Premenstrual Sendrom Nedir?
Premenstrüel sendrom (PMS), adet döngüsünün belirli günlerinde, genellikle sadece adetlerinden önce, kadının duygularını, fiziksel sağlığını ve davranışını etkileyen bir durumdur. Hemen hemen her kadında adet öncesi dönemde yorgunluk, sinirlilik, aşırı yeme isteği ve depresyon gibi belirtiler görülür.
Adet gören her dört kadından 3’ünün bir tür premenstrüel sendrom yaşadığı tahmin edilmektedir. Belirtiler tahmin edilebilir bir düzende tekrarlama eğilimindedir.
PMS semptomları menstrüasyondan (adet) 5 ila 11 gün önce başlar ve menstrüasyon başladığında tipik olarak geçer. PMS’nin nedeni bilinmemektedir. Bununla birlikte, birçok araştırmacı, adet döngüsünün başlangıcında hem östrojen ve progesteron
hormonu hem de serotonin düzeyindeki bir değişiklikle ilgili olduğuna inanmaktadır.
Bazıları için, fiziksel acı ve duygusal stres günlük yaşamlarını etkileyecek kadar şiddetlidir. Belirti ciddiyetine bakılmaksızın, çoğu kadın için adet döneminin başlamasından sonraki dört gün içinde belirti ve semptomlar genellikle kaybolur.
Premenstrüel Sendrom ve Adet Bozuklukları tamamen işlevsel olduğundan, kulak akupunkturuyla tedavisi kolaydır. Kulak akupunkturu çoğu durumda semptomların rahatlamasına yol açar.
Premenstrüel sendrom (PMS) progesteron eksikliği ile ilişkilidir. Östrojen seviyeleri genellikle normaldir.Laboratuvar testlerinde progesteron seviyesinin östrojen seviyesinin% 10’u olduğu varsayılmaktadır.
Progesteron Noktasının iğnelenmesi ile hormonal denge sağlanır.
Rahim Noktası enerjik olarak zayıftır ve burası da tedavi edilmelidir. Üç hormon noktası iğnelenmelidir. Bunlar östrojen noktası, progesteron noktası ve gonadotropin noktasıdır.
Özellikle adet sırasında ciddi ve şiddetli kramplar varsa uterus noktası iğnelenmelidir.
Spazmolitik nokta olarak sağ kulakta SI-3 (=Retro-Celiac Plexus noktası) iğnelenir. Ayrıca Liv-3 (=Öfke Noktası) iğnelenir.
Psikotropik noktalar olarak, Master Omega noktası ve depresyon noktası da iğnelenir.
Menstrüasyonun tedavisinde GB-26, UB-30, Ren-1, 2, 3, 7, St-25, 29 gibi vücut akupunktur noktaları kullanılabilir.
PREMENOPOZ VE ÖSTROJEN BASKINLIĞI
Bir kadının 30’lu yaşlarının ortası ile 50’li yaşlarının ortası arasında meydana gelen hormonal değişimler, menopoza yakın olan zamanlarda meydana gelen değişimler oldukça farklıdır.
Perimenopoz, adet dönmeleri seyrelip dururken östrojen, progesteron ve testosteron seviyelerinin düştüğü menopozun başlama yılını veya iki yıl öncesini ifade eder.
Premenopoz ise 30’lu yaşlarının ortasında ve menopozdan 20 yıl kadar önce başlayabilen hormonal değişimleri ifade eder.
20’li ve 30’lu yaşlarda pek çok kadının hormonal döngüleri kusursuz biçimde işler. Hormonal değişimler, bir kadının 30’lu yaşlarının ortası kadar erken bir zamanda başlayabilir. Bazı kadınlar anovülatuar adet dönemleri yaşamaya başlayabilirler ve bu durumda her birkaç haftada bir yumurtalıklar yumurta bırakmazlar ve östrojen etkilerinin dengelenmesi için hiç progesteron üretilmez. Rahim tabakası takviyesi için yeterince östrojen üretilir ve adet görme hala devam eder fakat bu döngüde östrojenin progesterona olan oranında sapma olur. Bu da bir östrojen baskınlığı durumu meydana getirir. Östrojen seviyelerinin çok yüksek olması gerekmez ve hatta optimum seviyeden düşük bile olabilirler fakat progesteronun doğal dengeleyici etkisi olmadığında, östrojenin etkisi daha fazla olur.
Ayrıca ovulatuar döngüler daha az progesteron üretme eğiliminde olur. Östrojen baskınlığı olan bir kadının kötüleşen bir PMS (adet öncesi sendromu), zor veya düzensiz adetler, çalkantılı ruh hali, bilinç bulanıklığı, karın ve kalçalarda yağlanma, baş ağrısı, şişkinlik, ödem, kronik derecede yüz kızarıklığı, anksiyete, depresyon, yorgunluk, aniden kötüleşen alerji, astım, cilt problemleri ve sinüs tıkanıklığı yaşama ihtimali daha yüksektir.
Yumurtlamanın olmadığı dönemler, östrojen baskınlığı oluşmasındaki tek faktör değildir. Aşırı kilolu veya obez olmak, östrojen üretimini artırır (yağ hücreleri östrojen üretir). Kronik stresten kaynaklanan kortizol, insülin ve adrenalindeki değişimler, hormon dengesini de östrojen baskınlığı yönünde değiştirecektir.
Kronik stres ve adrenal yorgunluk, 40’lı yaşlardaki kadınlardaki düşük progesteron seviyelerinin ana sebeplerindendir.
Menapoz
Menopoz, en az 12 aylık adetsiz bir dönemin takip ettiği, yumurtalama kaybını takiben menstruasyonun kalıcı olarak kesildiği andır. Premenapoz ise, doğal menopoza girmeden hemen önceki dönemde görülen, değişikliklerin başladığı en az 6 yıl süren geçiş dönemidir ve menstrüel siklusdaki düzensizlikle karakterizedir.
Semptomlardan bazıları şunlardır;
Adet düzensizliği sonrasında adetten kesilme, Ateş basmaları, İdrar yolları, vajina ve etraf dokularda zayıflık ve hacim kaybı, Östrojenin uzun vadede eksikliğine bağlı osteoporoz (kemik erimesi) ve kardiyovasküler hastalıkların ortaya çıkması.
Akupunkturun menapoz tedavisindeki yeri nedir?
Menapoz ve premenapozal sendrom tedavisinde akupunktur, yağ dokusunda ve karaciğerde oluşan östrojen sentezini arttırır. Böylelikle östrojen azlığına bağlı oluşan semptomların oluşumunu azaltır.
Menopozun Fizyolojisi
Yumurtalık folliküllerinin kaybı, yumurtalık hormon üretiminde yavaş bir azalmaya yol açar ve bu durum da adetin kesilmesi ve çocuk sahibi olma yeteneğinin kaybıyla sonuçlanır. FSH >40 olarak ölçülür. Kilo alımı, deri ve saç değişiklikleri, kuru göz sendromu, vajinal kuruluk, kemik kaybı gibi vücut değişiklikleri görülür.
Menopoz Tedavisinde Amaç
Menopoza bağlı şikayetler (Ateş basması, terleme, çarpıntı, uyku bozukluğu, dikkat dağınıklığı, cinsel isteksizlik)Postmenopozal kadınlarda oluşan osteoporoz, kalb ve damar hastalıkları (koroner kalb hastalığı, inmeler, venöz trombo emboliler (VTE)), diabetes mellitus, ruh durumu, depresyon, idrak eksikliği ve demanstır.
Kulak akupunkturu ile tedavide
Östrojen, progesteron ve gonadotropin noktası gibi hormon noktalar iğnelenir. Otonom sinir sistemini stabilize eden diazepam (=Valium) Analog noktalar, Dalak Noktası ve Hipotalamus iğnelenir.
Menapoz’un tedavisinde, vücut akupunkturu olarak, UB-31 ve Ren-7 kullanılabilir.