Çocukluk çağı kanserleriyle ilgili farkındalık yaratmak amacıyla projeler geliştiren Kanserli Çocuklara Umut Vakfı (KAÇUV), 2-8 Kasım Lösemili Çocuklar Haftası’nda lösemiye dikkat çekmek için “Umutlu Biriyim” kampanyasını başlattı. Kampanyayla kamuoyunda farkındalık oluşturmayı hedefleyen KAÇUV, erken tanının önemine dikkat çekiyor.
Türkiye’de maddi sorunları nedeniyle tedavileri aksama riski taşıyan çocuklarda tedavinin sürekliliğini sağlamak amacıyla kurulan Kanserli Çocuklara Umut Vakfı (KAÇUV), ayrıca tedavi sürecinde önemli bir gereksinim olan psikososyal destek hizmetleri, çocuk psikolojisine uygun tedavi ortamının sağlanması ve desteklenmesi gibi çalışmalar yürütmektedir. KAÇUV, 2-8 Kasım Lösemili Çocuklar Haftası’nda erken tanının önemine dikkat çekiyor. Dünya genelinde yılda 300 bin, Türkiye’de ise nükslerle birlikte 5 bine yakın çocuk ve gence kanser tanısı konuyor. Lösemi 0-18 yaş aralığında görülen kanser türlerinde ilk sırada yer alıyor. KAÇUV, Lösemili Çocuklar Haftası’nda lösemiye dikkat çekmek için “Umutlu Biriyim” kampanyasını başlattı. Vakıf bu kampanyayla, “Siz de bu büyük, umutlu ailenin bir parçası olun, Lösemili Çocuklar Haftası’nda yapacağınız bağışlarla tedavi gören çocuklardan birinin umudu olun” dedi.
Löseminin birçok tipi bulunuyor
KAÇUV Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. İnci Yıldız, erken tanının önemine dikkat çekerek lösemiyle ilgili şu bilgileri verdi:
“Lösemi bir diğer deyişle kan kanseri, kan hücrelerinin ve bu hücrelerin öncülerinin vücutta anormal şekilde çoğalmasıyla ortaya çıkan, çıktığı dokuyu harap eden veya çevreye ve uzak dokulara da yayılabilen bir hastalıktır. Löseminin birçok tipi var. Bunlardan biri olan ‘akut lenfoblastik lösemi (ALL)’, çocuklarda en sık görülen tiptir. Çocuklarda ikinci sıklıkta görülen tip ‘akut miyeloid lösemi (AML)’dir. Bu iki tip hızlı ilerleyen lösemilerdir. Çocuklarda çok nadir görülen bir tip ise ‘kronik miyeloid lösemidir (KML).”
Ateş, halsizlik, deri kanamaları ilk belirtilerdir
Löseminin oluşmasında çevresel faktörlerin yanı sıra bazı genetik yatkınlıkların zemin hazırladığını belirten Prof. Dr. İnci Yıldız, bu hastalığın belirtileriyle ilgili şunları söyledi:
“Lösemi genellikle ani başlayan belirtiler ile ortaya çıkabildiği gibi bir kısmında sinsi ve yavaş ilerleyen, aylar süren bir seyir de gösterebilir. Ateş, tekrarlayan enfeksiyonlar, lenf bezlerinde büyüme, kemik ağrıları, halsizlik, deri kanamaları, burun kanamaları, iştahsızlık, kilo kaybı, geceleri aşırı terleme, karın ağrısı diğer saptanan belirtilerdir. Karaciğer ve dalakta büyüme gözlenebilir. Akut miyeloid lösemi (AML) tipinde diş eti şişlikleri, ağız içi ve deri altı kitleleri görülebilir. AML’nin M3 alt tipinde tanı döneminde kanama çok sık görülen bir belirtidir.
“Akut lenfoblastik lösemide (ALL) olguların yüzde 90’ı ilaç ile tamamen düzelebilir”
“Bu kanser türünde ilaç tedavisi (kemoterapi) uygulanarak lösemili hücreleri yok etmek hedeflenir. Akut lenfoblastik lösemide (ALL) olguların yüzde 90’ı çoklu ilaç tedavisi ile tamamen düzelebilir. Ancak yüzde 10 kadarında kök hücre nakli gerekebilir. Akut miyeloid lösemide (AML) ise kök hücre nakline yüzde 30-50 civarında ihtiyaç olur. Kök hücre naklinde, hastalıklı kemik iliğinin yerine bir vericiden alınan sağlıklı kök hücreler konur. Bazı lösemi türlerinde hastalığın beyine ve omuriliğe yayılmasını önlemek veya yayılım varsa tedavi etmek için ışın tedavisi (radyoterapi) uygulanabilir”
Erken tanı iyileşmede önemli bir faktör
Bu hastalıkta dikkat edilmesi gerekenler konusunda da bilgi veren Yıldız, şu uyarılarda bulundu:
- Erken tanı her hastalıkta olduğu gibi lösemide de çok önemli. Aileler bu belirtileri gördüklerinde mutlaka bir uzmana başvurmalı.
- ALL tanısı konan çocukların yüzde 98-99’u ilk tedavide kemik iliğinde iyileşme hali gösterir. Yani kemik iliğinde mikroskop altında görülen lösemili hücre oranı yüzde 5’in altına iner. Yaklaşık iki yıl süren bir tedavi sonrasında hastaların yüzde 80-90’ı tamamen iyileşir.
- AML’li hastalarda başarı daha düşüktür. Lösemilerde tedavi başarısını etkileyen faktörlerin başında yaş ve akyuvar (lökosit) sayısı gelir. Hastalığın seyri 1-6 yaş arası çocuklarda daha iyidir. Lökosit sayısı 20.000/mm3 altında olan hastalar daha iyi seyirlidir.
- Hastalarda, tedavinin tamamlanmasından sonraki ilk iki yıl içinde nüks görülebilir. Bu nedenle bu iki yıl süresince her ay muayene ve kan tetkikleri ile çocuğunuz yakından izlenmelidir.
- Sonraki yıllarda yıllık takip yapılmalıdır. Hastalar hormonal eksiklikler, obezite, ikincil kanserler gibi sorunlar açısından izlenmelidir.
- Genellikle kök hücre nakli yapılmamış hastalarda doğurganlık normaldir. Kalbe zararlı bazı kemoterapi ilaçları nedeniyle hastalarda kalp de izlenmelidir.