Stres
Günlük yaşantımız içerisinde dilimize pelesenk olmuş stres kavramanın bilim dünyasında ilk kez fizik alanında 17.yy da Robert Hooke tarafından kullanıldığını biliyor muydunuz? Daha sonrasında birçok bilim alanında kullanılmış olan stres kavramı psikolojik denge üzerinde daha çok karşımıza çıkan tanıdık bir ifade halini almıştır.
Yaşam içinde her birimizin ihtiyaç hissettiği bir denge vardır. Bu ihtiyaç dengeyi sürdürme çabası varoluşunu sürdürür, ancak bu dengenin bozulma durumu tamamen varoluşumuza tehdit oluşmasına neden olur. Tam da bu noktada en basit düzeyde meydana gelen ufak bir değişiklik bile dengelerin geçici olarak bozulması kaçınılmazdır. Her bir kişinin sistemin yapısı içinde dengenin ne olması gerektiği genetik olarak programlanmış ve de öğrenilmiş alışılmış denge durumudur.
Öğrenilmiş, alışılmış denge durumuna insanın zihninde, çeşitli olaylara ya da kendine ilişkin oluşturduğu şemalar meydana gelir. Yaşam içinde ardı ardına gelen başarılar, kişilerin başarılı olduklarına dair bir algı oluşur. Ancak en ufak bu başarının devamı gelmeyeceğine dair bir tehdit hissettiğimizde denge bozulur ve rahatsızlık yaşanmasına neden olur. Tamda stres anında hissedilen gerginlik burada yaşanır.
Stresi tetikleyen bir diğer durum ise yoksunluğu ya da aşırılığı nedeniyle tükettiğimiz besinlerdir. Özellikle nişasta, protein, karbonhidrat ve vitaminler vb. besin gruplarını tüketirken dikkatli olmakta fayda var.
İnsanların yaşadığı yoğun stresin en büyük yanı, olaylara verdikleri anlamlarla ilişkilidir. Strese yol açan sorunları, insan zihnini kontrol edebilmelerinin öğrenimiyle birlikte kolaylıkla çözümlenmesine yardımcı olmaktadır. Elbette yaşam içindeki döngünün kendisi ve deneyimlenen yaşam olaylarının sürekliliği içindeki yenileniyor olması da karmaşıklığı daha da arttırmaktadır.
Yaşantısal deneyimlerini kişilerin nasıl algıladığı, daha önce öğrenmiş oldukları ve genetik olarak getirdiklerinin toplamı da stresin yaşanma şeklindeki etkinliğini de yadsımamakta gerekir. Stresle baş etmek için bilinçli olarak uygulanan bazı yöntemlere başvurarak kontrol altına almak gerekir.
Genel olarak stresin olumsuz bir şey olduğu düşünülür. Bakıldığında aşırı stres insanı iş göremeyecek bir duruma getirdiği gibi, tıbbi hastalıklara da neden olabilir. Fakat stresin bir yandan da olumlu bir işlevi de vardır. Fiziksel ve ruhsal olarak değişmeye, kişinin büyümesine gelişmesine ve olgunlaşmasına katkısı olur. Burada kişinin stresi nasıl algıladığı ve bununla baş edip, edememesi durumuna göre olumlu ya da olumsuz stres olarak yorumlanmasına neden olur.
Stres, hayatın içerisinde kaçınılmaz bir gerçek öncelikle bunu kabul ediyor olmak ve stresi yok etmek yerine yönetebiliyor olma becerisini kazanmaya odaklanmalıyız.Ancak stresi yönetmeyi öğrendiğiniz andan itibaren size olumlu bir şekilde dönmesini sağlamanıza yardımcı olacaktır.
Psikolog Simla METİNER