Kanserin psikolojik boyutu
Kanser çağımızın en önemli sağlık sorunu arasında yer almaktadır. Kanser birey ve bireyin yakın çevresi için büyük bir yaşam krizidir. Bu durumu kişi için son derece yıpratıcı ve kronik bir süreç olarak tanımlamak mümkündür. Tanı alma sürecinde bireyler bir felaket duyguları yaşarlar. Özellikle bireylerin tanı aldıktan sonra bu 5 evreden geçtikleri gözlemlenir;
İnkar ve İzalasyon; Kişi başına gelen bu durumu kabul etmek istemez ve bunu inkar eder.
Öfke, kişi kendisine ve çevresine karşı öfke, kızgınlık, kırgınlık hisseder. Bu aşamada bireyler çevreleriyle çatışma yaşamaya çok eğilimlidir.
Pazarlık, kişi öleceğini düşündüğü için tanrı ile pazarlık yapma evresine girer. Bu dönemde manevi değerler kişi için daha önemli hale gelebilir.
Depresyon, bu evre aslında daha çok bir yas evresidir. Kişi öleceğini düşündüğü için arkasında bırakacağı insanlar, eşyaları, hayvanı için yas tutar. Kişinin bireysel olarak daha çok içine döndüğü bir evre olarak da kabul edilebilir.
Kabullenme, artık hastalığın ve gerekliliklerinin kabullenildiği evredir. Bu evrede sosyal destekten uzak olan bireyler, çevreleriyle iletişimi tamamen koparma eğilimindedir.
Bu süreçte kişilerin yaş, cinsiyet, eğitim, kişilik özelliklerinin yanı sıra sorun çözme becerileri, yaşam ve yeni durumlara uyumlanma kapasiteleri hastalığa uyum sürecinde son derece etkilidir.
Ortaya çıkan bu yıpratıcı süreçte kişi psikolojik olarak da zorlu bir yola girer. Bu zamanlarda bireylerde sıklıkla depresyon, anksiyete bozuklukları, post travmatik stres bozuklukları ve deliryum gibi rahatsızlıklar ortaya çıkabilmektedir. Bunların yanı sıra psikolojik rahatsızlıklar bağışıklık sistemi gibi vücudun savunma mekanizmalarını zayıflatmakta ve kanserin seyrini olumsuz yönde etkilemektedir.
Yapılan araştırmalara göre yaşanan psikolojik rahatsızlıklar çoğu zaman görmezden gelinme eğiliminde ya da hastalık sürecinde normal olarak kabul edildiği için herhangi bir tedavi girişiminde bulunulmamaktadır. Oysa ki psikoterapi hastalığın bir bütünleyicisidir. Psikoterapiyle kişide baş etme mekanizmalarının güçlendirilmesi ve uyum kapasitesinin arttırılması amaçlanır.
Hem birey için hem de bireylerin yakın çevresi için yeni bir yaşam süreci olan kansere uyumlanmada, sosyal destek çok önemlidir. Bireyin sağlık koşullarının bozulması, bunların süreklilik kazanması, stresin giderek artması kişilerin sosyal anlamada daha fazla desteğe gereksinim duymalarına neden olur. Yapılan araştırmalar özellikle sosyal desteğe sahip kanser hastalarının hastalığa uyum gösterme de daha başarılı olduğunu göstermektedir.