Menopoz: Sil Baştan!

Yaşam süresinin uzaması, kadınların yaşamlarının 1/3ini menopoz sonrasında geçirmesine yol açmıştır. Bu durum menopozun ve menopoz sonrasının bedensel ve ruhsal değişikliklerine dikkatleri çekmiş ve bu konu önemli bir sağlık sorunu haline geldi. Yapılan önemli gözlemsel araştırmalar ile bu dönem kadınlarında hormon ilaçlarının kullanımı çok faydalı olarak nitelendirilmişti.

Op. Dr. İsmail Küçük

2002 yılında yayımlanan WHI (Women’s Health Initiative, Kadın Sağlığı İnisyatifi) isimli yayın hem konu ile ilgili tıp camiası üstüne, ama belki de daha şaşırtıcı şekilde daha öncesinden basına “bomba haber” olarak düşmüştü. Amerika Birleşik Devletlerinde 16bini aşkın (161,808) menopoz sonrası kadın üzerinde yapılan bu araştırma sonucunda hormon tedavisi “AFAROZ” edildi. Bu işle uzun yıllardır uğraşan hekimler sonuçlar karşısında hayrete düştü ve bu çalışma sonuçlarını mercek altına aldılar. Öncelikle eleştirilen en önemli konu yaş olarak değerlendirilmişti. Gerçekten de çalışmanın yapıldığı grup kadınların ortalama yaşları 50-79 (ortalama 64) idi. Olguların %12’si 20 yıldan fazla süredir menopoz sonrası dönemde idi. Bu anlamda bakıldığında 73 yaşında yakınması olmayan 22 yıldır menopozda olan bir kadına hormon ilacı verme gibi düşünce eleştirinin ana hedefi oldu. Üstelik rastgele seçildiği söylenen bu inceleme grubundaki kadınlarda yakınması olan bir grubun ayrıldığı ve mevcut olanlar içerisinde bir kısmında tansiyon yüksekliği gibi kalp damar sağlığını ilgilendiren hastalıkların bulunduğu bilgisi de bu çalışmanın yayınlandığı 2002 yılından sonra özellikle son 5 yılda ciddi eleştiriler almasına yol açtı. Bu çalışmayı yapan ekipte yer alan Prof Robert Langer, Prag’da yapılan 2016 Uluslararası Menopoz Derneği (IMS) toplantısında şu sözleri sarf etti: “klinik bir çalışmayı yürütme süreci çok çetrefilli. İnsan metabolizması ve fizyolojisi –işleyişi- karmaşık ve sürprizler ile dolu. Sonunda hiçbir zaman başlangıçtaki kadar akıllı olmuyoruz”. Konuşması adeta bu çalışmada yanlışlıklar olduğunu kabul ediyoruz anlamına geliyordu. Peki öyleyse günümüzde “menopoz” nerede, menopozda bizi neler bekler, hormon tedavisi ne durumda? İşte bu soruların cevaplarını aşağıdaki soru-cevap tarzında “Menopoz; sil baştan” olarak sizlere aktaracağım. Bu konu üyesi olduğum Türkiye Menopoz ve Osteoporoz Derneği Yönetim kurulunca da üzerinde çok uzun süreler bir araya gelinip çalışılmış ve bir rapor hazırlanmış bir konudur. Bu rapor ve yurtdışındaki güncel veriler ışığında soru ve cevaplara başlayayım:

Menopoz asıl anlamıyla yumurtalıkların çalışmasının sonlanmasına bağlı olarak “son görülen adet kanaması”na verilen addır. Anlaşıldığı üzere tam anlamıyla tanısı geriye doğru konulabilir.

Menopoz öncesinden başlayan ve sonrasında yaşlılık (senilite) ye dek süren dönem yani klimakterik dönem yakınmaların en fazla görüldüğü dönemdir. Hatta bu dönemde de en çok perimenopoz Bu dönemde olguların %75 inde ateş basmaları (vazomotor semptomlar) görülür. Hatta %30 kadında bu ateş basmaları orta-şiddetli düzeyde olup yaşam kalitesini çok olumsuz etkiler. Ateş basmaları geceleri uykusuz kalmaya yol açar ki bu durum ertesi günü/günleri etkiler, yorgunluk, konsantrasyon kaybı, iş verim kaybı, depresif duygulanım gibi sorunları beraberinde getirir. Eklem ve kas ağrıları görülebilir.

Menopoz sonrası süre geçtikçe vajinal kuruluk, yanma, ilişkide acı gibi sorunlar (GSM=genitourinary syndrome of menopause) da görülmeye başlar.

Aslında tüm bu yakınmalar buzdağının üst kısmı gibidir; kalp ve kemik sağlığı her şeyin önünde olarak hormonların azalması ile birlikte olumsuz etkilenmeye başlar.

Orta yaşlardan itibaren kilo artışı yaşandığını hepimiz biliriz ki bu yaklaşık olarak yılda 0.5 kg kadardır. Ancak orta yaşta görülen bu kilo artışı menopoza atfedilemez. Bununla olmakla birlikte menopozda toplam yağ miktarında artış ve yağ dağılımında bir değişiklik olduğu gösterilmiştir. Kadınlarda özellikle bel bölgesinde yağlanma artışı söz konusu olmaktadır. Bu durum sağlık anlamına olumsuz bir işarettir ve gerek özenli beslenme gerekse egzersiz ile özellikle bel bölgesinde yağ birikimi engellenmelidir. Yapılan araştırmalar özellikle östrojen tedavisi alan kadınlarda bu olumsuz yağ dağılımının düzelme eğilimi gösterdiğini ve şeker hastalığı (Tip II diabet) riskinin azaldığını ortaya koymuştur.

Adet görmeyen kadınlarda, hekim muayenesi ve isteyeceği testler sonucunda menopozal süreç tanısı konur. Testler arasında yer alan FSH testinin yorumunu hekime bırakmak uygun olacaktır. Kitabi bilgi olarak 40 IU/L ve üstündeki farklı zamanlarda en az iki kez bakılan FSH değerleri yumurtalıkların çalışmadığını ifade etmekle birlikte tek başına FSH sonucu menopoz tanısı koydurmaz.

Menopoz tanısı 40 yaşından önce konulduysa buna erken menopoz denmektedir.

Büyük çoğunlukla belli bir neden bulunamaz. Bazen genetik bozukluklar (monozomi X, FMRI vb), doğuştan enzim eksiklikleri veya bağışıklık sistemi ile ilgili bazı problemler neden olabilir

Hayır. Menopozu geciktirmek için maalesef bir ilaç veya yöntem yok. Ancak burada şu bilgiyi hatırlatmamız lazım “sigara içen kadınlar daha erken menopozu yaşamaktadır”. Dolayısı ile sigarayı bırakmak, en azından bu olumsuz faktörü ortadan kaldırmak uygun olacaktır.

Menopozu geciktirmek mümkün değil ancak bu süreçteki kadınlarda düzenli adetlerin gelmesi ilaçlar ile sağlanabilir. Bu durum menopozun geciktiği anlamına gelmez.

Menopoz sonrası kanamaların büyük çoğunluğu hormonal ve iyi nedenlerdir. Ancak menopoz sonrası kanamaların %10-15 kadarında rahim kanseri saptanmaktadır. Dolayısı ile menopoz sonrası kanama durumlarında derhal hekime başvurmak gereklidir.

Alt idrar yolları da “östrojen” adını verdiğimiz hormona bağımlı olduğu için menopoz sonrasında bu bölgelerde de değişiklikler olur. En basit ifade ile temelde iki tür idrar kaçırma vardır: öksürüp aksırmak, hapşırmak, gülmek gibi karın içi basıncımızın artması ile olan idrar kaçırma (stres üriner inkontinans) ve ani gelen idrar sıkıştırma hissi ile olan tip (aşırı aktif mesane) idrar kaçırma.Bunların tedavisi ile ilgili olarak hekiminize danışmanız uygun olacaktır. Çünkü ameliyat veya ilaç gereksiniminiz yapılacak muayene ve bazı testler ile belirlenir. Bu anlamda menopoz tedavisi önerilmemektedir.

Sıklık dikkate alınırsa genel olarak kadınlarda (ve de erkeklerde) ölüm nedenlerinin başında “kalp hastalıkları” gelmektedir. Özellikle menopozdan sonra östrojen adı verilen hormonun azalması ile kalp koruması azalmakta ve kalp hastalıkları riski artmaktadır.

Düzenli beslenen kişiler için vitamin torbası ile gezmek (!) gerekli olmamakla birlikte, hekimin belirlediği vitaminlerin kullanılması uygun olacaktır. Bu konuda D vitaminin önemli olduğunu vurgulamak gerekir: günlük D vitamin gereksinimi menopoz sonrası kadında 800-1000 IU olarak belirlenmiştir. Bu kadar D vitamini besinlerle alınamayacağı için hekimin önerdiği şekilde D vitamini kullanmak gerekir.

Kalsiyum takviyesi kullanılması ise son zamanlarda özellikle kalp krizi riski gibi çelişkili sonuçlar nedeniyle –hekim özellikle vermediyse- önerilmemektedir.

Meme kanseri (cilt kanseri hariç tutulursa) kadının yaşam boyu karşılaşma riskinin en yüksek olduğu kanserlerdir. Yaşam boyu görülme olasılığı 8-10 kadında birdir. Meme kanseri riski genel olarak yaş ile birlikte artmaktadır.

Menopozal hormon tedavilerinde en dikkate değer dururum kanda pıhtılaşma eğiliminin artabilmesi riski olmakla birlikte kişiye özel olarak seçilen ilaçlar ile bu risk en aza indirilmektedir.

Eğer

1) Ateş basması başta olmak üzere yakınmalar varsa VE

2) Kullanmaya engel bir durum yoksa,

60 yaş altı (veya menopoz süresi 6 yıldan az) kadınlarda hekim önerisiyle menopoz ilaçları kullanılabilir. Ateş basmaları, uykusuzluk, vb gibi menopozal yakınmalar için bu ilaçlar en etkili tedavidir. Güvenle kullanılabilinir.

Herkes birbirinden kişisel özellikler, şikayet şiddeti, tedaviden beklentileri nedenleriyle farklıdır. Bu nedenle size uygun ilacın seçilmesi muayenelere ve test sonuçlarınıza bağlıdır. Size reçete edilen ilaçları 5 yıl kontrollü olarak rahatça kullanabilirsiniz. Daha uzun süre kullanım da hekiminizin genel değerlendirmesi ve sizinle görüşmesi ile sağlanabilir.

Bu durumda sizlerin kullanabileceği etkinliği kanıtlanmış alternatif tedaviler de bulunmaktadır. Bunlar farklı hormon içermeyen haplar veya vajinal kayganlaştırıcılar kremler kullanılabilmektedir.

Menopoz sonrasında “östrojen” hormonun azalmış olması nedeniyle vajen örtüsünde ciddi bir incelme olur. Bu durum ilişkide ciddi yanma, acıma yakınmalarına yol açar ve menopoz sonrası dönemde cinsel ilişkiden kaçmanın en önemli nedenlerindendir. Ayrıca cinsel istek (libido)’de azalma da hormonal nedenli olarak görülmektedir. Bu durumda öncelikle kremler veya fitiller ile vajenin yeterince kalınlaşması ve sonrasında da libidoyu artırmak uygun olacaktır. Yakın zamanda özellikle cinsel isteği artırıcı etkileri olan destek ilaçlar da ülkemizde raflarda yerini alacak.

ASLA. Her ne kadar bitkiler günümüzde tıbbi ilaçların çoğunda genel olarak bulunsa da, aktarlardan alınan bitkilerde ne kadar etken madde olduğu ne kadar ve ne sıklıkla kullanılması gerektiği belirsiz ve adeta “göz kararı”dır. Bu nedenle bu tür bitkiler yerine hekime danışılarak eczanelerde satılan destek ürünlerin kullanılması daha uygundur.

Kısacası sağlıklı menopoz ve sonrası dönem için lütfen kadın hastalıkları hekiminize yılda bir kez kontrollerinizi yaptırın ve danışın. Kadın yaşamının azımsanmayacak bu dönemini sağlıklı geçirin.

Sağlık ve mutluluk dolu günler dileğimle…

Exit mobile version