Kazanılabilecek bir mücadele: Meme kanseri
Meme kanseri, kadınlarda görülen kanser tipleri arasında birinci sırada yer alıyor. Her sekiz kadından birinin kansere yakalanma riski bulunuyor. Erken teşhişle meme kanserini yenmenin mümkün olduğunu belirten Acıbadem Taksim Hastanesi Genel Cerrahi Prof. Dr. Tamer Karşıdağ, “İnsanlara meme kanserinin erken safhada tanınmasını sağlayacak farkındalık artışını daha çok söyleyerek, eksik hiçbir birey kalmayıncaya kadar bilinçlendirmeye devam etmeliyiz” diyor.
1-31 Ekim tarihleri, 2004 yılından bu yana Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından meme kanserinde erken teşhisinin önemi ve meme kanseri farkındalığının vurgulanması amacıyla, Meme Kanseri Bilinçlendirme ve Farkındalık Ayı olarak belirlendi. Ayrıca erken tanının önemini vurgulamak amacıyla,15 Ekim ‘Dünya Meme Sağlığı Günü’ olarak kabul edildi. 26 Ekim ise meme kanserini sembolize eden ‘Pembe Kurdele Takma Günü’ olarak belirlendi.
Meme kanseri kadınlarda en yaygın görülen tür
Meme kanseri, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de kadınlarda en sık görülen ve yaşam kaybına neden olan kanser türlerinden biri. Kadınlarda görülen kanserlerin yaklaşık yüzde 25’ini meme kanseri oluşturuyor. DSÖ’ye bağlı Uluslararası Kanser Araştırmaları Merkezi (IARC) tarafından, 180 dünya ülkesinin 140’ında meme kanserinin kadınlarda en yaygın görülen kanser olduğu belirlendi.
‘Kanser yalnız kazanabilecek bir savaş değil’
Acıbadem Taksim Hastanesi Genel Cerrahi ve eKonsey.com doktorlarından biri olan Prof. Dr. Tamer Karşıdağ, kanserin yalnız kazabilecek bir savaş olmadığını belirtiyor. “Uzaktan baktığınızda kader gibi görünen, yakınlaştıkça savaşa dönüşür. Romantizm biter, gerçekler başlar. Kimsenin de kaderi olmamalıdır” diyen Prof, Dr. Karşıdağ, meme kanseriyle ilgili şunları anlatıyor:
“Herbirimizin yaşamının büyük bir kısmı, kendimiz ve sevdiklerimiz için sürerken küçük de olsa bir bölümü bütünü korumak adına başkaları için de olmalı. Kanserle mücadele, bir araya gelmenin en iyi nedenlerinden biri. Yapılar en zayıf oldukları nokta kadar güçlüdür. Zayıflıklarımızı giderebildiğimiz ölçüde meydan okumamız daha da kolaylaşır. Bu anlamda meme kanseri çok geniş kesimlerce destek bulan ve üzerinde hayli çalışılan bir konu. Meme kanserine ilgi ve destek giderek artıyor. Yapılan yayınların yüzde 98’i son 45 yıla ait. Bu noktada teknoloijik gelişimlerin rolü de çok büyük.
Erken dönemde yakalamak sonucun parlak parlak olmasını sağlıyor Meme kanserinin henüz oluşmasını engelleyemiyoruz, ancak işler çok daha komplike olmadan, erken dönemde yakalamak sonucun parlak olmasını sağlıyor. Bu mücadelede anlaşılıyor ki, işin en kolayı, en ucuzu ve en az acı vereni erken tanı. Bunun için en çok vurgulanan iki unsur var: Biri kendi kendine düzenli muayene, ikincisi ise rutin doktor kontrolleri. Yaşam kalitemizi arttırmak için bu iki unsurun rolü çok büyük. Konuyla ilgili veya ilgisiz tüm bireylerin vermesi gereken en önemli destek noktası burası. İnsanlara meme kanserinin erken safhada tanınmasını sağlayacak farkındalık artışını daha çok söyleyerek, eksik hiçbir birey kalmayıncaya kadar bilinçlendirmeye devam etmeliyiz.”