Otizm Bir Hastalık değil gelişimsel farklılıktır
Otizmle ilgili maalesef toplumda hala çok büyük yanılgılar bulunuyor. Otizmli bireylerle aynı ortamda bulunmak istemeyenler, bunu bir hastalık olarak tanımlayanlar, yaşanan bir travma sonrası ortaya çıktığını ya da bulaşıcı olduğunu sananlar bile mevcut. Otizmin bir hastalık değil gelişimsel bir bozukluk olduğunu söyleyen Psk. İremnur Balandı, Dünya Otizm Farkındalık Günü nedeniyle otizme ilişkin merak edilenleri anlatıyor.
Otizm, doğuştan gelen ya da yaşamın ilk yıllarında ortaya çıkan, hayat boyu süren nörogelişimsel bir farklılıktır. Otizmin kesin nedeni bilinmemektedir. Beynin yapısını ve işleyişini etkileyen bazı sinir sistemi sorunlarından kaynaklandığı ve çoğunlukla genetik bir tarafı olduğu, ayrıca doğum sonrası ve doğum öncesi bazı durumların da otizme neden olduğu düşünülmektedir. Erkek çocuklarda, kız çocuklarına oranla 4 kat daha fazla görülmektedir.
Otizm doğuştan gelir, bulaşıcı değildir
Otizmin bir hastalık olmadığının altını çizen DoktorTakvimi.com uzmanlarından Psk. İremnur Balandı, “Otizm, çocuğun sözel veya sözel olmayan şekilde karşılarındaki kişilerle uygun ilişki kuramaması şeklinde ifade edebileceğimiz gelişimsel bir bozukluktur” diyor. Otizmin tedavisinin bulunmadığını ama erken tanı ve yoğun ve doğru bir eğitimle otizmli bireylerin gelişimlerinin desteklenebileceğini ifade eden Psk. Balandı, şöyle devam ediyor: “Düşünülenin aksine otizm spektrum bozukluğu tanılı bireylerin hepsi üstün zekalı değildir, hatta bir çoğunda farklı yüzdelerde zeka geriliği görülür. Otizm bir kayıp ya da travma sonrası oluşmaz, doğuştan gelen bir yetersizliktir. Otizm bulaşıcı değildir, kişiden kişiye geçmez. Otizmli çocuklarda metabolik olarak herhangi sağlık sorununu bulunmamaktadır. Çocuğun sadece tekrarlayıcı bir davranışta bulunması otizmli olduğunu söyleyebilmek için yeterli değildir, mutlaka doktor muayenesi gerekmektedir.”
Otizmli bireylerin bazıları utangaç bazıları dışa dönüktür
Psk. Balandı, otizmli bireylerin temelde iki ana özellik taşıdığını söylüyor. Bunlardan ilkinin sosyal etkileşim ve iletişimde gerilik, etrafa karşı kayıtsız kalma, sese tepki vermeme, parmak ucunda yürüme, konuşmada duraksama, gerileme ve tekrarlama olduğunu anlatan Balandı, ikincisinin ise dönme, sallanma, el çırpma gibi tekrarlayıcı hareketler ve sınırlı ilgi alanları olduğunu ifade ediyor. Otizmin, her bireyde farklı düzeyde görülebileceğini belirten Psk. İremnur Balandı, “Otizmli bireylerin kimisi daha utangaç ve içe dönük kimisi ise hareketli ve dışa dönük olabilir. Büyük bir çoğunluğu ise başkalarıyla hiç konuşamadığı için sadece jest ve mimik ve sembollerle iletişim kurar” diyor.
Otizmli çocuklar tehlikeli değildir
Otizmin büyüyünce düzelecek veya kendiliğinden geçecek bir durum olmadığını hatırlatan Psk. İremnur Balandı, erken tanı ve doğru eğitimle otizmli bireylerin gelişimlerinin desteklenebileceğini, hatta birçoğunda otizmli olmayan çocuklarla aynı düzeyde gelişim sağlanabileceğini ifade ediyor. Psk. Balandı, otizmli çocukların tehlikeli olmaktan çok iletişim kurmakta güçlük çeken bir yapıya sahip olduklarını anlatıyor.
Otizmli çocukların rutinlerine fazlasıyla bağlı olduğunu ve yapılan değişikliklerden huzursuz olarak buna tepki gösterdiklerini anlatan Psk. Balandı, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Otizmli çocuklar sese, kokuya, tatlara karşı fazlaca duyarlıdırlar. Gelişimsel farklılıkları onların dünyayla farklı bir şekilde iletişim kurmasına yol açar. Çok sık anksiyete yaşar ve sesleri birbirinden ayırmakta zorlanırlar. Otizmli çocuklar duygularını ifade edebilmek için destek ihtiyacı duyarlar ve şiddete meyilli olmaktan çok şiddete uğramak açısından daha çok risk altındadırlar. Otizmli çocuklar iletişim kurmayı isteyebilir ama karşısındaki kişinin yüz ifadelerini anlamlandırmak ve dış sesleri konuşma sesinden ayırmak onlar için çok zor bir süreçtir. Bu nedenle onlarla konuşurken yavaş, rahat ve söylenen cümleyi bağlama oturtarak söylemek yani karşısındaki kişinin yüz ifadelerini anlamlandırmak ve dış sesleri konuşma sesinden ayırmak, otizmlilerin karşılaştıkları başlıca zorluklardır.”
Biraz dikkatle otizmli bireylerin dünyayla etkileşimini kolaylaştırabiliriz
Yaşamanın, insanın anlam arayışıyla geçen bir yolculuk olduğunu söyleyen Psk. İremnur Balandı, “Dünyayı anlamlandırmaya çalışmak her insan için zordur. İletişim kurmak, paylaşımda bulunmak, fikir belirtmek yani kısaca varlığını ortaya koymak meşakatli bir iştir. Otizmliler için ise dünyayı anlamak, iletişim kurmak ve varlığını kanıtlamak çok daha zordur.
Fakat biraz dikkatle otizmli bireylerin dünyayla etkileşimini kolaylaştırmamız mümkün. Bunun için ise ilk adım otizmle ilgili farkındalığa sahip olmaktan geçiyor. Öğrenmeye, dinlemeye açık herkes bu farkındalığa erişebilir” diyor.