OTİZMİ YENEN ÇOCUK EMRE
Okuyacağınız yazı bir başarı hikâyesidir. Emre ile çalışmalarım sonucunda annesiyle görüşerek bu makaleyi yazmam gerektiğini düşündüm. Bu bir başarı hikâyesiydi ve diğer ailelere umut olmalıydı. Emre’nin annesi nezdinde tüm ailesine açık yüreklilik ile yazıma verdikleri destekten dolayı teşekkür ederim.
Emre 4 yaşındayken; Çapa Tıp Fakültesi’nde % 65 özür ile ‘Mental Reterdasyon’ tanısı, 5 yaşındayken de Bakırköy Mazhar Osman Ruh ve Sinir Hastalıkları hastanesinde % 40 özür ile ‘Atipik Otizm’ tanısı almış bir çocuk.
Annesi o günleri şöyle anlatıyor;
2 yaşından itibaren konuşmaması, göz kontağı kurmaması, alış veriş merkezi-lunapark gibi sesli ortamlarda kulaklarını kapatıp öfke nöbeti yaşaması, herhangi bir değişikliğe tahammülünün olmaması örn. marketten eve dönerken hep gidilen yoldan gidilmemesi durumunda yaşadığı öfke nöbetleri, oyuncak arabalarını hep aynı şekilde sıraya dizmesi vb. bazı negatif durumları fark ettim.
Emre 2,5 yaşındayken otistik çocuklarla çalışan bir uzman hatta eşi de nöroloji uzmanıydı, eşiyle birlikte Emre’yi görünce ‘çocuğunuzda otizm başlangıcı var, bir an önce özel eğitime başlayın’ demişti. Ancak tüm bunlara rağmen çevreninde etkisiyle – pek tabii, kimse toz kondurmak istemez- Emre’nin alıcı dilinin iyi olması (al, ver gibi komutları yapabilmesi) vb. iyi özelliklerinin de olması ve bazı kişilerin konusundaki uzmanları para tuzağı olarak görmesi gibi sebeplerle Emre’nin bu negatif farklıklılarının olağan akışında düzelmesini bekledik. Ama maalesef günler, aylar geçmesine rağmen Emre konuşamıyor, göz kontağı kurmuyor, daha sık öfke nöbetleri yaşıyordu.
Nihayet Emre 4 yaşındayken, tanı almak üzere gittiğimiz uzman; Emre’nin zekâ yaşının 1,5 yaş olduğunu söyledi. Hatta bugüne kadar neden bir uzmana gidilmediğini, özellikle hala konuşamıyor olmasının neden dikkate almadığımızı sordu.
Ve o günden itibaren dışlanmaya, yadırganmaya hatta suçlanmaya başladık. Sanki biz sebep olmuştuk onun bu durumda olmasına !
En çok üzüldüğüm olaylardan biri de şu olmuştu; Emre’yle parka gittiğimiz bir gün, parkta oynayan çocuklardan biri Emre’nin konuşamadığını, jest- mimik kullanmaya çalışarak ona bir şeyler anlatmaya çalıştığını fark etti ve Emre’nin hareketlerini yaparak onunla adeta alay etti. Ne yazık ki, alay eden çocuğun annesi de;
– Onunla oynama, görmüyor musun, konuşmuyor, o farklı. Dedi.
Bunu duyunca çok üzüldüm aslında o da benim gibi bir anneydi ve onun çocuğu da aslında benimki gibi ‘ farklı’ olabilirdi.
Emre özel eğitim kurumuna ve anaokuluna gitmeye başlamıştı ki o günlerde tavsiye üzerine izlediğimiz ‘Yerdeki Yıldızlar’ filmi, tüm ailemizi etkileyen ve Emre için gayretlerimizi arttıran film oldu. Bir sene sonra uzmanlar ile sıkı çalışmamız sonucu Emre’miz kaynaştırma eğitime geçmiş oldu.
Emre şu an 8 yaşında. Bireysel ve grup seanslarına düzenli olarak devam etmesi, o gün uzman tarafından verilen ev ödevlerinin, görevlerin evde özveriyle çalışması sonucunda otizmi yenmiş bir çocuk.
4 yaşındayken 1,5 yaşında zekâya sahip olduğu söylenen Emre; şu an da okuduğu okulda kendi yaşıtlarıyla girdiği Seviye Belirleme Sınavında 67. Ve diğer ‘ farklı olmayan’ çocuklarında katıldığı Matematik dersi vb. sınavlarda sınıfında 100 tam puanı alan 5 çocuk arasında oluyor. Pek tabii, artık konuşabiliyor. Göz kontağı kurabiliyor ve sosyal iletişim becerileri de gayet iyi.
Annesine göre başarılarının en önemli sebebi; tüm aile bireylerinin büyük bir beklenti içinde olmayarak, sanki hiç bir şey işe yaramayacak gibi çok çalışması.
Siz değerli aileler farklılığı kabul edip, bizimle olup, bizlerle birlikte evde ve diğer tüm ortamlarda aynı şekilde çalışmaya başladıkça, Emrelerimizin başarı hikâyeleri devam edecek…
Gamze YÜCEL
* Her çocuk kendine özgüdür.
Her çocuğun bilişsel, psikososyal, psikomotor vb. gelişimi farklılık gösterir, hepimizin farklı yaşta yürümüş ve konuşmuş olmamız gibi.