Ortamda sesli bir uyaran olmadan ses algılamasına kulak çınlaması (tinnitus) denilmektedir. Algılanan ses; çınlama, uğultu, rüzgar sesi veya bir makinenin çalışma sesi gibi değişik tonlarda ve özelliklerde tarif edilebilir. Özelliğine bakılmaksızın her türlü ses çınlama ya da tinnitus olarak isimlendirilmektedir.
Kulak çınlamasına neden olabilecek çok sayıda sebep vardır. Bunlar arasında dış kulak kanalında salgı birikimi gibi basit bir sebep olabileceği gibi çok nadir de olsa kötü huylu tümör gibi ciddi bir sebep de olabilir. Bu nedenle tüm kulak çınlamalarının önemsenmesi ve temel muayene ve değerlendirmelerin yapılması gereklidir. Kulak çınlaması her yaşta izlenebilen bir problem olmakla beraber daha çok ileri yaşlarda görülmektedir.
Kulak çınlamaları (tinnitus) temel olarak iki gruba ayrılmaktadır.
1. Objektif tinnitus: Dışarıdan net olarak duyulmasa da kulak bölgesinden ya da komşu organ ve dokulardan kaynaklanan gerçek bir ses mevcuttur. Bu ses dikkatli dinleme ile muayenede de fark edilebilir. Genellikle damar içeriği zengin tümörlerde ya da damar kökenli anomalilerde kanın damarlar içinde akarken yaptığı türbülansa bağlı oluşur. Orta kulak ya da östaki kanalı çevresindeki adalelerin istemsiz ritmik kasılmaları da (myoklonus) objektif tinnitusa neden olabilmektedir. Nispeten nadir olarak izlenen çınlama nedenidir.
2. Subjektif tinnitus: Kulak çınlamaların asıl büyük grubudur. Ortamdan ya da vücuttan kaynaklanan herhangi bir ses yokken algılanan seslerdir. En sık görülen sebepler olarak şunlar sayılabilir:
- İç kulaktaki işitme organının (koklea) yaşlanması
- Çeşitli nedenlerle oluşan işitme kayıpları
- Kulağa giden damarlarda daralma ve dolaşım bozukluğu
- Gürültülü ortamlarda bulunma (ses travması)
- Orta kulak iltihapları
- Dış kulak yolu hastalıkları
- Kolesterol ve diğer yağların yüksek oluşu
- Hipertansiyon
- Psikolojik faktörler (depresyon , gerginlik)
- Kullanılan ilaçlar (aspirin,bazı antibiyotikler..)
Çınlamanın başlı başına bir hastalık olmayıp, başka bir patolojinin belirtisi olduğu göz önünde tutularak teşhis konulmaya çalışılmalıdır. Ancak çoğu vakada çınlamanın gerçek sebebi tespit edilemediği için tedavide hedef çınlamanın azaltılması ya da çınlama ile yaşamaya adaptasyon olmaktadır.
Kulak çınlaması ile başvuran hastada yapılması gerekenler.
- Detaylı bir hikaye ve tam bir fizik muayene
- Odyolojik testler (orta ve iç kulağa yönelik)
- Kan basıncı ölçümü
- Kan tahlilleri (kan şekeri, kolesterol,karaciğer, tiroid hormonu tetkikleri)
Radyolojik İncelemeler (şüphelenilen patolojiye yönelik olarak normal grafiler, bilgisayarlı tomografi veya manyetik resonans görüntüleme)
Yapılan tetkikler sonucunda eğer çınlamaya sebep olabilecek bir hastalık bulunursa, o hastalığın tedavisi yapılmaya çalışılır. Ancak mevcut hastalığın başarılı tedavisi bile çınlamayı tam olarak ortadan kaldırmayabilir.
Kulak çınlamasında tedavi seçenekleri
Özellikle cerrahi ile giderilebilecek tipteki işitme kayıplarında ve iyi ve kötü huylu tümör ve damar anomalilerinde ameliyat seçeneği il
Sebebi belli olsun olmasın çınlamayı azaltmak için en sık başvurulan yöntem ilaç tedavisidir. Bu amaçla; iç kulağa giden kan akımını arttırıcı ve veya iç kulak işitme hücrelerinin aktivitesini düzenleyen ilaçlar kullanılır.
Çınlama eğer hastanın günlük yaşamını etkileyecek kadar şiddetliyse, tinnitus maskeleyici denilen ve işitme cihazına benzer cihazlar faydalı olabilmektedir. Bu cihazlarla, iç kulağa çınlama ile aynı frekansta ses verilerek çınlamaya neden olan bölgelerin hassasiyetin azaltılması amaçlanmaktadır.
Çınlama nedeniyle uykuya dalmakta zorlanan hastalar için, yatmadan önce müzik dinlemek pratik bir yöntem olabilir.
Son yıllarda çınlama tedavisinde kullanılmaya başlayan yeni bir yöntem ise Düşük Güçlü Laser Uygulaması (soft laser) dır. Bu uygulama, hasarlı dokulara verilen belli dalga boylarındaki laser ışınlarının doku ve hücrelerde iyileşme ve fonksiyonlar üzerinde önemli olumlu etkiler yapması prensibine dayanmaktadır.
Bu yöntemle uygun dalga boyu ve dozlarda yapılan ardışık tedavi seansları ile oldukça iyi sonuçlar elde edilmesine karşın bütün çınlamaları tam olarak iyileştiren kesin bir tedavi yöntemi olarak kabul edilmemelidir. Özellikle ilaç tedavisinin faydalı olmadığı kronik durumlarda ve akut durumlarda ilaç tedavisi ile birlikte uygulanması tercih edilmektedir.