Kolon kanseri tedavisi
Kalın bağırsakların iç yüzeyleri mukoza denilen hücresel bir yüzeyle kaplıdır. Yüzey (mukoza) hücrelerinin belli bir noktada çoğalmaları neticesinde bir “polip” oluşur ve zamanla hücre bölünmesi kontrolsüz hale gelerek “kolon kanseri” gelişir.
Kolon duvarında içten dışa doğru dört katman bulunur. İç katmanda başlayan kolon kanseri öncelikle duvarda derinlere inerek diğer katmanlara ulaşır. Duvar katmanlarına ilerlemesiyle eş zamanlı olarak da lenf (bağışıklık sistemi) ve damar yollarına girerek (invazyon) diğer organlara yayılım (metastaz) gelişir.
Kolon Kanseri Risk Faktörleri
Engellenebilir Riskler
- Obezite
- Sedanter yaşam
- Endüstriyel gıdalar
- Sigara
- Yoğun alkol alımı
Engellenemez Riskler
- İleri yaş
- Polip
- Kolorektal kanser
- İltihabi bağırsak hastalığı varlığı
- Ailede kolorektal kanser veya adenomatöz polipler
- Kalıtsal sendrom taşıyıcılığı (Lynch, FAP vs)
- Etnisite (Afro-amerikan, Doğu Avrupa Yahudileri vb)
- Tip 2 diyabetes mellitus
Kolon Kanseri Belirtileri Nelerdir?
- Makattan parlak kırmızı renk kanama
- Dışkıya bulaşık kan, dışkı renginde koyulaşma
- Dışkının kalem gibi incelmesi
- Dışkılama sonrasında bağırsakların tam boşalmadığı hissi
- Dışkılama ile rahatlayan uzun soluklu kramp ve karın ağrıları
- Halsizlik ve yorgunluk
- İstemsiz kilo kaybı
- Yeni gelişen ve sebat eden ishal veya kabızlık
Kolonoskopi Nedir?
Yukarıda bahsedilen belirtilerin görüldüğü hastalara öncelikle ayrıntılı bir fizik muayene yapılır. Bu muayene neticesinde bağırsak tıkanıklığı bulguları saptanmayan hastalara kolonoskopi planlanır. Tıkanıklık bulgularının (karında gerginlik, şişkinlik, makattan son birkaç gün içinde gaz veya dışkı çıkışının olmaması) izlenmediği hastalar evlerinde çekimden bir gün önce sabah kalktıklarından itibaren bol miktarda berrak sıvılar tüketir ve bağırsakların içeriğini boşaltmak için ilaç/şuruplar kullanırlar. Bağırsak temizliği olarak adlandırılan bu uygulamanın tarifi hastalara çekim randevusu planlanırken yazılı olarak verilir. Kolonoskopi çekiminden hemen önce rahatlatıcı/uyutucu ilaçlar uygulanarak hastanın ağrı çekmemesi ve işlemi rahat geçirmesi sağlanır.
Ucunda geniş açılı bir kamera içeren esnek ve ileri derecede hareket kabiliyetine sahip ince bir hortum olan kolonoskop makattan ilerletilerek kalın bağırsak boyunca ilerlenir ve çekum olarak adlandırılan kalın bağırsağın başlangıç noktasına ulaşılır, ince bağırsağa girilerek 10-20 cm kadar ilerlenir. Bu aşamadan sonra kolonoskop dikkatlice geri çekilerek kalın bağırsağın tüm bölümleri incelenir. Saptanan kitlelerden örnekler alınarak patolojik incelemeye gönderilir. Kitlenin saptandığı bölge bağırsak dışından görülecek şekilde işaretlenir. Kolonoskopi esnasında polip saptanacak olursa bağırsak iç yüzeyi mukozaya oturan tabanının genişliği ve büyüklüğüne göre bir bütün olarak çıkarılıp çıkarılamayacağı değerlendirilir.
Poliplerin ideal olarak bütünlüğünün bozulmadan çıkarılarak patolojik incelemeye gönderilmesi gereklidir. Bütünlüğün bozulduğu hallerde polibin bir kısmında bile kanser saptanacak olursa duvar yayılım derecesi bilinemeyeceğinden yerleştiği kalın bağırsak bölümünün ameliyatla alınması gerekebilecektir. Kolonoskopi ile çıkarılmaya uygun olmayan polipler işaretlenmeli ve uygun görüntüleme yöntemleri (bilgisayarlı tomografi – BT, manyetik rezonans – MR, pozitron emisyon tomografisi – PET vs.) ile tetkik edildikten sonra cerrahi rezeksiyon planlanabilir. Laparoskopik yöntem bu olgularda en sık tercih edilen uygulamadır.
Kolon Kanseri Tanısı Nasıl Konulur?
Kolonoskopi esnasında saptanan kitlelerden alınan örneklerde kanser hücreleri tespit edildiğinde kolon kanseri tanısı kesinleştirilmiş olur. Kanserin kalın bağırsak duvarındaki yayılımı ve komşu organ/yapılarla olan ilişkisini değerlendirmek ve sıçrama (metastaz) yapıp yapmadığını belirlemek amacıyla çeşitli görüntüleme yöntemlerinden (bilgisayarlı tomografi – BT, manyetik rezonans – MR, pozitron emisyon tomografisi – PET vs.) yararlanılır. Elde edilen bulgularla hastalığın klinik evresi belirlenerek uygun tedavi yöntemine karar verilir.
Kolonoskopide alınan biopsi örneklerinde kanser hücreleri izlenmeyen, ancak kitle görülmüş olgularda iki yol mümkündür. Kolonoskopi tekrarlanarak daha yaygın ve derin biopsiler alınarak patolojik inceleme tekrarlanır ve kanser hücreleri görülebilir. Diğer bir yol ise kitlenin gözlendiği yerin işaretlenmesi ve cerrahi olarak çıkarılmasıdır.
Ameliyat öncesinde şartlar izin verdiği ölçüde görüntleme yöntemlerinden faydalanılarak kitlenin yerleşimi, boyutu ve olası metastazlar (sıçrama) hakkında bilgi edinmeye gayret edilir. Eğer bu yol tercih edilecek olursa kanser tanısı ameliyatla çıkarılan kitlenin patolojik incelemesi ile konulacaktır. Özellikle bağırsak tıkanıklığına (karında şişkinlik, kusma, son birkaç gündür makattan gaz/dışkı çıkışının olmaması vb) yol açmış kitlelerde bu yol hem tanı hem tedavi amacıyla tercih edilmek zorunda kalınabilir.
Kolon Kanseri Tedavisi
Kanserin saptandığı evreye göre belirlenir. Metastaz yapmamış, kolon duvarına sınırlı kanserlerde altın standart tedavi cerrahidir. Kitleyi içeren kalın bağırsak bölümü ve damar ağını içeren mezenterik alan etraf dokulardan temizlenir ve bir bütün halinde çıkarılır, ardından geride kalan bağırsak uçları birbirleri ile birleştirilir.
Patolojik inceleme neticesinde tümörün evrelemesi yapılır. Yeterli bir cerrahi rezeksiyon kanserin evresinin doğru saptanmasını ve gerekli onkolojik tedavinin belirlenmesini sağlar. Kitle boyutu ve lenf düğümü tutulum derecesine göre gerekli durumlarda medikal onkoloji uzmanlarınca kemoterapi, radyasyon onkolojisi uzmanlarınca radyoterapi uygulanabilir.
Laparoskopik Kolon Kanseri Ameliyatı Nedir?
Karın ön duvarına yerleştirilen özel aletler ile karın boşluğu önce şişirilebilir ve ardından kamera ile incelenir ve cerrahi çıkarım (rezeksiyon) aşamasına geçilir. Özel aletler aracılığıyla hem duvarda yerleşik kitle, hem de kitleden yayılan lenfatik ağlar bir bütün olarak temizlenir ve karın alt bölümüne yapılan kısa, yatay bir kesi ile dışarı çıkarılarak patolojik incelemeye gönderilir.
Laparoskopik ameliyatlar sonrasında hastalar açık ameliyatlara oranla daha az ağrı hisseder, sindirim sistemi daha erken çalışır, hastalar daha erken hareket etmeye başlar ve hastane yatış süreleri kısalır. Laparoskopik yöntemle yapılan ameliyatların kısa ve uzun dönem sonuçları açık ameliyatlara eşdeğer olup, uygun hastalarda ilk tercih edilen yöntemdir.