Uzman Psikolojik Danışman Şura Saka konu hakkında önemli bilgiler verdi.
Yemekle ilişki hayata gözünü açtığı andan itibaren insanın hem kendisiyle hem de bir ötekiyle iletişimde önemli role sahiptir. Bebek fiziksel ve duygusal açıdan beslendiği süreçte kendisiyle, bir diğeriyle ve dünyayla bir bağ kurmaya başlar. Bu bağ ruhsallığın temelini oluşturmaktadır. Kişinin kendi duyguları, fikirleri ve bedenini tanıması, ihtiyaçlarını fark etmesi ve karşılaması sağlıklı ilişkilerle aracılığıyla gelişir.
Yemeğe ilişkin bozukluklar denildiğinde akıllara anoreksiya nervoza, bulimia nervoza ve tıkınırcasına yeme bozukluğu gelebilir. Glutensiz beslenme, badem sütü ve soya ürünlerini kullanma ve organik gıdaların tüketimi gibi konularda özen gösteren kişilerin “sağlıklı” olduklarını düşünebilirsiniz. Mental Bozuklukların Tanısal ve İstatiksel El Kitabında (DSM-5) henüz belirtilmese de son zamanlarda görülmeye başlanan yemekle ilişkili yeni bir durum ortoreksiya nervozadır. Bu durum araştırmalarda kendini göstermeye başlamıştır.
Ortoreksiya nervoza kişinin kendi fiziksel kaygısıyla sebebiyle olmamakla birlikte sağlıklı beslenme üzerine aşırı uğraşıdır. Bu kişilerin sadece organik gıdalar alması, içeriğini bilmedikleri için kendi hazırladıklarından başka yiyecekleri tüketmemeleri olasıdır. Bu kişiler mükemmelliyetçi olmaları, zihinsel katılılıkları, yoğun kaygı ve suçluluklarıyla OKB tanısı almış kişiler ile benzerlik özellikler gösterebilmektedir. Bu durumun nedeni birebir bilinmemekle birlikte genetik, fizyolojik, psikolojik, çevresel ve sosyal faktörlerin bu durumda etkili olduğu söylenebilir.
Bireylerin gıda “saflığına” aşırı önem göstermesi ve katı bir şekilde diyetler uygulaması; gıda kalitesinin ve içeriğinin sağlık üzerindeki etkisi üzerinde aşırı kafa yorması, kişinin sağlıksız olarak tanımladığı herhangi bir gıdaya (mesela hayvansal ürün) karşı zor duruma düşse dahi esneklik göstermemesi, zamanının ve maddiyatını çoğunu işlevselliğini bozsa da belirlediği gıdaları tüketmek için harcaması, “sağlıksız” olarak adlandırdığı gıdayı tüketirse aşırı düzeyde suçluluk ve kaygı hissetmesi, belirlediği bu diyeti uygulamayanlara karşı hoşgörüsüz olması ortoreksiya nervozada görülebilecek özelliklerdir.
Yukarıda bahsedilen özelliklerden de anlaşılacağı üzere ortoreksiya nervoza kişinin fiziksel ve psikolojik açıdan hayatını olumsuz olarak etkileyen bir durumdur.
Uzman Psikolojik Danışman Şura Saka,” Bu durumun kendinde olduğunu fark eden, olumsuz etkilerini gören kişiler için psikoterapi, kişinin bu eğilimlerini anlaması, olumsuz etkileri azaltarak yeni yollar bulmasında etkili bir yöntemdir.”dedi.