Suda Doğum
Yaşam kaynağı olan su, rahatlık, temizlik ve huzur anlamına gelir. Suyun rahatlatıcı ve gevşetici etkisi nedeniyle suda doğum yöntemi yıllardır alternatif bir yöntem olarak gebelerde kullanılmaktadır. İlk suda doğumun 1803’de Fransa’da olduğu belirtilmiştir. Sonrasında Rusya, İngiltere, Kanada, Avustralya gibi ülkelerde uygulanmıştır.
Fransız Dr. Michel Odent’in hastane ortamında doğum havuzlarını kullanması ile bu tekniğin kullanılması yaygınlaşmıştır. İngiltere Kraliyet Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanları Derneği’nin 2009 yılında normal takipli gebelere suda doğum seçeneğini alternatif bir yöntem olarak sunmuş ve aktif hayatta da bunu uygulayan bir ülke olmuştur. Amerikan Kadın Hastalıkları ve Doğum Derneği 2014 yılında suda doğumun halen deneysel aşamada bir yöntem olduğu görüşünü savunmuştur.
Suda doğumun alternatif bir yöntem olarak pek çok avantajı vardır. Doğumda kullanılan ılık su kasları gevşetmekte, endorfin hormonu salınımını artırmaktadır. Gebe bu etkilerden dolayı kasılmaları daha az ağrılı hisseder. Uterusa giden kan miktarı artar ve rahim daha güçlü kasılır. Ilık su içinde perine kasları rahatlar gevşer. Bebeğin başı daha rahat aşağıya doğru iner. Epizyo açılmasına ihtiyaç kalmadan doğal sıyrıkları ile doğar. Perine hasarı daha az görülür. Doğum süresi kısalır. Doğumda ilaç /analjezi kullanımı ve müdahaleler azalır. Gebenin doğuma odaklanması kolaylaşır. Suyun içinde mahremiyet daha rahat sağlanır. Doğuma odaklanması kolaylaşır. Anne rahatlığı ve memnuniyeti artar. Gebenin doğuma aktif katılımı sağlanır. Sezaryen oranları düşer. Suda doğum anne gibi bebeği de olumlu olarak etkiler. Bebek uterus içindeki ılık su ortamından dışardaki ılık havuzuna yumuşak bir geçiş yapar. Yeni doğanın doğum travması ve korkusunu yaşamadan sessiz sakin bir ortama doğmasıdır. Doğum travmatik olmadığından da bebek terk edilmişlik ve panik duygusu yaşamaz.
Suda doğumda su ortamından diğer bir su ortamına geçen bebek, doğum havuzundaki ilk anlarında ihtiyaç duyduğu oksijeni tıpkı anne karnında olduğu gibi kordondaki anne kanından alır. Doğum havuzundaki suyun sıcaklığı ve bebeğin suyun içinde olması nefes alma refleksini engeller. Nefes alma refleksi bebek sudan çıkarıldığında havuza göre soğuk bir ortamla karşılaşmasıyla harekete geçer ve bebek suyun dışında nefes almaya başlar.
Yer çekiminin suda azalması, annenin oturarak aktif doğum yapması, doğumu kolaylaştır. Ayrıca suda doğum düşünen kadınların bu kararlarını hekimleri ile birlikte vermeleri gerekir. Hekimlerinde bu konuda eğitim almış ve tecrübeli olması önerilir, yüksek riskli gebelerin, annede enfeksiyon olanların veya normal doğuma uygun olmayan gebelerin suda doğum yapmamaları daha uygundur. Su havuzlarının bakım ve temizliği önemlidir. Tek kullanımlık steril malzemeler bu iş için idealdir. Fetüs suda iken uygun monitorizasyon gereklidir.
Dünyada ve özellikle İngiltere’de suda doğum yaygın olarak kullanılmaktadır. Ankara’da bir süredir gebelerimize seçenek olarak sunduğumuz suda doğum yönteminin ülkemizde giderek daha çok tercih edileceğini ve bu imkanı sağlayan hekim ve sağlık kuruluşlarının sayısının artacağını düşünüyoruz.