MEME KANSERİ: KİMLER RİSK ALTINDA?
Meme kanseri her kadının korkulu rüyasıdır. Avrupa kaynaklı istatistikler gözönüne alındığında bunun haksız bir korku olmadığı anlaşılır. Her on kadından biri ömrünün bir döneminde meme kanseriyle karşı karşıya gelmektedir. Son yıllarda medyatik kişilerin meme kanserine yakalanmaları ve teşhis ve tedavi sırasında yaşadıklarını medya aracılığıyla paylaşmaları toplumun bilinçlenmesinde önemli rol oynadı.
Soru: Meme kanseri genetik midir?
*Meme kanserinde genetik faktör önemli olmakla birlikte çevresel faktörlerin de etkili olduğu unutulmamalıdır. Genetik açıdan bakıldığında BRCA1 ve BRCA2 gen mutasyonları olan ailelerde meme kanseri oranları daha fazladır. Ancak bu çok nadir görülen bir durumdur ve genellikle genç yaşlarda ve iki memede birden meme kanserine rastlanır. Bu ailelelerde mutlaka bireyler test edilir ve gen mutasyonu saptanırsa gerekli önlemler alınır.
Soru: Ailede meme kanseri olması ne kadar riskli?
Meme kanseri olan hastaların %85’i ailedeki ilk vakadır. Yani ailenizde hiç kimsede kanser olmaması içiniz rahat ettirmemeli ancak birinci derece akrabalarınızdan (anne,kızkardeş,kız) birinde meme kanseri olması sizin de meme kanserine yakalanma riskinizi 2 kat arttırır. Eğer bu kişilerden ikisinde meme kanseri varsa sizin hastalığa yakalanma riskiniz 3 katına çıkar.
Soru: Büyük veya küçük memeye sahip olmak kanser riskini etkiler mi?
Hayır. Memenizin büyük yada küçük olmasının kanser riskinize hiçbir etkisi olmaz. Ancak şişman olmak özellikle menapoz sonrası dönemde meme kanseri riskinizi arttırır. Çünkü yağ dokusunda östrojen benzeri hormonlar üretilir ve bunlar meme kanserine yatkınlığı arttırır. Bu bağlamda özellikle karın çevresinde yağ oranı fazla olan kadınlar daha fazla risk altındadır. Bu yüzden özellikle menapozdan sonra kilo almamaya çalışmak kanserden korunmada çok önemli.
Soru: Çocuk doğurmak yada emzirmek meme kanseri riskini etkiler mi?
Meme hormonlardan etkilenen ve sürekli değişim/ dönüşüm içinde olan bir organdır. Bu yüzden hormonal düzensizliklerden etkilenir. İlk adetini erken görmek, 30 yaşından sonra anne olmak yada hiç olmamak, bebeği emzirmemek, geç menapoza girmek, uzun süre hormon replasman tedavisi kullanmak meme kanseri riskini artırır.
Soru: Doğum kontrol hapları meme kanseri riskini artırır mı?
Bu konudaki tartışmalar devam etmekte. Yapılan pek çok çalışmada uzun süreli kullanımın meme kanseri riskini artırabildiği ancak kullanımı bırakıldıktan sonra riskin normale döndüğü görülmüş. Bu durumda ben mutlaka bir genel cerrahi uzmanına danışılarak haraket edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Her kadının kişisel geçmişi, genetik ve sosyal yapısı, taşıdığı risk faktörleri farklıdır. Bu yüzden bu tür kararların bütün faktörler gözönünde bulundurularak alınması gerekli. Aynı şey menopoz sonrası hormon replasman tedavisi için de geçerli. Bunlar hasta ve doktorun bütün risk faktörlerini değerlendirerek, kar-zarar hesabını çok iyi yaparak birlikte alması gereken kararlar.
Soru: Memeye silikon yaptırmak meme kanserini arttırır mı?
Hayır arttırmaz. Son yıllarda yapılan çalışmalarda meme kanseriyle silikon meme protezinin ilişkisi olmadığı görülmüştür. Ancak protez konulan meme dokusunda tahriş oluşur. Buna skar dokusu diyoruz. Bu skar dokuları ve protez meme muayenesini zorlaştırıp herhangi bir şüpheli oluşumun anlaşılmasını geciktirebilir.
Soru: Deodorant veya sütyen kullanımı konusunda bir sürü şey duyuyoruz. Bunların meme kanseriyle ilişkisi var mı?
Hayır bu konuda kanıtlanmış herhangi bir şey yok.
Soru: Meme kanseri riskini azaltmak için neler yapmalıyız?
Doğuştan getirdiğimiz bir takım riskleri yok etmemiz mümkün değil elbette. Ancak çevresel faktörleri kontrol altına alarak meme kanseri riskini azaltabiliriz. Örneğin fiziksel aktivite özellikle menopoz sonrası çok önemli. Yapılan çalışmalar göstermiş ki haftada 2,5 saat yürüyen kadınlarda meme kanserine yakalanma riski %18 azalmakta. Sigara kesinlikle kullanılmaması gerekiyor tabi ama bu artık herkesin bildiği bir şey. Diğer bir konu sağlıklı bir kiloda olmak. Mümkün oldukça doğal beslenmek ve ne olduğundan emin olmadığınız hiçbir ilacı bitkisel bile olsa asla kullanmamak gerekli çünkü bazı bitkilerin östrojen benzeri etkileri var ve bunlar uzun süreli kullanımlarda tıpkı kimyasallar gibi zararlı olabilirler. Yağlı besinler ve fast food’un zararlı olduğunu dile getiren çalışmalar var ve Amerika birleşik devletlerinde yakın zamanda yapılan bir çalışma göstermiş ki gece çalışmak zorunda kalan kişilerde meme kanseri riski artmakta. Burdan gece uykusunun da ne kadar önemli olduğunu anlayabiliriz. Özetlemek gerekirse doğal halimize en yakın olan yaşam tarzı bizi meme kanserinden en çok koruyacak yaşam şeklidir.
Meme kanserinde erken teşhisin hayat kurtardığı akıldan çıkmamalı. Bu da ancak hastalıktan korkmadan bilinçli hareket etmekle olur. 20 yaşından itibaren her kadın mutlaka her ay kendi kendine kontrol muayeneleri yapmalı ve doktorunun gerek gördüğü sıklıkta genel cerrahi uzmanına giderek muayene ve uygun tanı tetkikleriyle kontrolden geçmeli.
Sağlıklı Günler Dilerim
Op Dr Işıl ÇELİKEL