Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Evlilik, iyi bir kombin olabilmektir”

İstanbul Valiliği’nin desteğiyle Üsküdar Üniversitesi ve NPİSTANBUL Beyin Hastanesi iş birliğinde hayata geçirilen Aileler Üniversitede Projesi, İstanbul’un dört ilçesinde uygulanmaya başlıyor. Üsküdar, Pendik, Gaziosmanpaşa ve Eyüpsultan kaymakamlıkları tarafından belirlenen katılımcılara “Zor Günde Aile” başlığında ilk dersi veren Prof. Dr. Nevzat Tarhan, ailede iki sihirli anahtar kavramın güven ve iş birliği olduğunu vurguladı. Evlilik iyi bir kombin olabilmektir diyen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Aile bir iletişim ve güven alanı. Güven olması için sevgi gerekiyor. Sevgi var ama güven yoksa yine olmuyor. Sevgi + dürüstlük = güven ortaya çıkıyor” dedi. Tarhan, boşanma olaylarının temelinde sevgi ve güven zayıflaması olduğunu da sözlerine ekledi.

İstanbul Valiliğinin desteğiyle Üsküdar Üniversitesi ve NPİSTANBUL Beyin Hastanesi iş birliğinde hayata geçirilen Aileler Üniversitede Projesi, İstanbul’un Üsküdar, Pendik, Gaziosmanpaşa ve Eyüpsultan ilçelerinde uygulamaya başlıyor. Kaymakamlıklar tarafından belirlenen ailelere, çiftlere ve gençlere yönelik eğitimler, 24 Kasım 2020 tarihinde başlayacak.

Aileler Üniversitede Projesi’nin ilk dersi, pandemiyle mücadele önlemleri çerçevesinde yaklaşık bin kişinin katılımıyla çevrimiçi olarak gerçekleşti. Toplantıya Gaziosmanpaşa Kaymakamı Numan Hatipoğlu, Eyüpsultan Kaymakamı İhsan Kara, Pendik Kaymakamı Dr. Hülya Kaya ve Üsküdar Kaymakamı Murat Sefa Demiryürek katıldı.

Prof. Dr. Nevzat Tarhan’dan ilk ders: “Zor Günde Aile”

Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Zor Günde Aile” başlıklı ilk ders niteliğindeki seminerinde toplumun temeli olan ailenin güçlü olması için gereken etkenleri ve tavsiyelerini paylaştı.

Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Toplumsal fayda için harekete geçtik”

Aileler Üniversitede Projesi kapsamında Üsküdar Üniversitesi olarak şu anda sadece Türkiye için değil insanlık için geleceğin ihtiyaçlarını öngörmeye ve onunla ilgili çözümler üretmeye çalıştıklarını kaydeden Tarhan, “Sadece sorun odaklı değil, çözüm odaklı bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. Bu çerçeve içerisinde, bizdeki bilgi setini insanlarla paylaşmanın sorumluluk olduğunu düşünüyoruz. Hatta paylaşmamak vebaldir. Ailede ve insan ilişkilerinde bununla ilgili elimizdeki bilgilerin paylaşılması ve anlatılması gerekir. Bu nasıl olur? diyerek bundan hareketle bizi harekete geçiren fikir buydu. Bilgileri topluma paylaşıp bireysel fayda yerine toplumsal fayda yerine neler yapabiliriz? diye düşündük ve pandemi başlamadan önce geçtiğimiz yıl bir proje çalışmasına başladık” dedi.

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, İstanbul Valisi Ali Yerlikaya’ya teşekkür etti

Projenin ilk etabında önemli sonuçlar elde ettiklerini ve projenin kendini ispat ettiğini kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, bir sonraki aşamada İstanbul Valisi Ali Yerlikaya ve Vali Yardımcısı Abdurrahman İnan’ın da projeye çok değerli destekler verdiğini belirterek kendilerine teşekkür etti.

Tarhan: “Aileyi zayıflatan üç hastalık var”

Günümüzde aileyi zayıflatan üç hastalık olduğuna dikkat çeken Tarhan, “Birincisi sekülarizm. İkincisi sosyal anomi. Üçüncüsü bireycilik. Sekülarizm biraz kirlenen bir kavram oldu. TDK’da anlamı dünyacılık diye geçiyor. Sekülarizmi politize etmemek gerekiyor. Dünyacılık, ölüm ve sonrası yok gibi yaşama. Sekülarizmde vicdani sorumluluğu zayıflayan, bencilleşen insan aileyi ayak bağı gibi görüyor. Bu düşüncede olan kişi eşi hasta oluyor, ‘Bana ne dünyaya bir defa geldim’ deyip hemen boşanıveriyor. Ben merkez cileştiriyor insanı. İkincisi sosyal anomi. Bu aileyi de zayıflatıyor tabi. Toplumu koruyan sosyal duvarlar var. Sosyal baskı, sosyal normlar da diyebiliriz. Aileyi de bunlar koruyordu daha önce. Çocuk yanlış bir şey yaptığı zaman komşu onu uyarabiliyordu. Ama şu anda sosyal normlar bozuldu. Aile artık kendi kendini korumak zorunda. Sosyal hastalıklara karşı aile son sığınak haline geldi. Üçüncüsü de bireycilik” diye konuştu.

Aileyi değil, bireyi kutsal gören anlayışın modern yaşamın hatalı öğretilerinden biri olduğunu kaydeden Tarhan, “Çocuklarımız popüler kültürle böyle büyüyor. Böyle büyüyen çocuk da ufak bir krizde evliliği bitiriyor. Bunların hepsi değer yargılarımızdır, karar verirken bunlara göre karar veriyoruz” dedi.

Tarhan: “Sevgi ve dürüstlük birleşince güven ortaya çıkıyor”

Aile kurumunun bir kişiliğe sahip canlı bir varlık olduğunu ifade eden Tarhan, “Örgütsel psikolojide aile bir iletişim ve güven alanı. İlk psikiyatri tecrübelerimizde sevgi yuvası deniyordu, şimdiyse güven alanı deniyor. Çünkü güven olması için sevgi gerekiyor. Sevgi var ama güven yoksa yine olmuyor. Sevgi + dürüstlük = güven ortaya çıkıyor. Güvenin olması için sadece sevgi yetmiyor. Ailenin kişiliği vardır. Şu anda boşanma olaylarında geçim sıkıntısı deniyorsa o işin görünen kısmı gibi oluyor. Görünmeyen kısmı sevginin, güvenin zayıflamasıdır. Geleceğini güvende hissetmiyorsa, sevmiyorsa aileye yatırım yapmıyor insan. Onun için bunları nasıl artıracağımıza odaklanmamız gerekiyor” dedi.

Tarhan: “Sıcak bir atmosfer olmayan evde sağlıklı çocuk yetişmez”

Ailede tutum kalıpları bulunduğunu kaydeden Tarhan, çiftlerin yaklaşımlarının önemine işaret ederek şunları söyledi:

“Koruyuculuk, müdahalecilik, anne ve baba rolleri, demokratik işleyiş, baskıcılık, karı – koca geçimsizliği… Türk toplumunda en çok rastladığımız ailede annenin müdahalecilik seviyesi çok yüksek çıkıyor. Koruyuculuğun dozunu kaçırmış anneler var, çocuğun bu durumda hiç özgür iradesi olmuyor. Aile içinde işleyişte her konuşulabiliyor mu, yoksa baba gelince herkes bir tarafa kaçıyor mu, korku odaklı bir disiplin mi var, sevgi odaklı bir disiplin mi var bunlara bakılıyor. Eşlerin geçimsizliği de ailede tutum kalıpları açısından çok önemli. Evde sıcak bir atmosfer yoksa orada sağlıklı çocuk yetişmez. Herkesin eve seve seve gelmesi gerekiyor. İstemeyerek geliyorlarsa o ev sevgi yuvası değildir, güven alanı değildir o ev. O evde mutluluk olmuyor. Bir babanın çocuğuna vereceği en güzel hediye annesini sevmesidir. Akıllı erkekler bunu yapıyor. Çocuğun annesini sevdiği zaman mutlu oluyor.”

Tarhan: “İyi iş birliği varsa ömür boyu aşka dönüşebiliyor”

Sevginin kimyası olduğunu belirten Tarhan, “Sevgi daha önce edebiyatçıların, şairlerin konusuydu. Ama 90’lı yılların ardından sinirlerin, duyguların nörobilimi anlaşıldıktan sonra sevginin de kimyası ortaya çıktı. Uyku, iştah, dopamin, norepinephrine, serotonin ve büyüme hormonu sevgi esnasında ortaya çıkan çekimle ilgili kimyasallardır. Patolojik aşk hastalıktır. Eğer iyi iş birliği varsa aşk yönetilirse ömür boyu aşka dönüşebiliyor. İyi ilişki varsa sevginin olduğu, güvenin, aile değerlerinin olduğu bir ilişkiyse aşk sevgiye dönüşüyor, sürdürülebilir bir hale geliyor. Uzun ömürlü bir duygu haline gelebiliyor” dedi.

Tarhan: “Ailede iki sihirli kavram, güven ve iş birliğidir”

Aileyi bir arada tutan değerlere de dikkat çeken Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Meşveret, eşitlik, özerklik, hakkaniyet, sevgi, güven, paylaşımcılık, maddi ve manevi kazanımlar bu değerlerdendir. Ailede iki tane sihirli anahtar kavram var. Biri güvenirlilik kavramı. 2009’da 54 bin kişi üzerinde yapılan bir çalışmada ailedeki liderde aranılan ilk özellik dürüstlük. Bu ailede de geçerli. Liderlik çemberinde de ortada güven vardır. Sonra değerler, yeterlilik gibi kavramlar geliyor. Çark güvenin üzerinde dönüyor. Aile içerisinde şaka bile olsa yalan söylememek gerekir. Sevginin en büyük düşmanı yalandır, beyaz yalan bile olsa. Açık, şeffaf ve hesap verilebilir ilişki ailede en önemli güven sağlayıcıdır ve ailenin liderini belirler. Ailenin lideri erkek veya kadın değildir. Ailenin lideri olayları dürüstçe yöneten, çocuklarla ve eşle ilişkiyi ilişkiyi yönetebilendir. Çocuk dürüst olana güvenir. Yalancı anne veya babaya güvenmez. Onun için dürüstlük ailede önemli bir değer. İkinci önemli değer de iş birliği kavramı. Ailenin huzurunu bu belirliyor. V uçuşu yaban kazlarının kıtalararası saatlerce uçuş şeklidir. Öndeki kuş devamlı kanat çırpıyor, bir boşluk oluşturuyor, o 10 defa kanat çırpıyorsa arkasındakiler 3-5 kez kanat çırpıyor. En öndeki yorulunca sıra değiştiriyorlar. Onlar müthiş bir aile olmuşlar ama insanoğlu kazdan ilham alması gerekirken bunu yapmıyor. Demek ki aile olmak için takım olmak gerekiyor. Biz bilinci önemli. Evlilik iyi bir kombin olabilmektir.” diye konuştu.

Pendik Kaymakamı Dr. Hülya Kaya: “Proje güzel bir şekilde uygulanacak ve daha da büyüyecek”

Pendik Kaymakamı Dr. Hülya Kaya, projeyi en başından beri takip ettiklerini belirterek “Ne kadar kıymetli ve değerli bir çalışma ortaya konacağını da ilk günde şahidim. Sayın valimizin de destekleriyle bu proje hayata geçiyor. Bunun heyecanını yaşıyoruz. İnşallah proje güzel bir şekilde uygulamaya geçecek. Bu projenin çıktılarını duyan, katılanlar diğerlerine de tavsiye edecekler. Belki ikinci bir tur daha yapılabilir. Bu eğitimi alacak katılımcılar çok değerli hocalarımızdan eğitimleri aldıktan sonra, arkadaşlarına da tavsiye edecekler. Bu çok ciddi bir ihtiyaç sahada. Belki ikinci tur, üçüncü tur olarak yapabilirsek, çok güzel olur diye düşünüyorum” diye konuştu.

Üsküdar Kaymakamı Murat Sefa Demiryürek: “Huzur, güven ve sevgi ortamı çocuğun kendini varlıklı hissetmesine büyük katkı sağlıyor”

Üsküdar Kaymakamı Murat Sefa Demiryürek ise projede yer almaktan duyduğu memnuniyeti ifade ederek Üsküdar Üniversitesi ile muhtelif projelerde beraber çalıştıklarını ve çok verimli işler yaptıklarını dile getirdi.Prof. Dr. Nevzat Tarhan liderliğinde Üsküdar Üniversitesi’nin çalışmalarını büyük bir beğeniyle izlediklerini kaydeden Demiryürek, “Aile konusunda özelden bir şey söylemek istiyorum. Ben altı çocuklu bir ailenin ferdiyim. Dördüncü evlatlarıyım. Halen yaşlarımız ilerlemesine rağmen birimizin parmağına bir diken batsa diğer onun acısını hisseder. Bugünkü standartlarla dönüp geçmişe baktığımda ekonomik açıdan alt-orta sınıf olarak nitelendirebileceğimiz bir durumda olmamıza rağmen biz çocuk mahilesinde hep kendimizi varlıklı olarak gördük. Bugünkü aklımla baktığımda olaya ailedeki huzur, güven ve sevgi ortamının çocuğun kendini varlıklı hissetmesine yetecek kadar önemli bir katkı sağladığını düşünüyorum. Şimdi de aynı ortamı kendi çocuklarım için kurmaya gayret ediyorum” dedi.

Gaziosmanpaşa Kaymakamı Numan Hatipoğlu: “Aile konusunda ülkemizdeki en önemli çalışmaların başında yer alacak bir proje”

Gaziosmanpaşa Kaymakamı Numan Hatipoğlu, Üsküdar Üniversitesi başta olmak üzere projede de emeği geçen tüm ekiplere teşekkür etti. Projenin hayırlara vesile olmasını dileyen Hatipoğlu, “Projenin ülkemizde de aile açısından gerçekten çok önemli çalışmaların en başına yerleşeceğini dilediğimi umut ettiğimi de ifade etmek istiyorum. Tüm proje ekibine paydaşlara ve bu projeden faydalanacak olan çok değerli ailelere de buradan sevgilerimi saygılarımı sunuyorum” dedi.

Eyüpsultan Kaymakamı İhsan Kara: “1546 aileyi davet ettik”

Eyüpsultan Kaymakamı İhsan Kara da Prof. Dr. Nevzat Tarhan başta olmak üzere projede emeği geçenlere teşekkür ederek “Programın hayırlı olmasını ve ailelerin temellerini sağlamlaştırıcı, toplumsal etkiye sahip olmasını ve örnek olmasını diliyorum. Katılım olması için Kaymakamlık olarak duyuruları yaptık, 1546 aileyi bizzat davet ettik. Yüksek bir katılım olacağını ümit ediyoruz. Eğitime devamlılık özelliğini ve önemini vurguladık” dedi.

Çiğdem Demirsoy: “Eğitimler 24 Kasım’da başlayacak”

Proje Koordinatörü Uzman Psikolog Çiğdem Demirsoy, Aileler Üniversitede Proje Sunumunda projenin İstanbul’un Üsküdar, Pendik Gaziosmanpaşa ve Eyüpsultan ilçelerinde kaymakamlık tarafından belirlenen kişilere yönelik olarak gerçekleştirileceğini söyledi. Pandemi önlemleri kapsamında çevrimiçi olarak haftanın bir günü yapılacak eğitimlerin 6 hafta boyunca devam edeceğini belirten Çiğdem Demirsoy, eğitimlerin sonunda katılım belgesi verileceğini kaydetti.

Çiğdem Demirsoy’un verdiği bilgiye göre belirlenen grup ve hedefler şöyle olacak:

Beyaz Grup: 18 yaş altındaki bireylerin duygusal olgunluk ve ilişki yönetimi konusunda eğitilmesini sağlamak.

Pembe Grup: 18 yaş üzeri bireyler ve evlilik hazırlığındaki çiftlerin “Evlilik ve Aileyi” ilgilendiren konularda bilinçlenmesini sağlamak.

Turuncu Grup: Henüz problem yaşamasa da risk altında olan çift ve ailelerin desteklenmesini sağlamak.

Kırmızı Grup: Profesyonel yardım almayı gerektirecek düzeyde probleme sahip ailelerin rehabilite ederek güçlendirilmesini sağlamak.

Proje Danışmanı Dr. Nebiye Yaşar ise proje kapsamında yapılması planlanan çalışmalara ilişkin bilgiler verdi.

Exit mobile version