Prof. Dr. Batu Erman: “Boğaziçi’nde Koronavirüs ilacı için çalışıyoruz”
Kanser ve moleküler immünoloji çalışmalarıyla tanınan Prof. Dr. Batu Erman, COVID-19 hastalığında ortaya çıkabilen enflamasyonu (sitokin fırtınası) önlemek için yeni ilaç çalışmaları yapıyor. Koronavirüse karşı geliştirilme süreci devam eden birçok ilaç projesinde yer alan ve kısa süre önce Boğaziçi Üniversitesi akademik kadrosuna katılan Prof. Erman, koronavirüs ile mücadelede ilaçların da aşı kadar önemli olduğunu söylüyor.
Boğaziçi Üniversitesi 2020 yılının sonunda Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü akademik kadrosuna kanser ilaçları çalışmalarıyla tanınan Prof. Dr. Batu Erman’ı da kattı. Uzun yıllar yurt dışında genetik ve kanser immünolojisi alanında çalışmalarını sürdüren; Amerikan Ulusal Sağlık Enstitüsü NIH’de çalıştıktan sonra 2004 yılında Türkiye’ye dönen Prof. Dr. Batu Erman, Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü kadrosuna dahil oldu. Prof. Erman, insan bağışıklık sistemini üzerine yaptığı araştırmalarla kanser ve son olarak Koronavirüs ilaçları geliştirmek için çalışmalarını sürdürüyor. Yeni bir laboratuvar kuran Prof. Erman, Koronavirüs için ilaç çalışmalarına da Boğaziçi Üniversitesi’nde devam ediyor.
“İLACI TÜRKİYE’DE ÜRETMEK İSTİYORUZ”
Prof. Dr. Batu Erman, birçok COVID-19 ilacı projesinin aynı anda, çeşitli ortaklıklarda devam ettiğini belirtiyor. TÜBİTAK’tan ve çeşitli ilaç firmalarından destek aldıklarını da belirten bilim insanı COVID-19 ilaçları için yoğun mesai harcadıkları projeleri şöyle anlatıyor:
“İstanbul Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ahmet Gül’ün yürütücülüğünde, Koç Üniversitesi ve Bezmialem Üniversitesi’ndeki çalışma arkadaşlarımız ve bir Türk ilaç şirketiyle birlikte, “Anakinra” adı verilen protein bazlı bir kanser ilacının üretimi için araştırmalarımız devam ediyor. Bu ilaç, bağışıklık sisteminin aşırı aktif hale gelmesi sonrası ortaya çıkan enflamasyonu (sitokin fırtınası) baskılıyor. Şimdi bundan yola çıkan TÜBİTAK destekli yeni projemizle “Anakinra” ilacını koronavirüs enfeksiyonunu ağır geçirerek, enflamasyon gösteren hastalarda da kullanmak için çalışıyoruz. Yurtdışında bunun klinik araştırmaları sürüyor. Amacımız bu proteini ve buna benzer proteinleri Türkiye’de hem Boğaziçi, hem de diğer üniversitelerin imkânlarını kullanarak ve aynı zamanda ilaç şirketleri ile işbirliği içinde endüstriyel skalada üretmeyi başarabilmek ve ağır Koronavirüs hastalarında bu ilacın kullanılmasının önünü açmak.“
“COVID-19 İLACI İÇİN BOĞAZİÇİ’NDE ÇALIŞACAĞIZ”
Prof. Dr. Batu Erman, COVID-19 aşısı için çalışmalarına Boğaziçi Üniversitesi’nde kurulacak laboratuvarda devam edecek. Bu kapsamda üniversitedeki teknik altyapıdan faydalanılacağını belirten Prof. Erman, “Bu projede çalışan iki doktora öğrencim ile birlikte Koronavirüs için ilaç araştırmaları Boğaziçi’nde sürecek. Burada geliştirilen teknik, ilaç firmasında büyük ölçeklerde üretilecek. Bir bilim insanının kariyerinde üniversite değiştirmek oldukça zor. Özellikle deneysel alanlarda çalışınca laboratuvarı kapatmak ve tekrar kurmak çok büyük bir zaman kaybı. Bu süreçten Aralık ayı içinde hızlıca geçtik. Güzel bir şekilde Boğaziçi’nde birçok ekipman ortak kullanıyor. Bu nedenle yeni bir laboratuvar kurmak için büyük harcamalar yapmaya da gerek kalmadı ve böylelikle çalışmalarımız hız kazanıyor” diye konuşuyor.
“KANSER İLAÇLARI İÇİN GELİŞTİRDİĞİMİZ YÖNTEMDEN FAYDALANIYORUZ”
Bilim insanı bu dönemde kanser araştırmalarına da devam edeceğini söylüyor. Kanser ilaç araştırmaları sayesinde elde ettikleri ilerlemelerin COVID-19 ilaçlarının geliştirilmesinde de çok büyük avantajlar sağladığını vurgulayan Prof. Erman sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Kanser hücrelerinin içindeki genlerin nasıl değiştiğini anlamak için uzun yıllardır çalışıyorum. Bağışıklık sistemiyle kanser arasında yakın bir ilişki var. Çalışma arkadaşlarım eski bir Boğaziçili Adil Doğanay Duru ve Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Öğretim Üyesi Tolga Sütlü öncülüğünde ortak yürüttüğümüz bir araştırmada T ve B-Lenfositlerin dışında bir üçüncü kardeş olan “Doğal Öldürücü Hücreler” üzerine çalışıyoruz. Bu hücreler sayesinde kanseri hedefleyen yeni bir immüno-terapi yöntemi geliştirdik. Bunun patent başvurusunu yaptık ve lisanslama çalışmaları da sürüyor. T-Lenfositler kanserli hücreleri özgün olarak tanıyor, Doğal Öldürücü Hücreler daha rastgele hareket ediyor. Biz de Doğal Öldürücü Hücreleri, T-Lenfositlere dönüştürmeyi başardık. Cilt kanserinde (melanom) oldukça iyi sonuçlar elde ettik. TÜBİTAK destekli başka birçok proje yapma şansımız oldu.
Kanser hücrelerinin içinde ”p53” adı verilen önemli bir protein var. Bu, birçok kanserde mutasyona uğruyor ve böylelikle hücre, kanser hücresine dönüşüyor. Bunu engellemeyi hedefleyen ilaçlar üzerine çalışıyoruz. Bunun dışında Türkiye’de bazı ilaç şirketiyle kansere karşı ilaç çalışmalarımız da devam ediyor. TÜBİTAK’tan aldığımız fonla Slovenya ile ortak bir projemizde devegillerden elde edilen “Nano-body” adı verilen bir antikor geliştiriyoruz. “Nano-body”lerimizi geliştirip bağışıklık sistemini güçlendiren bir ilaç olarak kullanmayı hedefliyoruz.”