Jinekoloğunun isteğiyle yaptırdığı meme kanseri taramasında 20 mm boyutunda solid bir kitleyeerastlanmış. Radyoloji uzmanı “kesinlikle iyi huylu” anlamında bir sonuç vermiş ve herhangi bir öneride bulunmamış. Jinekolog ise radyoloğun raporuyla yetinmeyerek M.S’yi bir cerraha yönlendirmiş.
M.S’nin gittiği cerrah, “20 mm ve daha büyük kitlelere biyopsi yapmak gerekir” diyerek biyopsi önermiş ve eklemiş: “Kitle elle hissedilemiyor. Radyolojiye gidin; onlar görerek ince iğne biyopsisi yapsınlar”.
GERÇEK 1. Boyutu ne olursa olsun (!) radyolog kitlenin “iyi huylu” olduğunu söylüyorsa, bu tanı güvenilir kabul edilmek şartıyla biyopsi gereksizdir, yaptırmayın!
GERÇEK 2. Boyutu ne olursa olsun, cerrahların çoğunun elle hissedebildikleri kitleleri cerrahi yöntemlerle (lokal ya da genel anestezi altında keserek) çıkartmak eğiliminde olduklarını unutmayın! Yukarıda örnek verdiğim hastanın biyopsi için radyoloğayollanmasının tek nedeni cerrahın kitleyi elle hissedememiş olmasıydı. Oysa elle hissedilsin ya da hissedilmesin, her meme biyopsisi meme radyolojisinde yeterli eğitim almış radyologlar tarafından yapılabilir ve böyle de yapılmalıdır (radyolojik biyopsi). Cerraha sadece “tedavi” için gidin, “tanı” için değil! Meme konusunda tedaviye ihtiyacınız olup olmadığını söylemesi gereken kişi “meme radyolojisinde uzman” olan bir radyologdur.
GERÇEK 3. İnce iğne biyopsisi (İİAB) ile tatminkar tanı konamaz! Radyolog diğer hekimlerin emir kulu gibi hareket ederek kendinden isteneni yapmakla yetindiğinde İİAB’den sonra cerrahi biyopsi de yapılması genellikle kaçınılmaz olmaktadır! Ne yazık ki sağlık sistemimiz gereksiz meme cerrahilerini teşvik eder durumdadır!