı yüksek olan bireylerin ilaç tedavisine başlaması gerekir. Tansiyon dinamik bir hastalıktır ve zaman içerisinde tedavide değişiklik yapılması gerekebilir. Bu ilaçların belirli bir sıralaması vardır. Hekimler kan basıncı değerinize göre ilaç tedavinize eklemeler yapabilir veya bazı ilaçlarınızı kesebilir. Sürekli ilaç kullanılması ihtiyacı olan bireyler bunu bir bağımlılık gibi algılasa da bu aslında bir tedavidir. Hiçbir tansiyon ilacı bağımlılık yapmaz ve tedavi zaman içerisinde değiştirilebilir.”
Tansiyon ilaçları böbreklere zarar verir mi?
Ülkemizde diyaliz gerektiren böbrek yetersizliğinin en sık nedeninin hipertansiyon olduğunu ve hipertansiyonun mutlak tedavisinin ilaç ile yapıldığını önemle belirten Doç. Dr. Muhammed Keskin, “Hipertansiyonu olan bireylerdeki böbrek yetersizliğinin nedeni verilen ilaçlar değil, tedavinin yetersiz kalması veya hasta tarafından ilaçların bırakılmasıdır. Uygun dozda ve kan basıncı kontrolünün sağlandığı bir ilaç tedavisi böbrek yetersizliğine karşı elimizdeki en güçlü silahtır. İlaçların böbrekler üzerindeki yan etkisi sanıldığının aksine çok nadir olur ve böyle bir durumda doktorunuz tedavide değişiklikler yaparak durumu kontrol altına alacaktır.” diyor.
İlaçlar günün hangi saatinde alınmalı?
“Tansiyon tedavisi kişiye özeldir ve herkesin aynı ilacı aynı saatte alması gerekmez.” diyen Doç. Dr. Muhammed Keskin, “Biz hekimler kişinin tansiyon dengesine göre tedaviyi sabah veya akşama planlıyoruz. Bazen iki ilacın kombinasyonu veya ayrı ayrı verilmesi şeklinde de tedavi uygulayabiliriz. Saat aralıklarını da belirleyip hastanın durumuna en uygun tedaviye başlıyoruz. Yani bir kişinin tansiyon tedavisi diğer bireyler için uygun olmuyor.” diyerek uyarıda bulunuyor.
Hiçbir şikayetim yok ama tansiyonum yüksek. İlaç kullanmalı mıyım?
Doç. Dr. Muhammed Keskin, “Tansiyon hastalığının tanı yöntemi tansiyon aleti ile kan basıncının ölçülmesi ve ortalama değerin 140/90’nın üzerinde olmasıdır.” diyor ve ekliyor, “Tansiyon hastalığında en sık semptom semptomsuzluktur. Yani genellikle tansiyon bir şikayete sebep olmaz. Fakat herhangi bir semptom olmasa bile tansiyonun yüksek olması kalp damar hastalığı açısından oldukça riskli bir durumdur ve tedavi edilmelidir. Tansiyon hastalığının tedavi edilmesi için herhangi bir şikayetinizin olması gerekmez. Tansiyonun gizli ve riskli bir hastalık olması nedeniyle 30 yaş üstü bireylerde rutin olarak senede 2 kez tansiyon ölçümü yapılmasını ve ölçüm değerleri 140/90’nın üzerindeyse kardiyoloji muayenesi olmalarını öneriyorum.”