Şeker hastaları üzerinde yapılan son çalışmalarda ruhsal sorunlar şeker hastalığına davetiye çıkarırken aynı zamanda şeker hastalığı da kişilerde ruhsal sorunlar oluşturmaktadır. Özellikle ani korkular, ciddi anksiete ve şoklar beynimizin pankreastı aşırı uyarması ile normal değerlerin üzerinde insülin oluşumuna etki etmektedir. Kan şekerinin sürekli yükselmesine neden olan bu tür ruhsal etkenlerde uzun dönemli yaşamalar sonucunda şeker hastalığının nedenleri arasında olmaktadır. Değişken ruhsal durumlar vücut yapısındaki birçok sisteme etki etmektedir. Bunların başında beslenme dengesinin bozulması oluşmaktadır. Ruhsal sorunların şeker hastalığının gidişatına olumsuz etkilediği gibi şeker hastalığı da ruhsal sorunların gidişatını çok olumsuz etkileyebilmektedir. Şeker hastalarında depresyon sorunun gözükmesinin en etkin nedenleri hastaların bu tür ikilemler arasında bulunmasıdır. Hastaların hayata tutunma istekleri azaldıkça bu durum yarattığı ruhsal çöküntü kan şekerinde olumsuz dalgalanmalara neden olmaktadır.
Ruhsal Sorunların Başlangıcında Şeker Hastalığının Rolü Nedir
Vücudumuzdaki birçok sisteme etki eden hormonlar kişilerde yaşanan farklı duygularda farklı salgılamalar yapabilmektedir. Hormon salgılanmasının duygusal durumumuzdan aşırı etkilenmesine bağlı olarak d Beyin korteksinde olumsuz etkilenmeler olmaktadır. Bu tür etkileşimlere maruz kalan beyinde uyarıcı işlevlerinin bozulmalar görünebilmektedir. Şeker hastalığı gibi endokrin sistemi olumsuz etkileyen hastalıklar beyin işlevlerini olumsuz etkilemesinden dolayı ciddi ruhsal sorunlar oluşturabilmektedir.
Kan şekerinde yaşanan ani düşme ve çıkmalar durumunda görülebilecek bazı rahatsızlıklar;
- Baygınlık hissi,
- Bilinç bulanması,
- Şiddetli baş ağrıları,
- Kişilik değişimleri,
- Depresyon,
- Algı Bozukluğu,
Kan şekerinde yaşanan dalgalanmaların yanında kişilerde görülen ruhsal sorunlarda aynı etkiyi yaparak kişinin kan şekerini etkilemektedir. Örneğin sürekli gerginlik durumları kan şekerine en çok etki eden unsurlar arasındadır. Kronik hastalığa sahip insanların genelde ruhsal sorunları da olduğu tespit edilmiştir. Ruhsal sorunların tetiklediği şeker hastalığı bu bağlamda değerlendirildiği zaman kronik rahatsızlıklarda aslında şeker hastalığı nedenleri arasında görebiliriz. Bu noktada dikkat edilmesi gereken kronik rahatsızlıkların hastalığı olumsuz etkilemesinde en önemli nedenler;
• Görülen kronik rahatsızlığın şiddeti
• Yaşamı etkileyen seviyesi ve yaşam tehdidi boyutudur.
Yaşanan Olayların Şeker Hastalığına Etkisi
Diyabet hastalığının nedenleri tam olarak netleşmemiş olmasına rağmen genetik ve fiziksel sorunlarının neden olduğu gibi yaşanan olaylara bağlı olarak gelişen ruhsal sorunlarında şeker hastalığına neden olduğu bilinmektedir. Hastaların uzun süreli stres ve gerginlik altında yaşamaları durumunda yaşanan kan şekeri değişikliğine ilave kişilerin bu dönemlerde beslenme alışkanlıklarını da değiştirmesinden dolayı şeker hastalığına davetiye çıkartmaktadır. Özellikle stresli durumlarda insüilinin kan şekeri üzerinde düşürme etkisi azalır ve kan şekerinde ani yükselmeler meydana gelmektedir. Yapılan incelemelerde şeker hastalığı ile mücadelenin sadece o alanda yapılmayıp ağırlıklı olarak psikolojik yönden de tedavi edilmesi gerektiği bilinmektedir. Psikolojik etkilerin arasında buluna şeker hastalığı oranı yetişkinlerde %20-25 oranında olmaktadır. Şeker hastalarında görülen en sık ruhsal sorunlar arasında Anksiyete ve Depresyon bulunmaktadır.
“Hastaların sürekli olarak mevcut durum üzerinde kaygılı ve endişe içinde bulunma durumlarına aksiyete denir. Bu tür durumlarda yaşanan bütün olaylar hastanın kontrolü dışında olabilmektedir.”
Depresyon ve Şeker Hastalığı Arasında Etkileşim
Diyabet hastalığı günlük yaşamın her anında etkili olabilmesinden dolayı hastaların psikolojik yapılarının bu tür durumlara dayanamaması halinde depresyona girme oranlarının çok daha fazla olduğu tespit edilmiştir. Bu süreçte hastaların psikolojik destek almaları şarttır. Çünkü şeker hastalığı ile ömür boyu yaşayacağının bilinçlendirilmesi ve onu kontrol edecek şekilde kabullenmesi gerekmektedir. Şeker hastalığının görme sorunları, böbreklerde yaşanan sıkıntılar ve sinir sistemine etkisi daha fazla olmasından dolayı depresyon riski bu tür hastalarda daha çok görülmektedir. Aynı şekilde hastaların yaşadıkları sıkıntılardan dolayı depresyona girmeleri durumunda önceden olmayan şeker hastalığı bu süreçte hastanın Tip-2 Diyabet rahatsızlığına yakalanma riskini ciddi oranda arttırmaktadır. Özellikle depresyon sürecinin tedavi edilememesi durumunda hastaların hayata tutunmaları azalacağı için şeker hastalığı ile mücadele oranı da azalacak ve zamanla daha ağır rahatsızlıklara neden olacaktır.
Şeker Hastalığında Etkili Olan Depresyon Tedavi Edilebilir Mi?
Bu tür durumlarda hastanın kendisine tanı koymasından ziyade hastanın yakınlarının depresyon durumunu fark etmesi gerekmektedir. Tedavi öncesinde ilk önce depresyon nedenlerinin tam olarak tespit edilmesi gerekmektedir. Ağır olmayan depresyon süreçleri çok kısa tedavi süreçleri ile geçebilirler bazı durumlarda tedavi için ilaç kullanımından davranış terapisine kadar birçok süreç gerekebilmektedir.
Şeker Hastalığı Bulunan Kişilerde Uygulanacak Depresyon Tedavileri
Depresyon tedavisi için ilk önce kan şekerinin kontrol altına alınması gerekmektedir. Kan şekeri kontrol altında alındığı zaman depresyon nedenlerinden bir tanesi ortadan kalkmış oluyor ve ilerleyen süreçte depresyon nedeninin çok iyi tespit edilip tedavi sürecinin başlaması gerekmektedir. Depresyon başlangıcı veya düşük seviye depresyon sorunları çok basit bedensel işlevler ve topluluk etkinlikleri ile kontrol altına alınabilmektedir. Bu konuda başarılı spor programları etkili olabilmektedir. Bu süreçte hastanın kendini motive etmesinin yanında çevresindeki kişilerinde desteği en önemli unsurlar arasında olmaktadır.
Şeker hastalığı sürecinde depresyon görülmesinde uygulanabilecek bazı adımlar;
• Doğru teşhis ve tedavi için uzman doktor kontrolü
• Beslenme düzeninin sağlıklı olacak şekilde düzenlenmesi
• Kilo kontrolü sağlanması dış görünüm içinde bu süreçte çok önemlidir
• Kan şekeri ve tansiyon seviyelerinin kontrol altında tutulması
• Mümkün olduğu kadar yalnız kalmayıp toplu etkinliklere katılmak
• Aile ve arkadaş desteğinin motive edici düzeyde olması
• Alkol kullanan hastaların bu dönemde kesinlikle alkolü bırakmaları gerekmektedir. Alkolün hem kan şekerini arttırma özelliği hem de ruhsal sorunlarda yaşanan süreci ağırlaştırma etkisi olduğundan tedavi sürecinde kesinlikle bırakılması gerekmektedir.