Prostat Kanseri nedir?

Prostat erkek üreme sisteminin önemli bir parçası olan, mesanenin altında ve de rektumun önünde yer alan, ceviz biçimindeki bir bezdir. Burada gelişim gösteren kanser türüne ise prostat kanseri denilmektedir.

Prostat bezinin ana fonksiyonu, spermlerin iletilmesine yardım olmak üzere, sperm için sıvı üretilmesidir. Kanser türleri arasında, gelişmiş ülkelerde erkeklerde en sık rastlanılan kanser türü olarak karşımıza çıkmaktadır.

Ülkemizde de epey yaygın olarak görülmekte olan prostat kanseri, genellikle yavaş gelişim gösteren bir kanser türü olarak bilinmektedir. Diğer kanser türlerinde de olduğu gibi erken teşhis tedavi açısından büyük önem teşkil etmektedir.

Prostat Kanseri nedir?

Prostat, erkek üreme sisteminin önemli bir parçası olan, ceviz büyüklüğünde bir salgı bezidir. İdrar torbasının hemen altında yer alan prostatın temel fonksiyonu meniyi oluşturan sıvının üretilmesini desteklemektir.

Prostat kanseri ise, prostat da gelişim gösteren bir kanser türü olarak bilinmektedir. Prostat kanserlerinin çoğu yavaş gelişim göstermeleri ile bilinir. Ancak görece hızlı ilerleme gösterenleri de olabilmektedir.

Genellikle başlangıç evresinde hiçbir belirti göstermeyen prostat kanseri, prostattan vücudun diğer bölgelerine yayılım gösterebilmektedir. Özellikle kemiklere ve lenf düğümlerine yayılım görülebilmektedir.

Prostat kanseri, gelişmiş ülkelerde ve dünyada olduğu gibi ülkemizde de yaygın olarak görülmektedir. Gelişimindeki öncül neden genellikle yaşlılık olmaktadır. Prostat kanseri genellikle 50 yaş üstü erkeklerde görülmektedir.

Prostat kanserinin erken dönemde belirti vermemesi genellikle teşhisin konulmasını geciktirmektedir. Hastalığın ilerlemesi ile birlikte bazı yaygın belirtiler görülmeye başlanır. Kemiklerde ağrı, halsizlik, kansızlık ve idrar yollarının tıkanmasına bağlı olarak gelişen böbrek yetmezliği gibi belirtiler önemli semptomlar arasındadır.

Yaşlılığın yanı sıra genetik faktörlerde prostat kanserine yakalanma riskini artıran faktörler arasındadır. Özellikle birinci dereceden akrabalarında prostat kanseri öyküsü bulunan kişilerde hastalığa yakalanma riski en az 2 kat daha fazla olabilmektedir.

Prostat kanserinin tedavisi, hastalığı sıkı izleme ile mümkün olabilmektedir. Birçok vaka güvenli bir şekilde takip edilebilmektedir. Bununla birlikte çeşitli tedavi yöntemleri de mevcuttur. Radyoterapi, cerrahi müdahale, kemoterapi veya hormon tedavileri çeşitli yöntemlere örnek olarak sayılabilir.

Prostat kanseri tedavisi, hastanın genel sağlık durumu ve kanserin ilerleme biçimi ile paraleldir. Hastalığa yakalanan çoğu kişi için çeşitli tedavi yöntemleri fayda sağlayabilmektedir. Görülme sıklığı gelişmiş ülkelerde artış gösteren prostat kanseri, özellikle 60 yaş üzeri erkekler için dikkat edilmesi ve tedbir alınması gereken bir hastalıktır.

Prostat Kanseri nedenleri nelerdir?

Prostat kanserinin nedeni henüz tam olarak bilinememektedir. Ancak prostat kanserinde en önemli risk faktörleri olarak yaş ve aile öyküsü karşımıza çıkmaktadır. Bununla birlikte sigara, alkol gibi zararlı alışkanlıkların aşırı kullanımları da hastalığa neden olabilmektedir.

Prostat kanserine zemin hazırlayabilecek nedenlere ve bazı önemli risk faktörlerine şu şekilde değinebiliriz;

Obez kişilerde prostat kanserine yatkınlık görülebilmektedir. Aynı zamanda hastalığın agresif seyretme olasılığı da obezite ile birlikte artabilmektedir. Sağlıklı denebilecek vücut ağırlığına sahip olmak hastalığa yakalanma riskini azaltmak adına önemli görülmektedir.

Prostat Kanseri belirtileri nelerdir?

Prostat kanseri genellikle herhangi bir belirti vermeden gelişim göstermektedir. Sinsi biçimde ilerleyen bu kanser türünde belirtiler genellikle hastalığın ileri evrelerinde görülür. Prostat kanserinin ileri evrelerinde özellikle geceleri sık idrara çıkma ihtiyacı ve yavaş ve zayıf idrar akışı gibi yaygın semptomlar gözlenebilmektedir.

Prostat kanserinin bazı önemli belirtilerine şu şekilde değinebiliriz;

Bu belirtiler prostat kanserinin yanı sıra diğer prostat bezi hastalıklarının da habercisi olabilmektedir. Olası belirtilerin görülmesi halinde zaman kaybetmeden ilgili hekime başvurmak sağlık açısından büyük önem teşkil etmektedir.

Prostat Kanseri evreleri nelerdir?

Diğer kanser türlerinde de olduğu gibi, prostat kanserinin de teşhisi sonrasında uygun tedavi yöntemi belirlenmesi için evrelemesi yapılmalıdır. Kanserin evreleri saptanırken; tümörün boyutu ve yeri, kanserli hücrelerin lenf düğümlerine yayılımı ve kanserli hücrelerin uzak organ ve dokulara yayılımı baz alınarak hareket edilir.

Buna göre prostat kanserinin 4 evresi bulunmaktadır. Bunlar genel olarak; evre-1, evre-2, evre-3 ve evre-4 olarak sınıflandırılmaktadır.  Genel olarak belirtilen bu sınıflarında bazı alt evreleri olabilmektedir.

Prostat kanserinin evrelerine şu şekilde değinebiliriz;

Evre-1: Kanserin erken evresi olarak tanımlanır. Tümör prostatla sınırlı kalmaktadır ve de vücudun diğer bölgelerine yayılım gözlenmez. Evre-1 de, sık sık idrara çıkma, idrar yaparken zorlanma ve ağrı gibi belirtiler görülebilir. Ancak herhangi bir belirti olmayadabilir.

Evre-2: Bu evrede kanserli hücreler prostatın içine doğru ilerleme göstermiştir ama halen prostatla sınırlı kalmışlardır. Vücudun diğer bölgelerine yayılım gözlenmez ancak yayılma riski 1. evreye göre fazladır. Evre-2, 2a-2b-2c olmak üzere üç alt başlıkta değerlendirilir.

Evre-3: Bu evrede kanserin lokal olarak ilerlemiş olduğu gözlenir. Lenf nodları veya vücudun diğer bölgelerine yayılım gözlenmez. Ancak tümörlü dokuların yayılım hızı artmıştır. Evre-3, 3a-3b-3c olmak üzere üç alt başlıkta değerlendirilir.

Evre-4: Prostat kanserinin bu evresinde tümör lenflere ve vücudun diğer bölgelerine yayılım gösterir. Kanserin ileri evresi olarak görülmektedir. 4a ve 4b olmak üzere iki alt başlıkta değerlendirilir.

Prostat Kanseri tanı yöntemi nelerdir?

Prostat kanserinin tanısının koyulabilmesi ve evresinin saptanması adına uygulanan çeşitli testler vardır. Ancak teşhisin konulabilmesi için tüm testlerin yapılması zorunlu olmayabilir. PSA kan testi veya makattan parmakla muayene gibi testler teşhise yardımcıdır.

Prostat kanserinin teşhisi için yararlanılan bazı testlere ve yöntemlere şu şekilde değinebiliriz;

PSA Kan Testi: Adından da anlaşılacağı üzere bir çeşit kan testi olan bu yöntem kanserin varlığı hakkında dolaylı bilgi vermektedir. Ölçülen PSA (Prostat Spesifik Antijen) seviyesi tanı koymaya yardımcı olduğu gibi aynı zamanda kanserin gidişatı ve yayılımını takip etmeye de yardımcıdır.

Makattan Parmakla Muayene: Yaygın olarak kullanılan prostat kanseri teşhis yöntemlerinden biridir. Parmakla hastanın prostatı kontrol edilerek, herhangi bir anormalliğin varlığı tespit edilmeye çalışılır.

Transrektal Ultrasonografi: Bu yöntemle, küçük bir sonda rektumun içerisine yerleştirilerek yüksek frekans ses dalgaları yayar.  Bunun aracılığı ile prostattaki anormalliklerin tespiti mümkün olabilmektedir. Özel bir ultrasonografi yöntemidir.

Patalojik İnceleme: Patolojik inceleme ile makattan alınan biyopsi örnekleri incelenir.  Bu sayede teşhis konulabilmektedir. PSA değeri yüksek olanlar ve parmakla rektal muayenede nodül tespit edilenler hastalarda biyopsi ihtiyacı doğabilir.

Belirtilen bu yöntemlerle birlikte; bilgisayarlı tomografi (BT), kemik sintigrafisi ve gelişmiş PSA testi gibi yöntemlerde prostat kanseri teşhisinde kullanılabilmektedir.

Prostat Kanseri tedavi yöntemleri nelerdir?

Prostat kanserinin teşhisi akabinde tedavi protokolünün belirlenmesi önem arz etmektedir. Takip protokolü bu süreçte öncelikli yer tutmaktadır. Prostat kanseri ilerlemesinin son derece yavaş olduğuna değinmiştik. Gelişimi yavaş gerçekleşen prostat kanseri tedavi edilmezse dahi kişinin hayatında herhangi bir problem teşkil etmeyebilir.  Bu sebeple prostat kanseri tedavisinde takip protokolü önemli adımlardandır.

Prostat kanserinin yavaş ilerlediği ve düşük risk teşkil ettiği hastalarda aktif izlem yapılabilmektedir. Bu sayede, gerekli durumlarda hasta tedavi şansını kaybetmeden yakından takip edilir. Bununla birlikte gereksiz yere uygulanacak tedavilerinde önüne geçilebilir.

Prostat kanserinin en yaygın ve etkili tedavi yöntemlerinden biri de cerrahi uygulamalardır. Cerrahi operasyonlar kapsamında; robotik, laparoskopik veya açık cerrahi yöntemler uygulanabilmektedir. Bu yöntemde amaç prostatın tamamının alınarak, prostat çevresinde bulunan işlevsel sinirlere zarar verilmemesidir.

Cerrahi tedavi yöntemlerine alternatif olarak görülebilecek bir diğer tedavi yöntemi ise radyoterapi (ışın tedavisi) olarak karşımıza çıkmaktadır. Işın tedavisi, özellikle kapsül dışına taşmış ancak hala kapsül dışındaki dokularda fazlaca yayılma görülmemiş durumlar için uygun olabilmektedir. İdrar yapmada güçlük, sık idrara çıkma ve mesane kapasitesinde küçülme radyoterapinin bazı yan etkileri arasındadır.

Erkeklik hormonlarına bağlı olarak gelişim gösteren prostat kanseri türlerinde hormonal tedavilerde faydalı olabilmektedir.  Prostat kanseri hücrelerini geçici oalrak yavaşlatmayı hedef alan bu hormon tedavileri genellikle kanserin prostat dışına yayıldığına ilişkin emareler olmadıkça tercih edilmez.

Exit mobile version