Genel Cerrahi

Pandemi obezite ameliyatlarına bakışı değiştirdi

Kovid-19’un obezite hastalarında daha ağır seyrettiğini ve virüs nedeniyle hastaneye yatanların yaklaşık yarısının obezitesi olduğunu belirten Medical Park Tokat Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Zeki Özsoy, “Obezite cerrahisi elektif bir ameliyattır, yani acil değildir. Ancak obezitenin Kovid-19 hastalığını şiddetlendirdiği ortaya çıkınca obez hastaların ameliyatlarının ertelenmemesi, bunların acil kabul edilebileceği görüşü dünyada kabul görmüştür” dedi.

Obezitenin günümüzde küresel boyutta önemli bir halk sağlığı sorunu haline geldiğine işaret eden Medical Park Tokat Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Zeki Özsoy, hem gelişmiş ülkelerde hem de gelişmekte olan ülkelerde obezitenin her geçen gün artış gösterdiğini vurguladı. 

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından Asya, Afrika ve Avrupa’nın 6 ayrı yöresinde yapılan ve 12 yıl süren MONICA çalışmasında 10 yılda obezite sıklığında yüzde 10-30 arasında bir artış saptandığı bildirildiğini kaydeden Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Zeki Özsoy, tüm dünyada 1,5 milyar kişinin fazla kilolu, 500 milyon kişinin ise şişman olduğunu söyledi.

HER YIL 4 MİLYON KİŞİ OBEZİTEDEN ÖLÜYOR

Bir zamanlar yalnızca yüksek gelirli ülkelerde bir sorun olarak görülen aşırı kilo ve obezitenin, artık düşük ve orta gelirli ülkelerde, özellikle kentsel ortamlarda şimdilerde daha çarpıcı şekilde arttığına dikkat çeken Op. Dr. Zeki Özsoy, “Fazla kilolu veya obez çocukların büyük çoğunluğu, artış oranının gelişmiş ülkelere göre yüzde 30’dan fazla olduğu gelişmekte olan ülkelerde yaşıyor. 1975’ten 2016’ya kadar, 5-19 yaş arası aşırı kilolu veya obez çocuk ve ergenlerin yaygınlığı, küresel olarak yüzde 4’ten yüzde 18’e dört kattan fazla arttı. Obezite, aşırı kilolu veya obez olmanın bir sonucu olarak her yıl 4 milyondan fazla insanın ölmesiyle 2017 yılından itibaren küresel salgın olarak kabul edildi” ifadelerini kullandı.

TÜRKİYE’DE HER 3 KİŞİDEN 1’İ OBEZ!

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerini de paylaşan Op. Dr. Zeki Özsoy, buna göre 15 yaş ve üstü obez bireylerin oranı 2016 yılında yüzde 19,6 iken, 2019 yılında yüzde 21,1’e çıktığını belirtti. Cinsiyet ayrımında bakıldığında 2019 yılında kadınların yüzde 24,8’inin obez ve yüzde 30,4’ünün obez öncesi, erkeklerin ise yüzde 17,3’ünün obez ve yüzde 39,7’sinin obez öncesi olduğunun görüldüğünü aktaran Op. Dr. Zeki Özsoy, genel olarak Türkiye’deki obez bireylerin oranının yüzde 21,1 olduğunu, Dünya Sağlık Örgütü 2018-2019 yılı obezite verilerine göre ise Türkiye’de her 3 kişiden 1’i obez olduğunun açıklandığını ifade etti.

YAŞAM KONFORUNU ENGELLİYOR

Obezitenin sadece görsel bir sorun değil, aynı zamanda bireyin yaşam konforunu doğrudan etkileyen bir hastalık olduğunun altını çizen Op. Dr. Zeki Özsoy; “Obezite hastalarda terleme, çarpıntı, nefes darlığı, horlama, sırt ve eklem ağrıları gibi belirtiler görülmektedir. Bunun yanında özgüvende azalma, toplum içerisinde hoş görülmeme veya dışlanma gibi psikolojik sorunlara da neden olabilmektedir” diye konuştu.

KANSER RİSKİNİ ARTIRIYOR

Obezite birçok kronik hastalığın temelini oluşturduğunu vurgulayan Op. Dr. Zeki Özsoy, şunları söyledi:

“Dolaşım sistemi, sindirim ve boşaltım sistemleri ve diğer unsurların tümü obezite sorunundan olumsuz etkilenmektedir. Obezite, kansere yakalanma riskini de artırır. Bunun yanında yapılan bazı çalışmalarda morbid obez gebelerde, obezite ameliyatı sonrası zayıflayarak gebe kalanlara kıyasla anneye ve bebeğe ait sorunların çok daha fazla oranda yaşandığı gösterilmiştir. Obezitenin önlenmesi ve tedavisi tüm bu hastalıklarla başa çıkmada ilk basamaktır.” 

OBEZİTENİN YOL AÇTIĞI HASTALIKLAR

Op. Dr. Zeki Özsoy, obezitenin direk ya da dolaylı olarak yol açtığı ya da açabileceği bazı hastalık ve sağlık sorunları ise şu şekilde sıraladı;

  • Şeker hastalığı
  • Tansiyon yüksekliği
  • Kalp damar hastalıkları
  • İnsülin direnci sorunu
  • Kolesterol yüksekliği
  • Safra kesesi taşı
  • Felç ve inme durumları
  • Kanser
  • Karaciğer yağlanması
  • Uyku apnesi
  • Nefes darlığı, astım
  • Kas ve eklem hastalıkları
  • Psikolojik hastalıklar
  • Polikistik over hastalığı
  • Cilt ve deri bozulmaları ve hastalıkları

Op. Dr. Zeki Özsoy, üstteki hastalıklar nedeniyle bireylerin çok çeşitli ve fazla sayıda ilaç kullandığını ve yaşam kalitelerinin oldukça düştüğünü ifade etti. 

OBEZLERİN SAĞLIK MASRAFLARI 2.5 KAT FAZLA!

2019 yılında OECD tarafından yayınlanan rapora göre, obezite sorunu yaşayanların sağlık hizmetlerinden daha sık yararlanma eğiliminde olduğu, obezlerin normal bireylere göre yaklaşık 2,5 kat daha fazla sağlık harcaması yaptığını da sözlerine ekleyen Op. Dr. Zeki Özsoy, “Obezite kaynaklı hastalıkların tedavisinin, toplam sağlık harcamalarının yüzde 8,4’ünü oluşturduğu kaydedilmiştir. Örneğin obeziteye bağlı şeker hastalığı gelişen bir hastada ek olarak pek çok ilaç kullanmak, tetkik yaptırmak, diyabete bağlı sorunlarla uğraşmak ve çok daha fazla sayıda poliklinik muayenesi yapmak gerekecektir” açıklamasında bulundu. 

KOVID-19 VE OBEZİTE

Koronavirüs pandemisi sürecinde yapılan çalışmaların, Kovid-19’un obezite hastalarında daha ağır seyrettiğini ve virüs nedeniyle hastaneye yatanların yaklaşık yarısının obezitesinin olduğunu ortaya koyduğunun altını çizen Op. Dr. Zeki Özsoy, şu bilgileri paylaştı:

“DSÖ’nün salgın olarak tanımladığı obezite, sigaradan sonra en önemli ikinci ölüm nedeni olarak kaydedilmiştir. Pandemi koşulları nedeniyle yeme içme düzeninin değişmesi ve atıştırma sıklığının artması, obeziteye davetiye çıkarmıştır. Özellikle bu dönemde sağlıklı beslenme daha da önemli hale gelmiştir. Bunun yanında bir diğer sorun da pandemi döneminde elektif ameliyatların bir süre ertelenmesi olmuştur. Obezite cerrahisi elektif bir ameliyattır, yani acil değildir ancak obezitenin Kovid-19 hastalığını artırması ve şiddetlendirmesi gibi bir takım bulgular elde edilince obez hastaların ameliyatlarının ertelenmemesi, bunların acil kabul edilebileceği görüşü dünyada kabul görmüştür. Pandeminin ilk aylarında elektif ameliyatların ertelendiği dönem dışında biz hastalarımızı güvenli şartlar altında hazırlayarak ameliyatlarını yapıyoruz.”

TEDAVİ YÖNTEMLERİ 

Obezite tedavisinde kullanılan yöntemlerin diyet, egzersiz, davranış terapisi, farmakolojik (ilaç tedavisi) tedavi ve cerrahi tedavi olarak sıralandığını vurgulayan Op. Dr. Zeki Özsoy, genellikle ilk başta diyet ve egzersiz tedavisinin uygulandığını belirtti. 

Tedavide obeziteye neden olan faktörlerin saptanması ve önlenmesinin önemli olduğunu belirten Op. Dr. Zeki Özsoy, “Farmakolojik tedavi aşamasında son yıllarda kullanıma giren özellikle iştah üzerinde baskılayıcı etkileri olan ilaçlar mevcuttur. Mutlaka bir hekim kontrolünde uygulanması ve yan etki takibi yapılması gerekmektedir. Tüm bu yöntemlerle sonuç alınamadığında tedavinin son ve en etkili basamağı olan cerrahi devreye girmektedir. Yapılan tüm çalışmalar cerrahi tedavinin tüm bu yöntemlere üstün olduğunu işaret etmektedir. Cerrahi tedavi, günümüz koşullarında en etkili ve en iyi sonuç veren tedavi seçeneğidir” diye konuştu. 

VÜCUT KİTLE ENDEKSİ NASIL HESAPLANIR? 

Obezite cerrahisi için bazı kriterler gerektiğinin altını çizen Op. Dr. Zeki Özsoy, bunları şöyle açıkladı:

“İlk baktığımız kriter vücut kitle indeksidir (VKİ). VKİ hesaplaması için kullanılan değerler ise bireyin boy uzunluğu ve kilosudur. Vücut ağırlığımızın (kg) boyumuzun metre cinsinden karesine bölünmesi ile elde edilir. VKİ 30-35 kg/m2 olanlar evre 1 obez, 35-40 kg/m2 olanlar evre 2 obez, 40 kg/m2 üzeri morbid obez olarak tanımlanır. Ameliyat için kişinin VKİ’nin40 kg/m2’nin üzerinde veya VKİ’si 35-40 arasında ise yandaş hastalık olması gerekmektedir. Bu yandaş hastalıklar tip 2 şeker hastalığı, koroner arter hastalığı, hipertansiyon, kolesterol yüksekliği, trigliserid yüksekliği, uyku apne sendromu, yağlı karaciğer hastalığı, obezite ilişkili astım, gastroözefageal reflü hastalığı, venözstaz hastalığı, idrar tutamama, ağırlığa sekonder ilerleyici eklem deformiteleridir.”

15-65 YAŞ ARASINA AMELİYAT YAPILABİLİYOR

15-65 yaş arasındaki hastalara ameliyat yapılabildiğini belirten Op. Dr. Zeki Özsoy, “Bariatrik cerrahi şeklinde de adlandırılan bu operasyonlar, endikasyonu bulunan uygun profildeki çocukluk dönemi hastalarında ve ergenlerde de güvenle uygulanabilir. Ergenliğe morbid obez olarak giren çocukların yüzde 75’inin yetişkinlikte de morbid obez olduğu bilinmektedir. 65-70 yaş arasındaki hasta grubunda ise genel durum ve performans değerlendirmesi yapılır. Muayene ve tetkikler sonunda uygun olan hastalar ameliyat edilebilir. Obezite ameliyatları; obezite tiroit bezi tembelliği, kortizon kullanımı ya da endokrin organ hastalığına bağlı ise, İlaç, alkol vb. uyarıcı maddelere bağımlılık söz konusu ise, ciddi bir psikiyatrik sorun var ise ve 1 yıl içinde gebelik planlanıyorsa uygulanmamaktadır.”

OBEZİTEDE AMELİYAT PROSEDÜRLERİ

Obezite cerrahisinde henüz altın standart olarak belirlenmiş bir prosedürün olmadığını belirten Op. Dr. Zeki Özsoy, tıbbın her alanında olduğu gibi hastaların özellikle metabolik, anatomik ve hormonal durumları ve obezite seviyeleri gözetilerek hasta bazında yönteme karar verildiğini söyledi. 

Obezitenin cerrahi tedavisinin temelde üç mekanizmayla gerçekleştirildiğini vurgulayan Op. Dr. Zeki Özsoy, bunları şöyle sıraladı:

“Bunlardan birincisi kısıtlama anlamında restriksiyon ile mide hacminin azaltılması, ikincisi ise malabsorbsiyon ile ince bağırsaklardan emilimin azaltılmasıdır. Üçüncü mekanizma ise bu iki mekanizmanın birlikte gerçekleştirilmesidir. Bahsi geçen tüm yöntemler tecrübeli cerrahlarca laparoskopik yani kapalı yöntemle, çok küçük deliklerden rahatlıkla yapılabilmektedir. Bu sayede hasta çok daha az ağrı hisseder, hastaneden daha kısa sürede taburcu olur ve normal hayatına daha hızlı dönebilir. Enfeksiyon, kanama gibi yara yeri sorunları çok daha azdır ve kozmetik olarak daha iyi sonuçlar elde edilir.”

TÜP MİDEDE TABURCULUK SÜRESİ DAHA KISA

Son yıllarda hacim kısıtlayıcı ameliyat olarak en sık sleeve gastrektomi yani tüp mide ya da diğer bir deyişle mide küçültme ameliyatını uygulandığını dile getiren Op. Dr. Zeki Özsoy, “Tüp mide ameliyatı kilo verme ameliyatları arasında en sık yapılan ve uygulanması en kolay olan yöntemdir. Hastalar kısa sürede taburcu edilebilir ve ömür boyu vitamin mineral desteğine ihtiyaç duymazlar” dedi. 

ŞEKER HASTALARI İÇİN GASTRİK BYPASS Emilim bozucu ameliyat olarak da günümüzde en sık gastrik bypass (mide bypassı)  denilen ameliyat uygulandığını ifade eden Op. Dr. Zeki Özsoy, “Mide bypass’ı ile sonuç olarak etkili bir kilo kaybı sağlanırken uzun vadede vitamin ve eser element takviyesi gereklidir. Gastrik bypass ameliyatı hastalarımızda obezite yanında özellikle şeker hastalığı (tip 2 diyabet) varsa tercih sebebidir. Kilo verme ve şeker üzerine tüp mide ameliyatından daha etkilidir. Hacim kısıtlayıcı yöntemlerden ayarlanabilir mide bandı (kelepçe) ise günümüzde yarattığı komplikasyonlar nedeniyle çok nadir uygulanmaktadır” diyerek açıklamalarını sonlandırdı. 

Sağlık haberlerine hızlıca ulaşabilmek hem de destek olmak için Google News'te Sağlık News'e abone olun. 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir