Ben çok küçükken annem, ilkokula başlarken sırtıma okul çantamı taktı ve dedi ki : ‘Oğlum Hayatın yükünü sırtlanıyorsun.’ O zamanlar anlamamıştım ben hayatın yükünü. Gülmüştüm ! Hayatın yükü birkaç kalem ve defterden mi ibaretti ? Sonra büyüdüm tabi. Ortaokula gittim. Sırtımdaki hayatın yükü gittikçe ağırlaştı ! Dedim annem haklıymış! Sonra liseye başladım. Çantamın yükü hafiflemeye başladı. Sonra hiç çanta taşımamaya başladım. Galiba Annem ilk defa yanılıyordu!
Sonra üniversite yılları devam etti… Okul bitince anladım ;annem yine haklıydı. Ve hayatın yükü sırtımdaydı. Meğersem çanta değilmiş ağır olan ! Hayatın yükü; eğitim hayatına başladığımda sırtladığım her şeymiş ,yaşadığım tüm deneyimlermiş… Gerçek hayatın kendisiymiş ! Siz okula yeni başlayan gençler ! Hayatın yükünü taşımaya hazır mısınız ? Biz ilkokula giderken kitaplarımızı defterlerimizi kaplardık. O bizim için ayrı bir ritüeldi . Çünkü bize ait olan bir şeydi ! Etiketi de üstüne yapıştırdık mı tamam o artık bizimdi ! Peki şimdi ? Kitaplar bedava olmuş ama hiçbir önemi yok. Kolay sahip olma kolay vazgeçmeyi de peşinden getiriyor . Sonra bizim boynumuza astığımız silgimiz vardı . Sanırım yanlış yapmamak bizim için o zamanlar çok önemliydi .
Çünkü yanlışı deneyimliyorduk ve silgimizle siliyorduk. Şimdilerde ne silgi kaldı ne de yanlışa verilen önem . Çantayı anneler taşıyor çocukların yerine. Çocuklara sorumluluk verilmiyor. Onların yerine onların sesi olarak konuşuyor aileler . Böylelikle çocuk kendi haklarını aramayı unutuyor ve toz pembe bir koruyucu bulutun içerisinde yaşıyor. Eğer iyi not alırsa bu çocuktan biliniyor. Eğer kötü not alırsa ‘hoca çocuğuma taktı’ oluyor. Çocuk her zaman haklı. Hocalar ise ‘tu kaka’ oluyor. İyi ve güzelin peşinden gitmek öğretiliyor çocuğa. Doğru ve deneyim ise gereksiz bir eylem. Çocuklar artık oyun da oynamıyorlar . Beden dersinin eskisi kadar önemi kalmadı. Çünkü bedensel yapılan tüm aktivitelerden kaçtı bizim güzelim çocuklar ! Varsa yoksa internet …Yerlerinden kalkmadan bir tuşla hallettiler her şeyi. Sizce bu taşımadıkları çantalardan kaynaklanıyor olabilir mi?
Liseye gelip de okuma yazma bilmeyen çocuklar var .Peki soruyorum size? Hayatın yükünü sırtlamasına engel olanlar kim? Ben küçükken hikayeler anlatıyordu annem:’ Ağustos Böceği ile Karınca.’ Tüm kış boyunca çalışır didinir yaz için kendine erzak toplardı Karınca . Ağustos böceği ise yaz boyunca saz çalar şarkı söyler ve öterdi. Şimdi bakıyorum da etrafımda bir süre ağustos böceği var ! Ama yazık artık ötmüyorlar da sadece her şeyi hazır olarak önlerine bekliyorlar. Aslında çocuklardan hep korkarım ben. Onlar hep doğruyu söyler: ‘ Anne bunu sevmedim ,bu gitsin , uff burası çok kötü kokuyor … Yani çocuklar kendini ifade edebiliyorlardı okula gitmeden önce ! Ama büyüdüklerinde kendini ifade etmiyorlar .Neden? Artık ‘Kral Çıplak !’diye bağıran cesur çocuklarımız yok. Onlar da sürüye kapılmış ve olmayan kıyafetleri övüp duruyorlar . Artık rahat bırakalım çocuklarımızı ! Sırtlarındaki çantanın ağırlığını hissetsinler ve belki bir gün yine öter Ağustos Böcekleri…