Sigara ve Akciğer Sağlığı
Sigara kullanımı ciddi hastalıklara ve ölümlere yol açmaktadır. Sigaraya başlama ve zararlı etkilerini görme arasındaki sürecin uzun olması ne yazık ki sigaranın zararlarının yeterince önemsenmemesine neden olmaktadır.
Sigara kullanımı günümüzün en büyük salgını olup en önemli halk sağlığı sorunlarından biridir ve yılda yaklaşık 6 milyon insan sigara nedeniyle ölmektedir.Sigara kullanımı tüm kanser ölümlerinin %27’sinden, tüm solunum sistemine ait ölümlerin %35’inden ve tüm kardiyovasküler sistem ölümlerinin %13’ünden sorumludur.Türkiye’de yetişkinlerde sigara içme sıklığı %27,1 olup, kullanma sıklığı erkeklerde kadınlara göre daha fazladır.
Sigara kullananların yarısı yaşayabileceği ortalama 10 yılı kaybetmekte, yaşadığı süreçte de içmeyenlere göre daha fazla hastalanmakta, gündelik akivitelerden daha fazla yoksun kalmakta, sağlık hizmetlerini daha fazla kullanarak sağlık harcaması daha fazla yapmakta ve okul ve iş devamsızlığı daha fazla olmaktadır.Aynı yaş grubunda kendini sağlıklı hissetme hali sigara içenlerde içmeyenlere göre daha kötüdür.Sigara tüm hastalıklara bağlı ölüm riskini arttırır.
Nikotin güçlü bağımlılık yapıcı etkisi nedeniyle sigara içinde bulunan en önemli maddedir.Nikotinin kanserojen etkisi, nikotin replasman tedavisi, elektronik sigara gibi sigara kullanımından bağımsız şekilde vücuda alınan nikotin ile de oluşabilmektedir. Nikotin aynı zamanda kemoterapi ve radyoterapi tedavisine yanıtı da azaltmaktadır. Kanser teşhisinden sonra nikotin hangi biçimle vücuda alınırsa alınsın yaşam süresi nikotin almayan hastalara göre azalmaktadır.Nikotin dışında polisiklik aromatik hidrokarbonlar, nitrözaminler, aromatik aminler, formaldehit, asetaldehit, benzen gibi maddeler sigara içinde bulunan diğer zararlı kanserojenlerdir.
Sigara kanser başta olmak üzere birçok hastalığa neden olmaktadır.Akciğer kanserlerinin %85’inden sigara sorumludur.Akciğer kanseri olma riski 20 paket/yıl sigara içenlerde 3 kat; 20-40 paket/yıl sigara içenlerde 7 kat; 40-60 paket/yıl sigara içenlerde 11 kat; 60 paket/yıl sigara içenlerde 12 kat artmaktadır. Pasif içicilikte ise akciğer kanseri riski 3 kat artmaktadır. Akciğer kanseri dışında sigara ağız içi, gırtlak, yemek borusu, mide, karaciğer, pankreas, böbrek, mesane ve idrar yolları, rahim ağzı, barsak ve kan kanseri riskini arttırmaktadır.
Sigara kalp damar hastalıkları riskini de arttırmaktadır. Yüksek tansiyon, şeker hastalığı ve yüksek kolesterol gibi hastalıklara sigara içilmesi de eşlik ediyorsa kalp damar hastalık riski daha da artmaktadır. Kalp damar hastalığına bağlı ani ölüm riski de sigara içenlerde içmeyenlere oranla 3 kat fazladır. Günde beşten az sigara içilse bile kalp damar hastalığı riski artmaktadır. Sigaranın bırakılması kalp damar hastalığına yakalanma ve bu sebepten ölme riskini azaltır. Sigara bırakmakla kalp damar hastalığına yakalanma riski azalsa da hiç sigara içmeyenlere göre yüksektir. Pasif içicilikte de kalp damar hastalığı riski artmaktadır. Sigara, damar hastalıkları içinde en fazla alt extremite periferik damar hastalığı riskini arttırırken, anevrizma ve inme için de risk yaratmaktadır. Tüketilen sigara miktarı ile inmeye bağlı ölüm riski de artmaktadır. Pasif sigara içilmesi ile inme arasında da risk açısından anlamlı ilişki vardır. Sigaranın içinde bulunan nikotin, karbonmonoksit ve oksitleyici kimyasallar kalp damar hastalığından sorumlu maddelerdir.Nikotin kalp hızını,kalp kasılma gücünü arttırır, geçici tansiyon yükselmeleri ve kalp damarlarında daramaya sebep olur. Karbonmonoksit de kalp ve diğer organların oksijen alımını azaltmakta, kalp krizi ve periferik damar hastalığı riskini arttırmakta, kalp hastalığı varlığında ritm düzensizliğine yatkınlığa sebep olmaktadır.
Sigara, alt solunum yollarında da patolojik değişikliklere sebep olmaktadır. Kronik öksürük, balgam, hırıltılı solunum ve nefes darlığı gibi solunum yollarıyla ilişkili şikayetler sigara içen hastalarda sıklıkla görülen şikayetlerdir. Sigara içenlerde içmeyenlere göre KOAH, zatürre, ve gripten ölümler belirgin şekilde artmıştır. KOAH’ın tüm tiplerinde sigara sorumludur. Sigara içen kadınlarda erkeklere göre KOAH daha genç yaşta ve daha az sigara içilmesiyle görülebilir. Sigaranın başlattığı bir takım patolojik olaylar sigara bırakılsa bile devam eder. Önemli olan KOAH başlamadan sigaranın bırakılmasıdır.İlerlemiş KOAH hastalarında patolojik olaylar bir miktar azalıp solunum fonksiyon testlerinde düzelme gözlense de hastalığın tamamen gerileyip normale dönülmesi mümkün değildir.Pasif içicilikte ise KOAH riski erişkinde 1.44 kat, çocuk ve gençlerde 1.72 kat artmaktadır.
Astım hastalarında sigara , akciğer fonksiyonlarında gerilemeye, yaşam kalitesinde bozulmaya, acil başvurularında artışa, hastalık şiddetinde artışa ve tedaviye yanıtta azalmaya sebep olmaktadır.
Sigara içilmesi verem olma riski ve veremden ölüm riskini de arttırmaktadır.
Sigaranın üreme sağlığı üzerine de kısa dönem ve uzun dönemde olumsuz etkileri olduğu bilinmektedir.Sigara içen anne gebeliğin başlangıcı ve gebeliği sürdürmeyle ilgili risklerle karşı karşıyadır. Gebe kalamayan anne adayına sigarayı bırakması önerilmelidir. Sigarayla ilgili en önemli doğumsal bozukluklar ağız ve yüzdeki yarıklardır. Sigara içen anneden doğan çocuklarda dikkat eksikliği-hiperaktivite bozukluğu, anksiyete, depresyon, şizofreni, entellektüel yetersizlik oranları de yüksek bulunmuştur. Gebelik esnasında içilen sigara çocuk akciğer gelişimini olumsuz etkilemekte ve astım gibi hastalıkların riskini arttırmaktadır.
Sigara erkek üreme sağlığıyla ilgili olarak ise iktidarsızlığa, semen kalitesinde azalmaya, üreme hormonları üzerinde olumsuz etkiye sebep olmaktadır. Sperm olgunlaşmasını bozmaktadır. Bu nedenlerledir ki sigara içen çiftin sigarayı azaltması ve bırakması, gebelik şansını arttıracaktır.
Tüm bu hastalıklar dışında sigara içimiyle yaşlılığa bağlı körlük gelişme riski, diş çürümesi ve diş eti hastalıkları , diyabet riski artmakta bağışıklık sistemi zayıflamaktadır.