Sarı Nokta Hastalığı (Yaşa Bağlı Makula Dejenerasyonu) Nedir?

Vücudumuzda, yaşa bağlı meydana gelen değişiklikler, bazı hastalıkların oluşmasına zemin hazırlamaktadır. Sarı nokta hastalığı olarak bilinen makula dejenerasyonu da bunlardan biridir. Makula gözümüzün sinir tabakası olan retinanın merkezinde bulunan, sarı nokta olarak da isimlendirilen yerin adıdır. Araba kullanmak, okumak, yüzleri tanımak, televizyon seyretmek gibi günlük işlerimizin çoğunu makulanın oluşturduğu ayrıntılı görüş sayesinde yaparız. Makulamızda (sarı nokta) bir hastalık meydana geldiği zaman merkezi görüşümüz bozulur ve ayrıntılı görme gerektiren işleri yapmakta zorlanırız. Sarı nokta hastalığında da makulamızdaki yaşa bağlı değişimler buradaki görme hücrelerine zarar vermekte ve görüşümüzü bozmaktadır.

Sarı nokta hastalığı kimlerde görülür?

Sarı nokta hastalığı için en önemli risk faktörü ilerleyen yaştır. Bu yüzden en çok yaşlı kişiler risk altındadır. Bunun dışında aile hikayesi, hipertansiyon ve kalp hastalığı ve sigara kullanımı bilinen diğer risk faktörleridir. Sarı nokta hastalığı gelişmiş ülkelerde en sık körlük sebeblerinden biridir. 2020 yılı itabari ile dünyada 200 milyon civarı sarı nokta hastası olduğu düşünülmektedir.

Sarı nokta hastalığının farklı tipleri var mıdır?

Sarı nokta hastalığının iki tipi vardır. Bunlar yaş tip ve kuru tip sarı nokta hastalığıdır.

Kuru tip sarı nokta hastalığı: Hastaların %90’ı kuru tiptir. Makulada atık madde birikmesi sonucu görme hücrelerinde hasar meydana gelir. Görme kaybı çok yavaş bir hızda, uzun yıllar içinde meydana gelir. Kuru tip sarı nokta hastalığı bazen yaş tipe dönebilir.

Prof. Dr. İbrahim Gökhan Gülkılık 

Yaş tip sarı nokta hastalığı: Hastaların %10’u bu grupta olmasına rağmen asıl ciddi görme kaybı yaş tipte gözlenir. Retina altında anormal damar gelişimi sonucu retinada kanama ve sıvı birikimi olur. Bu kanama ve sıvı, retina hücrelerine zarar verir ve görme kaybı yapar. Yaş tipte görme kaybı ani gelişir ve hızlı ilerler. 

Sarı nokta hastalığında belirtiler nelerdir?

En sık belirti görme azalmasıdır. Cisimleri eğri görme, örneğin kapı kenarlarını düz değil, eğrilmiş gibi görmede önemli bir belirtidir. Bunlar dışında okurken daha fazla ışık ihtiyacı duyma, renkleri soluk görme, cisimlerin üzerinde gölge veya karanlık leke görme gibi şikayetler olabilir.  Hastalar yüzleri tanımada zorlanabilir.

Kimler göz doktoruna başvurmalı?

Yukarıdaki belirtilere sahip olan herkes özellikle 50 yaş üzerinde ise en kısa sürede bir göz doktoruna başvurmalıdır. Bunun dışında ailede sarı nokta hastalığı bulunan, sigara kullanımı hikayesi olan bulunan kişilere daha erken yaşta da olsa göz muayenesi önerilmektedir. 

Sarı nokta hastalığı tanısında hangi tetkikler yapılır?

Rutin göz muayenesi sonrasında göz bebekleri damla ile genişletilerek göz arkası (makula) özel mercekler ile muayene edilir. Sarı nokta hastalığından şüphe edilirse göz doktorunun gerekli gördüğü durumlarda, göz anjiyografisi ve optik koherens tomografi (OKT-göz tomografisi) tetkiki ile tanı kesinleştirilir. Hastalığın tedaviye yanıtı ve takibi de  OKT tetkiki ile yapılır. 

Kareli kağıt testi (Amsler testi) nedir?

Kareli kağıt testi merkezi makulayı değerlendiren basit bir testtir. Hastalar evde kendi kendilerini muayene etmek için de bu testi kullanabilirler. Yakın gözlük takıldıktan sonra 30 cm mesafeden kağıdın ortasındaki noktaya önce bir göz daha sonra diğer göz ile bakılır. Eğer çizgilerde eğrilme, silinme, karanlık alan gibi bulgular izlenirse hemen doktora başvurulması tavsiye edilir. 

Kuru tip sarı nokta hastalığının tedavisi nedir?

Günümüzde kuru tip sarı nokta hastalığının tedavisi bulunmamaktadır. Eğer hastalık erken tespit edilirse antioksidanlar, vitamin ve omega-3 içeren, kuru tip sarı nokta hastalığı için özel üretilmiş gıda takviyeleri ile hastalığın ilerlemesini yavaşlatabilir. Sağlıklı yeşil sebzeler ve balık içeren diyetin olumlu etkisi olduğu gösterilmiştir.  Sigara kullanımı varsa mutlaka bırakılmalıdır.  

Yaş tip sarı nokta hastalığının tedavisi nedir?

Yaş tip sarı noktalığı tedavisinde amaç, hastalığın ilerlemesini durdurmak, mevcut görme düzeyini korumak ve erken tanı konabilirse görmeyi arttırmaktır. Göz içine verilen ilaçlar anormal damar oluşumunu küçültmekte ve damar geçirgenliğini azaltmaktadır. Bu sayede kanama ve sıvı birikimi gibi istenmeyen olaylar engellenir ve retinanın daha fazla hasarlanması önlenmiş olur. Göz içine verilen ilaçlar bir süre sonra göz içinden temizlenecek ve etkinliği bitecektir. Eğer hasta düzenli kontrollere gelmez ise hastalık tekrar aktive olacaktır. Bu nedenle göz içine ilaç enjeksiyonları belirli aralıklarla tekrarlanır.

Exit mobile version