Pankreas kanseri, cerrahi teknikler ve onkolojik tedavilerdeki büyük gelişmelere karşın halen tam olarak tedavi edilebilmesi çok zor olan bir hastalıktır. Bunun en büyük nedeni; hastalığın erken dönemlerindeki bulguların son derece belirsiz olmasıdır.
Nedensiz kilo kaybı, ısrarcı ve sırta yansıyan karın ağrısı, aniden ortaya çıkan şeker hastalığı gibi belirtiler çoğu kez bu ciddi hastalık için bir kuşku yaratmaz. Ancak yapılması gereken, bu belirtilere sahip bir hastada aksi ispat edilene kadar pankreas kanseri sanık sandalyesinden indirilmemelidir.
Pankreas kanseri bezin baş kısmında yerleştiğinde giderek artan bir sarılık ortaya çıkar. Bu durumun nedeni, bezin baş kısmının safra kanalı ile olan yakın komşuluğudur. Ancak sarılık başlamadan önce çoğu kez kilo kaybı ve karın ağrısı mevcuttur. Pankreasın gövde ya da kuyruk kesiminde yerleşen kanserlerde ise ilk ve bazen de tek bulgu yine karın ağrısı ve kilo kaybıdır. Bu nedenle gövde ve kuyruk yerleşimli tümörlerin erken evrede teşhis edilebilmesi oldukça güçtür.
Pankreas kanserinin teşhisindeki temel nokta hastalıktan şüphe etmektir. Çünkü hastalığın ilk bulguları oldukça silik ve çoğu kez önemsenmeyen belirtilerdir. Hastalık hakkındaki şüphe tam olarak ortadan kalkıncaya kadar, bilgisayarlı tomografi, manyetik rezonans ve endoskopik ultrasonografi gibi tetkikleri yapmaktan kaçınılmamalıdır.
Pankreas kanseri, karaciğer ve akciğer gibi organlara yayılım yapmamış ve çevresindeki büyük damarları sarmamış ise cerrahi tedaviden yarar görebilir. Cerrahi tedavide; tümörün yerleşim yerine göre, Whipple ameliyatı ya da distal pankreatektomi gibi kapsamlı cerrahi işlemler uygulanır. Bu tür cerrahi işlemler için üst düzey ameliyathane ve yoğun bakım şartlarının yanı sıra onkolojik cerrahi tecrübesine sahip bir ekip gereklidir.