Sağlık sistemi kırmızı alarm veriyor!

TBMM’de görüşülecek sağlıkta şiddet suçuna yönelik yeni kanun teklifine ve Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın açıklamalarına yönelik Sağlık Hizmetleri Sendikası(SAHİM-SEN) Genel Başkanı Özlem Akarken ‘’Kısıtlı yasal düzenlemelerle sağlıkta şiddetin önüne geçilemez. Hastayı müşteri olarak gören, zaman kısıtlamasıyla hasta ve sağlık personeli arasındaki iletişimi öldüren, her geçen gün beyin göçünü artıran sisteme müdahale edilmeli. Kırmızı alarm veren sistemde bir de 4bin tane daha yabancı uyruklu sağlık personeli istihdamı, hasta ve sağlık personeli arasındaki iletişimi daha da yok edecektir’’ dedi.

TBMM’de görüşülen ve sağlıkta şiddet suçunun cezası artırılarak tutuklamayı gerektiren ‘katalog suçlar’ kapsamına alınmasını öngören kanun teklifi ve Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın yaptığı açıklamalar, sağlık kamuoyunda tartışılıyor. Bakan Koca açıklamasında ‘’Adalete güvenin. Yapılacak yeni yasal düzenlemeler, sizleri şimdiden müsterih etsin. Şiddet suçlarını gündemde tutma, suçluları teşhir etme çabasının olumsuz sonuçları da olduğunu, hatta mesnetsiz karşıtlıklar doğurabildiğini unutmayın. Suçlara karşı yeterli yaptırım olmadığı şeklindeki gündem, sorunlu bazı kişilik yapılarında suça yönelime yol açmaktadır’’ diyerek güven vurgusu yaparken sağlıkçılar ise komisyona gönderilen kanun teklifinin yeterli olmayacağını belirtiyor.

‘’SAĞLIK SİSTEMİ KIRMIZI ALARM SEVİYESİNDE’’

Sağlıkta şiddetin önüne kısıtlı yasal düzenlemelerle geçilemeyeceğini vurgulayan Sağlık Hizmetleri Sendikası (SAHİM-SEN) Genel Başkanı Özlem Akarken ‘’Sağlıkta şiddet vakaları sürekli bir artış içerisinde. Bunun besleyici sebebi ise sağlık sisteminin kendisi. Her gün sözlü şiddete maruz kalma oranlarının %85’inüzerinde olduğu hizmet sunum koşulları, hekim ve hasta arasında kurulması zorunlu olan ilişkiyi daha da fazla bozuyor. Gelinen nokta ülkemizin sağlık sisteminin kırmızı alarm seviyesinde olduğunu göstermektedir. Sağlıkçılar güvende olmadıklarını düşünüyor ve beyin göçünün önü alınamıyor. Çalışma koşullarının iyileştirilmemesi sağlık hizmetinin verimliliğini düşüyor’’ ifadelerini kullandı. Şiddetin önüne geçmek için onu var eden nedenlere karşı harekete geçmenin elzem olduğu belirten Akarken ‘’Sağlıkta Dönüşüm Programı ile5 dakikaya sıkıştırılan hasta randevuları, birinci basamak sağlık hizmetlerinin yetersizliği, hastaya müşteri gözüyle bakılmasını dayatan zihniyet, Tıp diş hekimliği fakültesi ve tıpta uzmanlık eğitiminde kontenjanları artırarak niteliği düşürecek popülist yaklaşımlar, sağlıkta şiddetin başlıca nedenlerindendir’’ dedi.

’İLETİŞİMİ DAHA DA YOK EDER BEYİN GÖÇÜNÜHIZLANDIRIR’’

Akarken konuşmasının devamında şunları vurguladı: ‘’Sağlık sisteminin sorunlu işleyişi sebebiyle sağlık personeli ve hasta arasındaki diyalog zaten kurulamaz haldeyken, bir de üzerine 4 bin yabancı uyruklu sağlıkçının istihdam edilmesi, hasta ve sağlık personeli arasındaki iletişimi daha da yok edecektir. Bu durum, hasta ve sağlık personelinin arasında bağın iyice kopmasına, şiddetin daha beslenmesine, vatandaşlarımızın yeterli sağlık hizmet alamamasına sebebiyet verecektir. Ayrıca her geçen gün beyin göçü verirken, yetişmiş, iyi eğitim almış sağlık personellerimizi kaybederken, bu yabancı istihdam uygulaması halihazırda görevi başında olan sağlık personelleri üzerinde sorunların çözülmeyeceği fikri yaratmakta ve beyin göçünü daha da teşvik etmektedir. Ayrıca atama bekleyen yüksekokul fakülte mezunu birçok sağlık personelleri varken üstelik sağlık yönetimi mezunu gençler kadro tanımlarının yapılmasını beklerken, yabancı istihdamı ne derece doğrudur. Atama bekleyenler yerleştirilir boş kadro mevcut olur o zaman yabancı istihdamı düşünülebilir. Sağlık Hizmetleri Sendikası olarak, şiddeti besleyen, dünyanın en kutsal mesleğini icra eden sağlık emekçilerini mesleğini yapmaktan alıkoyan, ülkemizin geleceğini karartacak beyin göçünü teşvik eden, vatandaşlarımızın verimli sağlık hizmeti almasını engelleyen nedenlerle acil ve topyekun mücadele etmenin gerekliliğini vurguluyoruz.’’

Exit mobile version