Meme kanseri ve kadının psikolojisi
Meme kanseri, kadınlar arasında en sık görülen kanser türlerindendir. Meme kanseri olan kadınlarda hastalığın bedensel, psikolojik ve sosyal açıdan birçok olumsuz etkisi bulunmaktadır. Meme kanseri, kadının yaşamını derinden etkileyen bir kriz ortamı yaratmaktadır. Bu kriz ortamının belirgin özellikleri vardır.
Meme kanserine yakalandığını öğrenen kadın, ilk önce bir şok durumu yaşar, hastalığı inkar etme ve kabullenememe eğilimindedir. Daha sonra niye ben sorusuyla hayata dair bir kızgınlık tepkisi gösterir. Bu ruh halini bir müddet sürdüren kadın, hastalığına direnmesi gerektiğini anlar ve hastalığını kabullenerek tedavi sürecine uyum sağlar.
Her kadının hastalığa dair verdiği tepkiler farklılaşmaktadır; fakat tedavi süreci içerisinde de genelleşmiş ve ortak olan üç tepki bulunmaktadır. Bu tepkiler;
–Kansere dair endişeler:
Kanserin yayılma riski, belirsizlik, hastalığın nüksedeceğine dair korku ve ölümle ilgili endişelerdir.
-Meme alındıktan sonra kadının benlik algısına dair yaşadığı duygular:
Meme kaybı yaşamak kadınların ciddi şekilde kayıp duygusu hissetmelerine neden olur. Bununla beraber memesi alınan kadın kendini eksik hisseder: beden imajı, özgüveni ve benlik algısı etkilenir. Yaşadığı kayıptan dolayı suçluluk, kızgınlık, pişmanlı ve öfke duyguları yoğunlaşır.
-Cinselliğe dair düşüncelerin ve davranışların değişim göstermesi:
Meme kanseri olan ve meme kaybı yaşayan kadınlar cinsellikle ilgili sorunlar yaşayabilir. Bunun nedeni genel olarak memenin kadınlık, doğurganlık ve dişilik simgesi olmasıdır. Kanserle beraber memesini kaybeden ve bunun yanı sıra gördüğü tedavi, kemoterapi ve radyoterapi gibi uygulamalar yüzünden saçı dökülen, bedeninde değişimler olan kadın, artık kendisini tam bir kadın olarak hissetmemeye, eksik hissetmeye başlar. Bu durum partnerinden uzaklaşmasına, cinsellikten kaçmasına neden olur. Aynı zamanda partneri de hasta olduğu için rahatsız etmemek ya da ona zarar vermemek adına, eşinden uzaklaşabilir.
Memenin kadınlık ve cinsellik sembolü olarak vurgulandığı bir toplumda sadece memeyi kaybetmek düşüncesinin bile psikolojik durum üzerindeki olumsuz etkisini anlamak zor değildir.
Tedavi yöntemlerindeki değişimlerin sonucunda, meme kanseri ile uğraşan kadın için sosyo-kültürel iklim geniş ölçüde değişti. 15-20 yıl öncesinde yaşanan problemler ile bugün karşılaşılan problemler farklı. Problemler farklı olabilir ancak eşit derecede zorlayıcıdır.
Meme kanserinin tedavisinde birincil öneme sahip olan cerrahi girişim hastanın beden imajını, öz güvenini, psikolojik durumunu, cinsel yaşamını ve çevre ile ilişkilerini olumsuz etkiler. Memenin hastanın benlik ve kadınlık kavramındaki önemi ve meme kaybının hasta için kişisel anlamı ameliyata verilecek psikolojik yanıtta belirleyici faktörlerdendir.
Hastanın bilgi düzeyi, hastalık algısı ve belirsizlik düzeyi hastanın psikolojik durumunu etkiler. Bu nedenle ameliyat öncesi dönemde hastanın hazırlanması ve psikolojik destek verilmesi ameliyat sonrası dönemde tıbbi ve davranışsal komplikasyonları azaltır ve hastanın psikososyal uyumunu kolaylaştırır. Ameliyat öncesi sağlayan desteğin ameliyat sonrasındaki dönemde de devam etmesi son derece önemlidir.
Bunun yanı sıra ameliyat olmuş kadınların eşlerinin, bundan sonra hayat boyu sürecek bir sorumluluk paylaşımı, anlayış geliştirme ve destekleyici tutumlarına ihtiyaç vardır. Ailenden ve eşten gelen sosyal desteğin iyileşme süresince Tedavi öncesi ve sonrası eşlerin ve diğer aile üyelerinin destekleyici tutumları kadının yeni bedenini psikolojik kabullenmesi ve kendisi ya da dış dünya ile yeni işlevsel ilişki tarzları geliştirilmesini sağlayacaktır.