Konsantrasyon

Konsantrasyon

Tamamen latin kökenli bir kelime olan konsantrasyon, mana olarak toplumumuzda yaygın olarak dikkatin bir yere toplanması şeklinde bilinmektedir. İkincil sırada yer alan bazı maddelerin bir yere toplanması şeklindeki ifadesi pek kullanılmayan konsantrasyonun toplumun her kesiminden kişilerce bilinmesi ve “odaklanma, yoğunlaşma” gibi karşılıkları varken öncelikli kullanımı, yabancı terimlerin ne düzeyde kültürümüzü etkilediğinin de bir göstergesidir.

Uzm. Dr. Hasan AKDEMIR

Her iş yapılırken, yapan kişi tarafından o konuya odaklanma olması işin kalitesi açısından önem arzetmektedir. “El işte göz oynaşta ” deyimi işine yoğunlaşmamış kişileri betimleyen çok güzel bir örnektir. Günümüzün yüksek uzmanlık gerektiren, zamanla yarışılan işlerinde kişilerin işlerine odaklanmasıartık hayati bir önem arzetmektedir. Çernobil nükleer santralinde teknik problemler yanında, tasarım hataları ve sızıntı öncesi belirtileri farkedemeyen personelde işlerine tam konsantre olamadıkları söylemler arasındadır ki bunun sonuçlarını tüm dünya yaşamıştır.10 miligram verilecek ilacın hasta takibine konsantrasyon bozukluğu olan tedavi ekibi tarafından 100 miligram yapılarak hastanın ölümcül zararlar görebilmesi , ya da bir sahil beldesinde aracıma trafik cezası yazan belediye zabıtasının bir rakamı yanlış yazarak belki de ömründe oraya hiç gitmemiş bir araca ceza kesip insanları strese sokması günlük yaşamımızda karşılaşabileceğimizörneklerdir.

Odaklanmak için neler yapmalıyız ?

Sağlık : her zamanki gibi her işin başı sağlık diyerek konuya başlamak gerekiyor. Bir yeriniz ağrıyorken, çişiniz gelip iki bacağınızı makaslamış bir durumdayken,çok üzücü bir durum yaşarken,karnınız açlıktan gururdarken veya aşırı yedikten sonra uyku bastırmışken asla konsantre olamazsınız. Sağlıklı olmak için de düzenli doğal beslenme, düzenli bir hayat, yeterli uyku ve günlük egzersiz yapmanız gerekir.

Stres:stresin fazlası zarar, azı kararibaresi şu anda uydurduğum bir deyiş olup muhtemelen ileriki yıllarda deyimler sözlüğüne bile girecektir.Bir şeyleri kazanma ya da kaybetme stresini yeterli miktarda yaşayan kişiler, daha iyi konsantre olabilmektedirler. Aşırı stres ise konsantre olmaya engel olmakta ve başarıyı düşürmektedir. Ömer Seyfettin’in pire hikayesinde olduğu gibiköpeklerin canlanmasını sağlayan pire unsuruyla eşdeğerkabul edilen stres de belli oranda olduğunda bizi canlı ve atılgan tutmaktadır. Pirelerin çoğalıp köpeği kaşınmaktan harap etmesi gibi insanların da stresleri çoğalınca düşünmekten helak olmaktadırlar.

Zaman : Zihinsel emeğin yoğun olduğu işlerde odaklanma insanların fizyolojik durumlarıyla çok bağlantılıdır.Sağlıklı bir ortalama bireyin sürekli olarak dikkatini bir konuda yoğunlaştırabileceği zaman dilimi genelde 30-45 dakika arasında değişir.Bu nedenle okullarda derslerin süre kısıtlaması ve ara dinlenmeleri şart koşulur. Bedensel ağırlıklı işler yapanlarda, hep aynı işi değişim göstermeden yapıyorlarsa,konsantrasyon süreleri saatlerce devam edebilir.Bu nedenlesıkıştırılmış bir zaman diliminde yoğun şekilde zihinsel çalışmalar yapmaya kalkıldığında çoğu kimsenin konsantrasyon sürelerini uzatmak ve zihinsel olarak daha az yorulmak için sürekli hareket ettiklerini görürsünüz. Bir şeyi hafızaya almaya çalışırken odada ileri geri yürümek bunlar arasında en yaygın olanıdır.

İlgi : insanların ilgi duyduğu, sevdiği konularda daha bilgili oldukları ve bu alanlarda çalışanların daha başarılı olduğu kabul edilmiş bir gerçektir.Sevilmeyen, ilgi duyulmayan ama üzerinde çalışılması gereken bir konuda ilgiyi ve konsantrasyonu artırmanın pek çok yolu vardır. Benim çok kullandığım ve kullanan herkesin de başarılı olduğunu bilakis gördüğüm yöntemse espiridir.Bir Kazakatasözü bu konuda tam yerli yerinde olacaktır : ” espiriden anlamayan ahmaktır.“Özellikle konsantrasyon kaybı olduğunu söyleyen öğrenci hastalarıma önerdiğim komiğe bağlama olayıdır. Yani ilgi duymadığınız konuya bir espiri bağlarsınız ve belki de artık onu ömür boyu öyle hatırlarsınız.Tüm sağlıklı beyinler kötü anıları, hoşlarına gitmeyen şeyleri unutmaya programlanmıştır.Çok sevdiğiniz birisini kaybetmenin acısını ömür boyu aynı şiddette yaşamamanızın sebebi budur. Hayatın devamı ve insanlığın gelişimi için ” kötüden örnek olmaz” deyimi sağlıklı bir beyin tarafından otomatikman uygulanır.

Sonucu görmek : geçen aylarda bahçedeki ardiye duvarınakayrak taşı döşedim. Ömrümde ilk defa böyle birşey yaptım ve bitirene kadar tabiri caizse anam ağladı. Hele bir bitsin de şundan kurtulsam derken nihayet bitti ve şöyle karşıdan bir baktığımda söylediğim söz şu oldu “öbür duvarları da yapayım.” Herkes yüksünerek, zorlamalarla bir şeyler yapmak zorunda kalır ama iş bittiğinde ona şöyle uzaktan bakıp yorum yapacak bir süre ayırmaz. Çoğu kişi yaptığı şeyden zevkalmayabilir ama çıkardığı ürünün gerçekten birşeye benzediğini ve bunu kendisinin yapabildiğini görmeyi bile bir ödül olarak görebilir. Zoraki yaptırılan bir işi yapan bazı kişilerin, iş bitiminden sonra bile ” şu kısmı şöyle daha iyi olur , bir de şöyle yapayım ” diyerek zorlama işin içine artık iyice gömüldüğünü ve bundan zevk aldığını çok görmüşümdür.

Antrenman : yapılması gereken iş için sürekli kendinizi zorlamak ve benzer şeyleri tekrar etmek konsantrasyonunuzu artırır.Telefon numaralarını hatırlamakta zorlanan birisinin rakamlarla harfleri birbirine ilintileyerek numaraları ezberlemesi buna en güzel örnektir.” Tekellüf kalpte sevgi doğurur” der büyük İslam alimi İmam Gazali.Yani sürekli zorlamayla tekrar edilen şeye karşı artık bir muhabbet oluşur. İlk duyduğunuzda pek hoşumuza gitmeyen bir şarkıyı sürekli bir yerlerde dinlersek artık ondan eskisi kadar uzak durmadığımızı, bizi irrite etmediğini farkeder hatta istemeden ritmini tekrarladığımızı bile görebiliriz. Satranç, hafızayı geliştiren oyunları oynamak antrenman kapsamda düşünülebilir.

Ortam : anatomi sınavına mahallenizdeki sokak düğünü olduğu bir zamanda çalışırsanız ne olur ?İllaki bu dersi tekrarlamadan geçeceğim diye söz veren biriyseniz yaz dönemi olduğundan mezarlıktaki şehitlik duvarına sırtınızı dayayarak oturup ders çalışırsınız. Mezarlığın da öyle çok sessiz sakin bir yer olduğunu sanmayın kuşlar, sıcakta gezintiye çıkmış muhtelif sürüngenler, neden oralarda dolaştığını bir türlü anlayamadığınız ilginç tipler burnunuzun dibine kadar gelebiliyor.Sessiz, sakin bazen de hoşa giden sözsüz müziğin olduğu bir ortamda konsantrasyon daha kolay olmaktadır.

Alternatif yaklaşımlar :aynı şeyleri hep aynı yollarla yapan kişilerde beyin içi bağlantılarda yeni dallanmalar olmaz ve yaratıcı düşünce gelişemez. Konsantrasyonun dışına kayan bu durum esasında satranç tahtasına dışarıdan bakma tekniği olarak yorumlanabilir. Satranç ve benzeri zihinsel oyunları oynayan kişiler geriye dönüp baktıklarında kendilerinin nasıl olur da öyle hamleler yaptıklarına bazen hayret ederler. Problemlere farklı bakış açılarıyla yaklaşmak, bazen problem zannedilen şeylerin başka şeylerin çözümleri olabileceğini farketmek ufkunuzu açabilir. Konsantre olayım derken konserve kutusuna sıkıştırılmış patlıcanlar gibi zihninizin yaratıcılığını da öldürmeyin. Tüm kapıları anahtarla açıp geçemezsiniz. Bazılarını kırmak , bazılarına çilingir getirmek, bazılarında dapencere veya bacayı denemek gerekir, hatta duvarları da delebilirsiniz,

Geniş düşünün ve sağlıcakla kalın.

Exit mobile version