Obsesif Kompülsif Bozukluk Nedir?
Obsesyon; kişide yoğun sıkıntı ve huzursuzluğa yol açan, kişinin zihninden uzaklaştırmakta zorluk yaşadığı yineleyici düşünceler; kompülsiyon ise kişinin obsesyonları sonucu yaşadığı yoğun sıkıntı ve huzursuzluğu azaltmak ve ortadan kaldırabilmek amacıyla yaptığı yineleyici düşünce ve davranışlarıdır.
Obsesif kompülsif bozukluk yaşayan hastaların hayatlarına baktığımızda bu kişilerin yoğun bir sıkıntı ve huzursuzluk içinde oldukları, kompülsiyonları yüzünden önemli derecede zaman kaybettikleri ve zamanla iş, sosyal yaşam gibi alanlarda işlevselliklerini kaybetmeye başladıkları bilinmektedir.
Peki bu hastalığın nedenleri nelerdir?
Bazı çalışmalar obsesif kompülsif bozukluk üzerinde genetik faktörlerin, kişilik özelliklerinin, erken çocukluk döneminde yaşanan psikolojik travmaların etkisini vurgularken bazı çalışmalar ise bu hastalığın beyinde salgılanan serotonin nörotransmiterinin işlevlerindeki bozulmadan kaynaklı olabileceğini vurgulamaktadır. Buna ek olarak OKB’nin 100 kişiden 2-3 kişide görüldüğü ve kadınlarda erkeklerden daha yaygın olarak görüldüğü bilinmektedir.
Obsesif Kompülsif Bozukluğun Devam Etmesine Neden Olan Şey Nedir?
Obsesif kompülsif bozukluğa sahip olan hasta obsesyonları yüzünden yoğun sıkıntı ve huzursuzluk yaşar. Bu sıkıntı ve huzursuzluk hissinden kurtulabilmek için de aklına gelen düşünceleri düşünmemeye çalışır. Ancak bu pek de mümkün değildir. Çünkü bir şeyi düşünmemeye çalıştıkça o şey kişinin zihnine daha fazla gelmeye başlar. Daha fazla gelen obsesyonlar sonucu da sıkıntı daha da artmaya başlar.
Artan sıkıntı duygusuyla beraber kaygısını yönetmekte zorlanan hasta kaygısını hafifletecek yeni yöntemler bulmaya çalışır. Bu da kompülsif davranışları keşfetmesine ve uygulamasına sebep olur. “Kirlendiğine inanan kişinin banyo yapması” ya da “Ocağı açık unuttuğunu düşünen kişinin tekrar tekrar kontrol etmesi” buna iyi bir örnektir. Uyguladığı kompülsif davranış sonucu sıkıntısının azaldığını farkeden kişi bu davranışı tekrar tekrar yapmaya başlar. Kompülsiyonlar ilk başlarda işe yarıyormuş gibi gözükse de etkileri bir süre sonra azalmaya başlar. Ancak kişi hala obsesyonlarıyla baş etmek ve sıkıntısını azaltmak zorundadır. Bu yüzden de ya uyguladığı kompülsif eylemlerin sayısını arttırır ya da yeni kompülsiyonlar bulmaya çalışır.
Bir süre sonra sayısı artan ve yönetmekte zorluk çekilen kompülsif davranış yüzünden kişi yıpranmaya ve çok zorlanmaya başlar. Ancak çok zaman kaybedilmesine ve bunu yapmak istememesine rağmen düşünceler tekrar geldiğinde bu eylemleri yeniden yapmak zorunda hisseder. Çünkü ona göre obsesyonu durdurmanın tek yolu bunu yapmaktır. Bu da içinde bulunduğu durumun devam etmesine ve bu döngüden çıkamamasına neden olur.
Obsesif Kompülsif Bozukluğun Tedavisi Mümkün mü?
Bu bozukluğu yaşayan kişilerin birçoğu obsesyonlarından, kompülsif davranışlarından ve buna bağlı olarak ortaya çıkan ruhsal problemlerinden şikayetçi olmalarına rağmen tedaviye başlama konusunda direnç gösterirler.
İlaç tedavisiyle beyindeki serotonin miktarını düzenlemek amaçlanırken psikoterapi desteğiyle de bu hastalığa sebep olduğu düşünülen psikolojik süreçler ele alınır ve kişinin obsesyonları ve kompülsif davranışları azaltılmaya çalışılır.
Özetle; obsesif kompülsif bozuklukta ilaç+psikoterapi desteğiyle hastanın obsesyonlarını ve kompülsif davranışlarını azaltıp işlevselliğini arttırabilmek mümkündür. Ancak hastalığın yeniden nüksetme riski her zaman için vardır. Daha ağır bir nüksü engellemek adına ise uzun aralıklarla da olsa kişinin takip edilmesi ve psikoterapi desteği alması büyük önem taşımaktadır.