Mide Kanseri

Mide , sindirim sisteminin bir bölümü olup karnın orta-sol üst kısmında diafragmanın (göğüs ve karın boşluğunu ayıran kas) altında yer alır. Üst ucu özofagusa(yemek borusu) alt ucu ise pylor(kapıcı) denilen halka şeklindeki kapama kanalı ile duodenuma (oniki parmak bağırsağı) bağlanır. Yenilen besinler ağız ve yutak sonrasında yemek borusu (özofagus) ve sonrasında mideye ulaşır. Mide yenilen besinlerin depolandığı ve sıvı bulamaç haline getirildiği yerdir. Midede sıvı şekilde bulunan ve bu ön sindirim işlemi sonrasında besinler mide kaslarının kasılması ile oniki parmak bağırsağı (duodenum) denilen sindirim sisteminin diğer bölümüne aktarılır.

Prof. Dr. Ömer Tarık Akçal

Mide kanseri , dünyada akciğer kanserinden sonra en sık ve en ölümcül kanser türüdür. Sıklıkla 50 yaş üzeri görülür ve erkeklerde görülme sıklığı kadınların iki katıdır. Ülkemizde özellikle kırsal kesimlerde ve sosyoekonomik açıdan düşük seviyelerde bulunan kesimde daha yaygındır.Mide habis tümörlerinin en sık görülen tipi (%90-95) adenokarsinomdur. Diğer tipleri ise başlıca; karsinoid tümör, non- hodgkin lenfoma, leiomyosarkom, adenoskuamöz kanser olarak sıralanabilir.

MİDE KANSERİ RİSKİNİ ARTIRAN FAKTÖRLER NELERDİR?

MİDE KANSERİ BELİRTİLERİ NELERDİR?

Erken mide kanseri genellikle belirti vermez”, ancak ileri evre mide kanserinin belirtileri şunlardır;

MİDE KANSERİ TANISI NASIL KONUR?

Bunlardan yararlanılarak tanı sağlanabilmektedir, özellikle Gastroskopi “ erken tanı” için en önemli tanı aracı olarak kullanılmaktadır.

MİDE KANSERİ NASIL TEDAVİ EDİLİR?

Mide kanserinin iyileşmesi için bugün bilinen tek tedavi metodu, tümörün cerrahi olarak çıkarılması ile sağlanabilir. Cerrahi girişimin şekli, tümörün ilerleme seviyesine, histopatolojik özelliklerine ve midedeki yerleşim yerine göre değişir. Tümörün yerleşim yerine göre midenin bir kısmının (subtotal) veya tamamının (total) alınması gerekebilir. Ameliyat sırasında mide çevresindeki lenf bezleri , tümörün “yayılım gösterme ihtimali bulunan çevre dokular” ve varsa “yayılım gösterdiği komşu organlar veya organ bölümleri” çıkarılır (çoklu organ rezeksiyonu). Çıkarılan dokuların histopatolojik araştırması yapılır,kesin tümör tipi ve tümörün diğer özellikleri , cerrahi olarak çıkarılan sınırın “tümörsüz” (R-0) olup-olmadığı saptanır ve böylece hastalığın hangi evrede bulunduğu bilgisi elde edilir. Sonrasında da, cerrah, medikal onkolog ve bazı hallerde radyasyon onkologu arasında yapılan bir konsultasyon sonucuna göre, ilave tedavi gerekip – gerekmediğine karar verilir. Böyle bir ilave tedavi gerekiyorsa , kemoterapi +/- radyoterapi olarak belirlenebilir ve ameliyatın ortalama 20 gün sonrasında uygulanmaya başlanılır.

AMELİYAT SONRASI TAKİP NASIL YAPILIR?

Mide cerrahisi geçirmiş hastaların takibi ilk 2 yıl içerisinde 3-4 ayda bir , sonrasındaki dönemde yılda bir olarak; fizik muayene-tümör marker seviyesi,karaciğer test değerleri, kan sayımı ve diğer gerekli biyokimya tetkikleri yanında her yıl gastroskopik değerlendirme ve diğer görüntüleme yöntemleri(US –Tomografi) kullanılarak yapılır.Her hastaya ve ortaya çıkan bulgulara göre gerekli ilave tetkikler de (mesela PET vb) eklenir.

Hastalığın seyri sırasında, lokal (aynı bölgede) veya uzak organlarda yeni yerleşim alanları oluşturması (metastaz) , yani hastalığın nüksetmesi ihtimali vardır.Bu olasılık hastalığın başlangıçtaki evresine göre farklılık göstermekte, erken saptanan olgularda bu ihtimal çok düşük olmaktadır. En sık görülen metastaz alanı karaciğerdir.

İzlenen hastalarda nüks saptanması halinde, tanı değerlendirilmesini takiben yeniden tedavi protokolleri oluşturulur ve hastaya en uygun tedavi seçilir. Bunlar; cerrahi girişim , kemoterapi , immünoterapi , RT veya bunların ortak uygulamaları biçiminde tedaviler olabilir.

Exit mobile version