Meme Kanseri İçin Kapsamlı Rehber

Meme kanseri kadın kanserleri arasında en yaygın olan ve akciğer kanserinden sonra en sık ölüm nedeni olan kanserdir. Tüm kadın kanserlerinin %24 ünü ve kanserden ölümleri %14 ünü oluşturmaktadır. Her 8 kadından birinin hayatının belirli bir zamanında meme kanserine yakalanacağı bildirilmektedir. Nadir olarak erkeklerde de meme kanseri görülmektedir. Her 100 kadına karşılık 1 erkek meme kanseri tanısı almaktadır. Meme kanseri görülme sıklığının her yıl arttığı saptanmıştır.

Kanser, vücut hücrelerinin kontrol edilemez bir şekilde, sürekli çoğalmasıyla oluşur. Meme kanseri ise meme dokusundaki süt kanallarında yer alan ve süt üretiminden sorumlu hücrelerin kontrolsüz şekilde çoğalmasına bağlı olarak gelişir. Tüm dünyada her 8 kadından birinde görülen meme kanseri vakalarının %80’i süt kanallarındaki hücrelerin kontrolsüz çoğalımına bağlı oluşurken geriye kalan %20’lik kesim ise invaziv lobüler karsinom olarak tanımlanan süt bezelerinde gelişir. Tüm bunların haricinde medüller, müsinöz ve tübüler gibi farklı meme kanseri çeşitleri de bulunur. Meme kanseri varlığında kanser hücreleri, zaman içinde çoğalarak kitle oluşturur. Diğer kanser türlerine kıyasla daha yavaş gerçekleşen bu durumun ardından kanser hücreleri, lenf nodlarına ve ardından kan dolaşımı aracılığıyla vücudun farklı bölgelerine sıçrayabilir.

Meme kanseri belirtileri arasında meme ucundan akıntı gelmesi, şekil bozukluğu, meme ve koltuk altı bölgesinde şişlik ve / veya kitle varlığı gibi semptomlar yer alır. Meme kanseri tedavi yöntemleri ise meme kanserinin teşhis edildiği evreye göre farklı şekillerde yapılır. Meme kanserinin tanısı ne kadar erken koyulursa tedavi şansı bir o kadar yüksek olur. Dolayısıyla meme kanseri riskine karşı 20 yaşından sonra her kadının, âdet döneminin sona ermesinin ardından geçen ilk haftada elle meme muayenesi yapması gerekir. 40 ila 69 yaş aralığındaki kişilerin ise meme kanseri kontrolü için yılda bir kez mamografi çektirmeleri önerilir.

Meme Kanseri Nedir?

Meme dokusu; meme lobları, yağ dokusu, bağlar, boşluklar (sinüs), salgı bezleri ve süt kanallarından oluşur. Meme dokusunda yer alan hücrelerin kontrolsüz bir şekilde çoğalmasıyla oluşan meme kanseri, kalp ve damar hastalıklarından sonra en fazla ölümle sonuçlanan hastalıkların başında gelir. Erkekte meme kanseri nadiren görülse de kadınlarda en sık rastlanan kanser türüdür. Tüm kanser türlerinde olduğu gibi meme kanserinde de sağlıklı hücrelerin DNA’larında birtakım bozulmalar olur. Buna bağlı olarak hücreler kontrolsüz bir şekilde sürekli çoğalmaya başlar. Kanserli hücreler, sağlıklı hücrelere göre çok daha hızlı bölünerek çoğalır ve daha uzun ömürlüdür. Dolayısıyla kanserli hücreler bir süre sonra yığılmalara yol açar. Kütle oluşumuna yol açan hücre birikimi, tümör olarak tanımlanır.

Meme kanserinde bu durum sıklıkla meme dokusunda yer alan süt kanallarında veya süt bezlerinde yer alan hücrelerin hızla çoğalmasına bağlı olarak gelişir. Bu bölgelerde çoğalmaya başlayan kanser hücreleri, tümör denen kütleyi oluşturur. Meme kanserindeki tümörler, benign yani iyi huylu ya da malign yani kötü huylu olabilir. Kanserli olan ya da olmayan olarak da adlandırılabilen bu tümörler vücutta farklı etkilere yol açar. Kötü huylu tümöre yol açan hücrelerin çoğalımı, başlangıç döneminde genellikle oldukça yavaştır ve belirtiye yol açmaz. Dolayısıyla kişi, çoğunlukla bu durumu başlangıç döneminde fark etmez. Bu da kanserin öncelikle lenf nodlarına ve ardından dolaşım sistemi aracılığıyla vücudun farklı bölgelerine yayılmasına, yani metastaz yapmasına yol açar. Çoğunlukla 50 ila 70 yaşları arasında ortaya çıkan meme kanseri, birinci derece akrabalarında meme kanseri olanlarda daha sık görülür. Bu yüzden meme kanseri taraması son derece önemlidir. Meme kanseri belirtisi göstermese bile 40 yaşına gelen tüm kadınların, düzenli aralıklarla mamografi yaptırması önerilir.

Meme kanseri kadın kanserleri arasında en yaygın olan ve akciğer kanserinden sonra en sık ölüm nedeni olan kanserdir. Tüm kadın kanserlerinin %24’ünü ve kanserden ölümlerin %14’ünü oluşturmaktadır. Her 8 kadından birinin hayatının belirli bir zamanında meme kanserine yakalanacağı bildirilmektedir.Nadir olarak erkeklerde de meme kanseri görülmektedir. Her 100 kadına karşılık 1 erkek meme kanseri tanısı almaktadır. Meme kanseri görülme sıklığının her yıl arttığı saptanmıştır. Meme kanserinin sık görülmesi, sıklığın giderek artması, erken evrede tedavi edilebilir olması ve erken evrede tanı koyulabilmesinin günümüz koşullarında mümkün olması meme kanserinin önemini arttırmaktadır.

Meme Kanseri Belirtileri Nedir?

Hastalık, başlangıç döneminde yavaş ilerler. Dolayısıyla başlangıç evresinde meme kanseri belirti göstermeyebilir. Meme kanserinde sıklıkla görülen belirtilerin bir kısmı şu şekilde sıralanabilir:

Erkeklerde meme kanseri belirtileri de kadınlardakilere benzer özelliktedir. Erkeklerde meme kanseri belirtileri çoğunlukla meme ucundan salgı gelmesi, meme ucunda kızarıklık gibi semptomlara yol açar. Tüm bunların yanı sıra meme dokusunda ağrısız şişlik, meme ucunda çukurlaşma, büzülme, kabarıklık gibi meme kanseri belirtileri görülebilir. Bu belirtiler her zaman kanser belirtisi olmamakla beraber kadının doktora başvurmasına sebep olmaktadır. Bu başvurular sırasında yapılan incelemelerde erken tanı şansı yakalanmaktadır.

Meme Kanseri Evreleri

Meme kanseri belirtiler açısından her evrede farklılık gösterebilir. Meme kanseri belirtileri resimli olarak incelendiğinde evreler arasında cilt dokusundaki farklılaşma gözlenebilir. Meme kanseri, 5 ayrı evreden ve 3 alt evreden oluşur:

Evre 3C ameliyat edilebilir ve ameliyat edilemez olarak ikiye ayrılmaktadır. 

Meme Kanseri Nedenleri

Meme kanseri, genetik ve çevresel faktörlere bağlı olarak oluşur. Ailede meme kanseri öyküsünün bulunması, kişinin meme kanserine yakalanma riskini artırır. Ayrıca şu risk faktörleri de meme kanseri nedenleri arasında sayılabilir:

Meme Kanseri Nasıl Olur?

Meme dokusunun büyük bir bölümü yağ dokusundan oluşur. Emzirme döneminde ise süt bezi ve süt kanalları büyür. Meme dokusunun kişiden kişiye farklılık göstermesinin temel sebebi budur. Meme kanseri, meme dokusunda yer alan süt kanallarının ve süt bezini oluşturan hücrelerin farklılaşmasından kaynaklanır. Sağlıklı her kadında bulunan bu hücreler, kontrolsüz olarak çoğaldığında meme kanseri ortaya çıkar. Kanserli hücreler zaman içinde çoğalmaya devam ederek kitle oluşmasına yol açar. Eğer kanser tedavi edilmezse zamanla kanser hücreleri tüm vücuda yayılır.

Meme Kanseri Tanı ve Tedavisi

Meme kanseri farkındalık yaratılması gereken hastalıkların başında gelir. Bunun sebebi hastalığın erken evrede belirti göstermemesidir. 20 yaşından sonra her kadının, ayda bir kez memesini el ile muayene etmesi gerekir. Meme dokusunda, meme başında farklılık olması ya da memede ağrısız şişlik fark edilmesi durumunda hızla hekime başvurulmalıdır. 40 yaşından sonra ise tüm kadınların en az 2 yılda bir kez mamografi çektirmesi, erken tanı açısından büyük önem taşır. Kişinin meme kanseri şüphesi ile hekime başvurması durumda hekim, öncelikle hastanın öyküsünü dinler ve fizik muayenesini yapar. Hekim gerekli gördüğünde mamografi, ultrason, PET, MR çekilmesini ya da biyopsi yapılmasını talep edebilir. Meme kanseri tedavisi, meme kanserinin evresine ve hastanın mevcut sağlık durumuna göre yapılır. Tedavide öncelik meme dokusunun korunması olsa da gerekli durumlarda mastektomi işlemi ile meme dokusu tamamen alınabilir. Cerrahi girişimin ardından radyoterapi ve kemoterapi uygulanması gerekebilir.

Meme kanserinde erken tanı için düzenli aralıklarla mamografi çektirmeyi ihmal etmeyin.

Meme kanserine eşlik eden hastalıklar nelerdir?

Paget hastalığı

Paget hastalığı meme kanseri ile birlikte ortaya çıkan nadir bir hastalıktır. Her 100 meme kanserinin 1 ya da 2’sinde görülmektedir. Paget hastalığı meme ucunda ya da onu çevreleyen daha koyu deri alanında (areola) başlar. Genellikle öncelikle kırmızı, pullu döküntü olarak görülür. Kaşıntılı olabilir. Psoriyazis (sedef hastalığı) ya da egzema gibi diğer deri hastalıklarına çok benzer olabilir ve bunlarla karıştırılabilir. Tanı koymak için meme ucundaki etkilenmiş cilt dokusundan bir örnek (biyopsi) alınır ve mikroskop altında incelenir. Eğer sonuç Paget hastalığını gösterirse, mammografi planlanır. Genellikle Paget hastalığı meme kanseri ya da duktal karsinoma in situ (DCIS)’nun bir belirtisidir. Paget hastalığına sahip kadınların yaklaşık yarısı meme ucunun gerisinde bir yumruya sahiptir. 10 hastanın 9’u invazif meme kanseridir.

İnflammatuar (İltihaplı) meme kanseri

Sık görülmeyen bir meme kanseri türüdür. Her 100 meme kanserinin yalnızca 1-4’ü bu tip kanser tanısı almıştır. Meme dokusu iltihaplandığından dolayı, inflammatuar (iltihaplı) olarak adlandırılır. Kanser hücreleri memedeki en küçük lenf kanallarını tıkarlar. Lenf kanalları tıkalı olduğundan, meme şişer, kızarır, sertleşir ya da sıkılaşır ve dokunulduğunda ağrı ve sıcaklık hissedilir. Ağrı her zaman olmayabilir. Diğer belirtileri meme dokusunda kalınlaşma, çıkıntı ya da çukurlaşmadır. Bazen meme de yumru olabilir. Meme ucu ters dönmüş (memede çekme) ya da meme ucunda akıntı olabilir.

İnflammatuar meme kanseri belirtileri oldukça ani ortaya çıkabilir. Sıklıkla memedeki bir enfeksiyon ile karıştırılır (mastit).

Meme kanseri tedavi süreci ve sonrası

Beslenme: ideal kiloda kalmak ve dengeli beslenmek meme kanserinden korunmak için dikkat edilecekler listesinin başında yer almaktadır.Araştırmalar beslenmenin kanser tedavisi üzerinde %30-40 etkisi olduğunu göstermiştir. Amerikan kanser araştırmaları derneği ideal kilonun kanserde en önemli nokta olduğunu söylemiştir. Meme kanseri tanısı almış ve tedavi olmuş hastaların kilo alması nüks riskini arttırmaktadır.

Yağ alımı: menapoz sonrası fazla yağ tüketen bireyleri daha az yağ kullanmaya başlaması meme kanseri riskini azaltmaktadır. Omega3 açısından zengin beslenme kanser riskini azaltır.

Alkol alımı: alkol alındığında kandaki folat miktarı azalır. Folat kanser riskini azaltan bir maddedir. Folat koyu yeşil renkli sebzeler, portakal suyu, enginar ve pancarda bulunur. Alkol alımının günde 1 kadehi aşmayacak şekilde olması gerekmektedir.

Egzersiz: meme kanserinde tedavi sürecinde ve sonrasında egzerisiz yapılmasının temel amacı en kısa sürede normal hayata dönmeyi sağlamaktır. Egzersizin faydaları ise:

Exit mobile version