Nörolog Doç. Dr. Bekir Enes Demiryürek, 2030 yılında parkinson hastalarının 30 milyona ulaşacağına dikkat çekerek hastalığın ortalama 60 yaş civarında görülmeye başlandığını söyledi. Hastalığın kesin bir tedavisi olmadığına ve zorlukları hekim ve hastanın birlikte aşabileceğine değinen Doç. Dr. Bekir Enes Demiryürek, “Denge, yürüyüş ve duruşu korumanın en iyi yolu egzersiz ve hareket etmektir” dedi.
Acıbadem Kocaeli Hastanesi Nöroloji Bölümü Doç. Dr. Bekir Enes Demiryürek, 11 Nisan Parkinson Farkındalık Günü dolayısıyla önemli bilgiler verdi. Dünyada 10 milyon, Türkiye’de 150 bin civarında Parkinson hastası olduğunu belirten Doç. Dr. Demiryürek, mevcut ve artan yaşlı nüfusa bağlı olarak önümüzdeki yıllarda Parkinson hastalığında çok ciddi bir artış yaşanmasının beklendiğini söyledi.
Doç. Dr. Demiryürek, hastaların yaşam kalitesini yükseltmenin sadece ilaç ve cerrahi tedaviler ile mümkün olamayacağına, hasta ve hasta yakınlarının sürece katkısına değinerek “Fiziksel aktivite, konuşma, beslenme ve dayanışma gibi konularda hasta ve hasta yakınlarının çözüme ortak olması gerekmektedir ve Parkinson’un zorluklarını ancak hasta ve hekim birlikte aşabilecektir” dedi.
“Alzheimerdan sonra en sık Parkinson görülüyor”
Alzheimer hastalığından sonra en sık görülen nörodejeneratif hastalık olan Parkinson hastalığının yavaş ilerleyici, beyin hücrelerinde kayıp ile seyreden bir beyin hastalığı olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Demiryürek, hastalığın en erken belirtilerinin koku duyusu kaybı veya azalması, uyku bozuklukları ve kabızlık, sonraki aşamada ise titreme ve hareketlerde yavaşlama gibi motor belirtiler olduğunu dile getirdi.
“Ortalama 60 yaş civarında başlıyor”
Doç. Dr. Demiryürek, hastalığa genellikle motor semptomlarla tanı konulduğunu belirterek “Parkinson hastalığı tipik olarak orta ve ileri yaşın hastalığı olup, ortalama 60 yaş civarında başlamakla birlikte genç yaşlarda da başlayabilmekte ancak yaşlanma ile görülme sıklığı artmaktadır. Hastalığın belirtileri titreme, hareketlerde yavaşlama, eklem katılığı ve yürüyüş bozukluğu olmakla birlikte kabızlık, yorgunluk, depresyon, uykuda bağırma, ağrı gibi birçok motor olmayan bulgular da hayat kalitesini bozmaktadır” diye konuştu.
“2030 yılında 30 milyon hasta”
Ülkemizin hızla yaşlanan toplumlar arasında sayıldığını anımsatan Doç. Dr. Demiryürek, “Dünyanın en kalabalık ülkelerinde, 2030 yılına kadar Parkinson hastalarının neredeyse 30 milyona ulaşacağı tahmin ediliyor. Artan yaşlı nüfusa bağlı olarak önümüzdeki yıllarda ülkemizde Parkinson hastalığında da bir patlama yaşanacağını tahmin edebiliriz. Bu nedenle toplumdaki Parkinson hastalığı bilincini arttırmalıyız” dedi.
“Tamamen iyileştirici tedavisi yok”
Doç. Dr. Demiryürek, Parkinson hastalığının tedavisinin günümüzde ağırlıklı olarak ağızdan alınan ilaçlarla yapılmakta olup, ileri evre hastalarda cihaz destekli tedavilerin de uygulandığını ifade etti. Hastalığın tamamen iyileştirici bir tedavisinin henüz bulunmadığını vurgulayan Doç. Dr. Demiryürek yine de halen kullanılan tedavilerin şikayetleri belirgin ölçüde düzelterek, birçok hastanın yaşamını aktif ve üretken bir şekilde sürdürmesini sağladığını söyledi. Bir hareket bozukluğu olan Parkinson hastalığında hareket etmek ve egzersiz yapmanın tedavinin vazgeçilmez bir parçası olduğuna işaret eden Doç. Dr. Demiryürek şunları söyledi: “Düzenli egzersizler tüm vücudu çalıştıran tempolu yürüme, yüzme, jimnastik pilates gibi sporlar genel anlamda tercih edilmektedir. Ancak hastalık ilerledikçe ve özellikle denge bozukluğu, yürürken kilitlenme, gövdede öne doğru eğilme, gibi durumlar ortaya çıkınca programlı ve daha profesyonel destek gerektiren egzersizler ilaç kadar önem kazanır. Denge, yürüyüş ve duruşu korumanın en iyi yolu egzersiz ve hareket etmektir.”