Obeziteyi önlemenin püf noktaları

Sağlıksız yaşam koşullarının yaygınlaşmasıyla dünya çapında adeta bir salgın haline gelmiş olan obezite aslında önlenebilir. İşte Anadolu Sağlık Merkezi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Fatih Bünül’ün önerileri

Obezite Fransızca’dan dilimize katılan ve Türk Dil Kurumu tarafından “çok şişmanlık” olarak tanımlanan bir sağlık sorunudur. Tıp literatüründe tanımı, genel olarak bedenin yağ kütlesinin yağsız kütleye oranının aşırı artması sonucu boy uzunluğuna göre vücut ağırlığının arzu edilen düzeyin üstüne çıkmasıdır. Başka bir deyişle, vücutta aşırı yağ birikimidir. Bunu standardize etmek amacıyla da Dünya Sağlık Örgütü daha kolay ölçülebilir değerler olan boy ve kilo üzerinden bir skala geliştirmiştir. Bu skala, vücut ağırlığının, boyun karesine bölünmesiyle elde edilen “Beden Kitle Endeksi”ne göre şekillenmektedir [BKİ = Ağırlık (kg) / Boy (m2 )].

Buna göre;

• Fazla kiloluluk: BKİ = 25.0-29.9 kg/m2 ve

• Obezite: BKİ ≥30 kg/m2 olarak kabul edilmektedir.

İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Fatih Bünül, dünya çapında giderek yaygınlaşan obezite ile ilgili gerçekleri şu şekilde açıklıyor: “OECD’nin 2017 yılında yayınladığı rapora göre, erişkin nüfusun yarısı ve çocukların altıda biri fazla kilolu veya obez olarak yaşamlarını sürdürmektedir. ABD, Meksika, Yeni Zelanda, Macaristan gibi ülkelerin başı çektiği listede, ülkemiz 15 yaş ve üstü nüfusunun %22.3 obez olarak raporlanmıştır. OECD ülkelerinin ortalaması ise %19.5’tir. Yapılan araştırmalara göre obezitenin görülme sıklığı her geçen yıl hızla artıyor. Ülkemizde yapılan yaklaşık 25.000 kişinin tarandığı TOHTA araştırmasında, obezitenin görülme oranı kadınlarda %36, erkeklerde %21,5, genel toplumda ise %25 olarak tespit edilmiştir. TEKHARF çalışmasında ise, 1990’dan 2000 yılına kadar ülkemizde obezite prevalansının kadınlarda %36, erkeklerde %75 oranında arttığı, 2000 yılında obezite prevalansının erişkin kadınlarda %43, erkeklerde ise %21,1 olduğu bildirilmiştir. 2000-2010 yılları arasında yapılan bölgesel (Trabzon, Afyonkarahisar, Bursa, Tokat, Adana, Sivas vb.) çalışmalarda da, Türkiye’de obezite prevalansının çok hızlı bir şekilde arttığı gösterilmiştir. Obezite, hem kadınlarda hem de erkeklerde 20-24 yaş grubundan itibaren 50-54 yaş grubuna kadar sürekli artış göstermekte, bu yaştan sonra ise ileri yaşlara kadar azalma eğilimine girmektedir.”

Obezite hangi hastalıklara yol açar?

Obezite çok çeşitli mekanizmalarla, çok farklı grupta hastalığa zemin hazırladığını söyleyen Dr. Fatih Bünül, sözlerini şu şekilde sürdürüyor: “Temelde yağ dokusu kitlesinin artışına bağlı olarak, obstrüktif uyku apnesi sendromu, osteoartritler; yağ hücrelerinin metabolik ve salgısal işlev değişikliği ile alakalı olarak, Tip 2 diyabetin bir önceki basamağı olan insülin direnci, tromboza yatkınlık, kardiyovasküler hastalıklar, hipertansiyon yol açtığı başlıca hastalıklar olarak sayılabilir. Bunlara ek olarak, inme, gastrointestinal hastalıklar, solunum sistemi hastalıkları, bazı kanserler ve böbrek hastalıkları yine obezitenin neden olduğu hastalıklardandır. Bu liste genişletilebileceği gibi, burada sayılan hastalıkların, başka herhangi bir hastalık olmasa da yaşam kalitesini düşürmeye, morbidite ve mortaliteye yol açacağını ön görmek zor değildir. Obezitenin görülmesindeki artışın nedenleri; artan teknoloji ile beraber özellikle ulaşım, üretim ve tarım alanlarında kolaylaşan yaşam biçimine bağlı fiziksel aktivitede azalma ve modern yaşamdaki beslenme alışkanlıklarındaki değişimdir. Bunlar hızlı yenen sağlıksız besinlerle, karbonhidrattan ve rafine şekerden zengin, bitkisel liflerden fakir, aşırı yağlı beslenme olarak sayılabilir. Ayrıca, boş zamanlarımızı kolaylıkla dolduran ileri teknoloji ürünü araçların (cep telefonu, televizyon, bilgisayar, ev sineması vb.) kullanımının yaygınlaşması, obezitenin artmasına önemli ölçüde katkıda bulunmaktadır.”

Obeziteyi önlemek için harekete geçmek gerek!

Obeziteyi önlemek artık bir halk sağlığı sorunu haline geldi ve devletler bu konuda politikalar üretmeye başladı. Dr. Fatih Bünül konuyla ilgili şöyle konuşuyor: “İngiltere trafik ışıkları benzeri bir şema geliştirmiş, ürünün besin değerine göre önerilen günlük tüketim miktarını belirlemiş ve bunu yeşilden kırmızıya değişen bir skala ile ürünler üzerine işaretlemiştir. Benzer şekilde Fransa da “Nutri-score” sistemini geliştirmiş ve ürünlerin üzerine Nisan 2017’den itibaren yerleştirmeye başlamıştır. Avusturalya ve Yeni Zelenda’da ise “Health Star Rating” sistemi kullanılmaktadır. Ülkemizde henüz bu derece bir sistem bulunmasa da Sağlık Bakanlığı bu konuda son yıllarda önemli çalışmalara imza atmış ve obezite farkındalığının artmasına önemli katkılar sağlamıştır. Bireysel olarak ilk yapılacak şey, obeziteye neden olabilen hatalı yeme davranışlarından kaçınmak olmalıdır. Bu davranışlar şöyle özetlenebilir:

Bunların dışında, diyetisyen ve doktor kontrolünde yapılan çeşitli diyet programları, davranış değişikliği, egzersiz, medikal tedavi yaklaşımları ve cerrahi yöntemler obezite tedavisinde kullanılmaktadır.

Egzersiz tedavisinin temel ilkeleri:

Exit mobile version