Türk Radyoloji Derneği, ülkemizde yapılan tek çalışmaya göre Türkiye’de meme kanserlerinin %50sinin 50 yaşın altında bulunduğunu, bu nedenle kadınların 40 yaşından en az 70 yaşına kadar yılda bir mamografi ile taranmaları gerektiğini bildiriyor (1).
Dr. Fatih Aydoğan da Meme Federasyonu verilerine göre 40 yaş altında bulunan meme kanserlerinin batıda %3-6 iken ülkemizde %20 oranında olduğunu ve Türkiye’de meme kanseri görülme yaşının ABD’dekinden 11 yaş daha erken olduğunu iddia ediyor (2).
Birçok meslektaşımız Dr. Aydoğan’ ın, sırf sayısal veriler göstermesi nedeniyle bilimsel bir duruş sergilediği inancında.
Benim gördüğüm ise akademik dünyada bile bir çalışmanın bulgularının nasıl yorumlanacağı ve bilimsel değerinin nasıl ölçüleceği konusunda ciddi sorunlar olduğu
Demek ki mamografi taramasının etkinliğini tartışmadan önce bilgi ile malumat arasındaki farka dikkat çekmemiz gerekiyor.
Prof. Dr. Ahmet İnam bu farkı şöyle açıklıyor:
Bilgi, malumatı tartışmakla, sorgulamakla, onu bir bütünlük içine koymaya çalışmakla başlar. Bilgiye gerek duymayan, malumatla yaşayıp giden insanlar kolayca yönlendirilip, medya ve eğitim ile ustaca şekillendirilebilirler. Malumat teknoloji haline gelmiş; bu teknolojiye bizim gibi ülkeler yetişmeye çalışıyor; bunun için çığırtkanlar çağa övgüler düzüyor, bilgiyi göklere çıkarıyor. Bilginin bilgisine erişemeyen bu insanlara ancak bilgi enayisi denilebilir.
Türk Radyoloji Derneği de Dr. Aydoğan da yararlandıkları ulusal kaynakları göstermemişler. Ben onların olası kaynaklarına (4,5) tahminlerimle ulaştım. İsabet ettiremediysem kendilerinden beni düzeltmelerini rica eder, yanıldıysam yorumlarımı geri alırım.
Söz ettiğim kaynaklarda ve onları referans gösteren diğer çalışma ve yorumlarda bariz şekilde taraf tutulduğunu görüyorum.
En basitinden, arkadaşlarımız belli merkezlere belli bir zaman diliminde başvuran meme kanserli kadınlardaki özelliklerin ülkeyi temsil edebileceği yanılgısındalar ve bütün tezlerini bu yanlış varsayım üzerine inşa etmiş olduklarının farkında bile değiller. Daha pek çok yöntem ve yorum hatasından her biri tek başlarına bile bu çalışmaların bilimsel sayılmasını engellemektedir.
Ulusal Meme Federasyonundan bahsetmeye gerek bile duymuyorum ama Türk Radyoloji Derneği bu hataları deşifre etmek bir tarafa tutup bir de referans gösteriyorsa sorun çok ciddi demektir!
İşin aslı, ülkemizde ve diğer ülkelerde 40 yaş ve 50 yaş altında bulunan meme kanserlerinin sıklığı daha ileri yaşlarda bulunanlardan kesinlikle daha düşüktür!
Buna ilişkin olarak İzmir Kanser Kayıt Merkezinden Doç. Dr. Sultan Eser’in açıklamaları gayet yeterlidir (6).
Ben, mamografi taramalarının 40’lı yaşlarda ve sonrasında senede bir yapılması gerektiğini savunuyorum ama bunun nedeni malumat sahiplerinin sandığı gibi ülkemizde meme kanserinin genç kadınlarda daha sık görülmesi değil! Nedenlerini başka yazılarımda paylaştım ve paylaşmaya devam edeceğim.
KAYNAKLAR:
1. http://www.ahmetrasimkucukusta.com/2012/01/20/bir-tavsiye/rayasyonsuz-goruntulemeye-tepki/
2. http://www.ahmetrasimkucukusta.com/2012/09/19/etibba-diyor-ki/mamografi-tartismalari-halka-acik-olmamali/
3. http://www.ekodialog.com/Makaleler/bilgi-sagligi.html
4. Breast Cancer in the World and Turkey. V. Özmen. Meme Sağlığı Dergisi 2008;4(2):7-12
5. Türkiye’de meme kanserli hastaların tanı ve tedavi yöntemlerine ulaşım hızı; çok merkezli gözlemsel çalışma. P. Saip ve ark. Meme Sağlığı Dergisi 2011;7(2):109-117.
6. Hekimforumu. Mamografi taramaları ve sayın Küçükusta’ nın yazılarına yorum. 20 Eylül, 2012.http://www.ahmetrasimkucukusta.com/2012/10/04/haftanin-haberi/mamografi-istatistikleri/