Bir süredir hem ülkemiz olarak hem de dünya olarak bir süreçten geçmekteyiz ve geçiyoruz. Bu süreçte küresel bir biçimde neredeyse sınırlar olmadan aynı virüs COVID-19 halk arasında bilinen ismi ile Korona ile karşı karşıyayız ve ne yapacağımızı bilemez haldeyiz. Bu bilinmezlik hem karşımızdaki virüs hem de onun nasıl bir süreç izleyeceği ve de ne kadar süreceği ile ilgili. Bu nedenle de sürecin başından beri birçok insanda çeşitli tepkiler baş göstermektedir. Bunlar; herhangi bir tehdit ile karşılaştığımızda ortaya çıkan savaş ya da kaç ve donabilme tepkileridir. Bu tepkiler çok doğal ve çok insanidir. Bu nedenle birçoğumuz kaçma tepkisi olarak bana bir şey olmaz ya da herhangi bir şey yokmuş gibi normal hayatlarını sürdürürken; bazılarımız da gerekli önlemleri alarak bir savaşma tepkisi verdik ve veriyoruz.
Bu tepkilerin yanında neredeyse yarıdan insan fazla insan yoğun bir kaygı ve stres yaşamaktadır. Stres ve kaygıda yukarıda bahsettiğim gibi çok doğal ve çok insani duygular. Bunun yanında bizleri ayakta tutan ve alarm veren duygular çünkü bu duyguları yaşadığımızda tedbir alıyoruz, ne yapmalıyım diyoruz ve harekete geçiyoruz. Peki, ne oluyor da bu duygular bizim için zorlayıcı duygulara dönüşüyor? Oraya gelecek olursak evet her duygunun belli bir işlevi var lakin bu duygular belli bir seviyeyi geçtiğinde ve sosyal yaşantı gibi, aile ile ilişkilerimiz gibi işlevselliğimizi bozar hale geldiğinde sıkıntılar yaşamaya başlıyoruz. Bu kaygıya bağlı olarak daha fazla yemeye ya da yememeye, sürekli yeni şeyler yapma isteğine ya da tam tersi hiçbir şey yapmamaya, üretmeye ya da motivasyon düşüklüğüne bağlı olarak tüm gün oturabiliyoruz. Bunun için bu dönemde eğer yukarıda bahsettiğim şeylerin birini ya da birkaçını yaşıyorsanız kendinize çok fazla yüklenmeyin çünkü hepsi çok olağan. Eğer hiçbir şey yapmak istemiyor musunuz kendinizi bir şey yapacağım diye zorlamayın. Bakın bakalım o duygu size ne söylüyor. Her duygu size bir şeyler anlatır. Bu nedenle duygularınıza kulak verin kapamayın kendinizi.
Olabildiğince doğru bilgi kaynaklarından haber alarak, gerçek uzmanlardan ve bu alanda bilimsel temelli çalışan insanlardan doğru bilgiyi edinerek bu duyguları daha dengeli yaşayabiliriz. Doğru bilgi olduğunu anlamak içinse birçok sağlık çalışanı ya da alanda çalışan insanların söylediği yani tutarlı, net ve şeffaf bilgiyi dinleyerek ve haber takip sürelerini kısıtlayarak kaygınızı daha işlevsel tutabiliriz.