Parkinson nedir?
Parkinson hastalığı, dopaminerjik nöronların harabiyetinden kaynaklanan progresif, nörolojik bir hastalıktır. Hastalık, ilk kez 1817 yılında James Parkinson tarafından tanımlanmıştır. Parkinson, daha çok ileri yaşlarda ortaya çıkmakla birlikte bazen daha genç yetişkinlerde de görülebilmektedir. Aradaki fark az olsa da toplumda kadınlara oranla erkeklerde daha fazla görülmektedir. Bu hastalık ortalama 60 yaş civarında başlamaktadır. Yavaş ilerleme gösteren bu hastalığın ortalama bir seyir hızı olmakla birlikte ayrı ayrı her hasta için bir ilerleme hızı tahmin etmek mümkün değildir. Günümüze kadar tanı ve tedavide büyük gelişimler kaydedilmiştir. Daha önceki dönemlere göre günümüzde Parkinson hastalarının ölüm riski genel nüfusunkine yaklaşmış ve yaşam süresi beklentisi artmıştır.
A. Klinik Özellikler
Parkinson hastalığının dört önemli bulgusu istem dışı titreme (tremor), kas sertliği (rijidite), hareketlerde yavaşlama (bradikinezi) ve denge kaybıdır. En yaygın başlangıç bulgusu asimetrik istirahat tremoru olmakla birlikte hastaların yaklaşık beşte birinde ilk belirti olarak bir eli kullanmakta güçlük görülmektedir.
Diğer klinik özellikler açısından, hastalığın erken dönemlerinde hasta sıklıkla ince koordine hareketlerde zorlandığını fark eder. Günlük işlerin yerine getirilmesi zorlaşabilir (düğme iliklemek, saç taramak gibi.) Maske yüz denilen, yüz ifadesinin silinmesi fark edilebilir. Ses kısılabilir ve monotonlaşabilir. Kullanmakta zorluk çekilen kol yürürken tam olarak sallanmayabilir ve hasta aynı taraftaki ayağını yürürken sürüyebilir. Vücudun duruşu giderek bükülür ve adımlar da küçülür; el yazısı küçülebilir ve şekli bozulabilir.
Daha sonraki dönemlerinde ağızdan salya akması ve yiyecekleri yutmada zorluklar, koku alma duyusunun kaybedilmesi nedeniyle tat almada değişiklikler görülebilir. Bunlara ek olarak depresyon ve demans da ortaya çıkabilir. Sık idrara çıkma, terleme anormallikleri gibi otonom fonksiyon bozuklukları bulgularına rastlanabildiği gibi aynı zamanda uyku bozuklukları da gözlenebilir.
Parkinson hastalığının klinik tanısı, hastanın anamnezinin değerlendirilmesi ve nörolojik muayenenin yapılması ile konulur. Kesin tanıyı sağlayan laboratuar veya radyoloji yöntemi bulunmamaktadır.
B. Hastalığın Evreleri
Hastalığın şiddetini tanımlamanın bir yolu 1960’larda Margaret Hoehn ve Melvin Yahr tarafından geliştirilmiş olan Hoehn ve Yahr skalasıdır. Bu skalaya göre evreleme şu şekildedir:
0: Parkinson hastalığı bulgusu yok.
1. Evre: Tek tarafta Parkinson hastalığı belirtileri (tremor, rijidite veya bradikinezi) var.
2. Evre: İki taraflı Parkinson hastalığı belirtileri (tremor, rijidite veya bradikinezi) var ve yürüme güçlüğü yok.
3. Evre: İki taraflı Parkinson hastalığı belirtileri var ve çok az yürüme güçlüğü var.
4. Evre: İki taraflı Parkinson hastalığı belirtileri var ve orta derecede yürüme güçlüğü var. Hasta tek başına yaşayamayacak durumdadır.
5. Evre: İki taraflı Parkinson hastalığı belirtileri var ve hasta yürüyemiyor. Hasta tekerlekli iskemle kullanmak zorundadır ya da yatağa bağımlıdır.
C. Parkinson Hastalığını Taklit Eden Nörolojik Hastalıklar
1. Arteriyosklerotik Parkinsonizm
2. HIV Virüsü ve Tüberküloz Enfeksiyonları
3. Travma
4. Normal Basınçlı Hidrosefali
5. Tümörler ve Diğer Kitlesel Lezyonlar
D. Tedavi
Parkinson hastalığı progresif (gelişken) bir hastalıktır. Bu sebeple tedavi yöntemi hastanın bulgularına ve fonksiyonel bozukluğunun derecesine bağlı olarak değişir. Erken dönemdeki olgularda, fonksiyonellik çok belirgin etkilenmiyorsa tedavisiz izlenebilir. Bunun yanında gerekirse çeşitli ilaçlar da kullanılabilir. Tedavinin amacı merkez sinir sistemindeki dopamin düzeyini artırmaktır.
İlerlemiş seviyedeki hastalıkta, hastanın fonksiyonel durumunu en uygun şekilde tutma ve tedavinin yan etkilerinden kaçınma sağlanmalıdır. Hastalık ilerledikçe Parkinson hastalığının tedavisi giderek zorlaşmaktadır.