Reflü larenjit / Boğaz reflüsü

Reflü larenjit sık rastlanan bir boğaz hastalığıdır. 26 yaşından sonra birçok erişkinde mevcuttur. Ancak problem sadece erişkinlerin problemi değil, her yaşın problemidir.Reflü “geri kaçış” demektir. Bir akışkanın tek yönlü hareket etmesi beklenir ancak önünde bir engel oluşur ise akışın azalması bir çeşit önceki bölgede bir göllenme doğurur ve bu da göreceli bir geri kaçış olarak tanımlanabilir.Gastroenteroloji hekimlerine göre reflü mide içeriğinin yemek borusuna kaçmasıdır. Bu durum yemek borusu ile mide arasındaki kapakçığın (alt sfinkter) gevşemesi ile oluşur. Ancak boğaz reflüsü farklı bir hastalıktır.Boğaz asite hassas bir organdır. Asidite belirli bir seviyenin üzerine çıktığında (pH<4) doku olumsuz bir yanıt verir. Kızarır, şişer, acı hissi doğrur ve boğazdaki refleksleri aktive eder. Mide ve yemek borusu asite dayanıklı organlardır; boğazın rahatsız olabileceği bir asit seviyesinden etkilenmezler çünkü kendisi asitin kaynağıdır. Yüzünüzü sabunla yıkadığınızda bir problem yaşamazsınız ancak gözünüze kaçırdığınızda gözümüz yanar, sulanır. Bunun nedeni yapısı nedeniyle sabundan olumsuz etkilenmesidir. Aynı benzetmeyi boğazımız için de söyleyebiliriz. Boğazımız ses telleri gibi hassas dokuları barındırmaktadır ve akciğerlerimizin kapısıdır. Asit ses tellerimize zarar verebilir daha da önemlisi akciğerlerimizi etkieyebilir. Bu bölge önemli bir kapı olduğu için öksürük gibi bazı önemli koruyucu reflekslerin de tetiklendiği bölgedir. Bu nedenle boğazımız asite hassastır.Boğazda asidite arttığında dokuda kızarıklık ve şişme oluşmaktadır. Kızarıklıklığı diğer enfeksiyonlardan daha farklı bir renktedir. Rengi koyu somon renginde ve aşağıya doğru artış göstermektedir.Boğaz ve ağızda dokuların birbirlerine yakın olduğu bölgelerde sıvı tutunumu fazladır ve asit teması uzun sürelidir bu nedenyle yumuşak damak, dudak kenarları gibi bölgelerde kızarıklık ve şişlik görülmektedir. Ancak kızarıklık ve şişliğin en çok gözlendiği bölge yemek borusunun girişi, gırtlak ve ses tellerinin arkasıdır. Bu bölgenin şişliği ise hiç tahmin edemeyeceğimiz bir hisse neden olmaktadır; boğazda gitmeyen balgam hissi ve geniz akıntısı hissi.

Boğaz reflüsü yaşam kalitesini olumsuz derecede etkilemektedir. Kulak burun boğaz hastalıklarının birçoğunda reflü ile ilgili nedenler mevcuttur.

Prof. Dr. İsmail KOÇAK

Boğazda gıcık ve balgam hissi: Boğaz reflüsü olan kişilerde en sık gözlenen durumdur. Yemek borusunun girişinde bir yemek borusunu çepeçevre saran bir kas (Krikofaringeus k.) mevcuttur ve bu kas aynı zamanda gırtlağa da bağlıdır. Vücutta kasların sadece istendiği zaman kasıldığı düşünülür ancak kapak özelliği taşıyan bölgelerde bu kaslar yaşamımız süresince kasılıdır, işlev anında kasılmak yerine aksine gevşer. Dolayısıyla sürekli sabir bir tonus ve basınç sağlamaları beklenir. Bu kastaki aşırı kasılma boğazda sıkılık hissi yaratmakta ve “globus” adı verilen düğümlenme olarak ta tanımlanmaktadır. Anksiyete ve depresyon dönemlerimizde yaşadığımız durumda olduğu gibi. Boğaz reflüsünde bu kas daha aktif çalışmakta ve boğazda takılma hissi yaratmaktadır. Bununla birlikte yemek borusunun girişi ve gırtlak (larinks) arkasındaki dokunun kızarıklığı ve özellikle şişmesi boğazda gıcık ve balgam hissini arttırmaktadır. Birçok kişi bu durumdan etkilenmektedir. Kimimiz gözardı etmekte kimimiz de duruma alışmak durumunda kalmaktayız. Bu durum tedavi sırasında da en zor düzelen semptomdur; çünki tedavi de doku ödeminin tamamen geçmesi gerekir ki bu da tedavinin en az 6 hafta olmasını gerektirmektedir.

Kuru öksürük: Kuru öksürük boğaz reflüsünde en çok rahatsızlık veren semptomlardandır. Bazen bu durum astım hastalığı, yalancı geniz akıntısı hisleri ile kronik sinüzit gibi hastalıklarla karışabilmektedir. Özellikle sıkıntılı anlarda daha da ortaya çıkan bu durum ilginç bir mekanizme ile gerçekleşmektedir.

Soluk borusu, yemek borusunun hemen önündedir, ve boğaz da her ikisinin açıldığı yerdir. Bu nedenle boğaz gerşekten de bir “boğaz”dır. Uluslararası literatürde bu bölge larinks (gırtlak) veya laringofarinks olarak tanımlanmaktadır. Yemek borusunun girişindeki asidite yükselmesi hava akımı ile ses tellerinin arasında geçerek, soluk borusunun ilk kısmı olan gırtlağın altı olarak tanımlanan “subglottis” mukozasının uyarılmasına neden olur. Bu bölgenin algısı Vagus adı verilen tüm batınımızı kontrol eden bir sinir tarafından taşınmaktadır. Mekanizma ilginçtir. Ses telleri ve altındaki bu bölge uyarıldığında vagus siniri ile taşınan lifler sayesinde öksürük refleksi aktive olur. Bu refleks akciğer basıncını arttırarak içeri giren veya girmekte olan bir cismi dışarı atmaktır. Asit uyarımı bu refleksi kolaylıkla tetiklemektedir. Refleksin sık tekrarlaması kişilerde rahatsızlık yaratabilir, ve aşırısı da ses tellerinde bazen şişme ve kanamaya neden olabilmektedir. Bazen vagus uyarımı da kuru öksürük nedenidir, özellikle sıkıntılı dönemlerde bu problem yaşanabilmektedir.
Kronik farenjit, boğaz dokusunun kızarması, şişmesi ve buna bağlı olarak yaşadığımız yanma, batma gibi hisleri içerir. Kronik farenjitin birçok nedeni mevcuttur ancak en sık rastlanan asit tahrişidir, yani boğaz reflüsü hastalığı.Gastroenteroloji hekimlerinin tanımladığı reflü gastroözofageal reflü (GERD) adı verilen bir hastalıktır. Yemek borusunun alt kapağının gevşekliği ile ilgilidir. Kaçak belirgin olunca asite hassas olan boğazımız da etkilenebilir. Ancak boğaz reflüsünde durum farklıdır. Asitin boğaz dokusunda kalıcılığı bölgenin kapiller yapısı, asitin dumanı, dış ortamdaki havanın kuruluğu, dışarıdan alınan asitli gıdaların boğaz bölgesinde asit oranını arttırması ile ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle sık rastlanır bir durumdur.Boğaz reflüsünde tedavi cerrahi değildir. Yaşam ve diyet modifikasyonları ve/veya mide asiditesini azaltan, boğazda viskoziteyi arttıran ilaçların kullanımıdır.Cerrahi tedavi sadece GERD hastalığı için geçerli olmaktadır, bu da nadir olguda gereklidir.

Exit mobile version