Kanser Hastalarına Koronavirüs Önerileri
Korona pandemisi yaşadığımız şu günlerde, kanser hastalarımız ve hasta yakınlarımızın pek çok sorunları oluşmuştur. Bu konuları aydınlatabilmek umuduyla bu yazıyı kaleme aldım. Kanser hastalığı, kardiovasküler hastalıklar, akciğer ve solunum yolu hastalıkları, diabet, bağışıklık sistemi hastalıkları, Kovid 19 açısından risk grubuna girerler.
Kanser hastalarımız, normalde bütün enfeksiyonlara karşı duyarlıdırlar. Konuyla ilgili televizyonlar ve sosyal medyada çok fazla bilgi kirliliği var, bu yüzden ,Türk Tabibler Birliği, Bilim Kurulu, Dünya Sağlık Örgütü verilerine dayanarak kanser hastalarımızı aydınlatmaya çalışacağım. İlk olarak kanser hastalarımızın psikolojik durumlarının önemini anlatarak konuya başlayacağım, sonra da sağlık, sosyal ve psikolojik açıdan nelere dikkat etmeleri gerektiğini izah edeceğim.
Kanser hastalığı için stres, kaygı ve depresyon çok önemsediğimiz sorunlardır. Bunlar hastalığın prognozunu olumsuz yönde etkileyen durumlardır ve mutlaka müdahale edilmesi gerekmektedir. Tedaviye bağlı yan etkiler olabileceği gibi kişinin hastalığa verdiği anlam, hayat düzeninde ki değişimler, iş ve sosyal kayıplar gibi nedenlerden dolayı psikolojik sorunlar ortaya çıkabilmekte ve bu olumsuz psikolojik durumlar vücudumuzda aynı mekanizma üzerinde oluşmaktadır. Vücudumuzda glikokortikoidlerin (stres hormonlarının yapı taşları) olması gerekenden fazla miktarlarda kronik şekilde kanımızda bulunmasıyla kronik stres, kaygı, anksiyete ve bunlara bağlı olarak gelişen depresyon gibi negatif duygu durumları yaşarız. Glikokortikoidlerin uzun süre normalin üzerinde kanımızda bulunmaları durumunda savunma hücrelerimiz ölmeye başlar ve hastalarımızın kansere karşı savaşma kapasiteleri düşmeye başlar. İkinci olarak DNA’mızın kendini onarmasını sağlayan Telomer denen ipliksi uzantılar glikokortikoidler yüzünden kısalır ya da bütünüyle yok olabilirler; bu da iki sonuca yol açar ya vücudumuzda daha fazla mutasyon geçirmiş hücre oluşur (kanser hücreleri de mutasyon geçirmiş hücrelerdir) ya da hücreler kendilerini onaramaz ve ölürler. Bu durumda ise vücut işlevlerinde aksama, yaşlanma gibi etkiler oluşur. Uzun süreli stresin sonuçlarından birisini de şu şekilde açıklayabiliriz: Beynimiz normalde üç tabakadan oluşur. Stres, kaygı, anksiyete gibi glikokortikoidlere bağlı gelişen duygular beynin farklı tabakalarında farklı şekillerde değerlendirilirler. En üst tabakada duygular yorumlanır, anlamlandırılır ve değerlendirilirler, orta tabakada duygular oluşur ve hissedilirler, en alt tabakada ise (sürüngen beyni ) bu duygulara verilen tepki savaş yada kaç şeklindedir. Bu tepki bilinç dışı oluşur fakat vücudumuz alarma geçer ve yakılacak enerji için kana bol miktarda glikoz pompalanır. Bu durum kanser hastaları için son derece sakıncalıdır, nedeni ise kanser hücrelerinin glikoz ile beslenmeleridir. Kanserin daha hızlı gelişip yayılmasına sebep olur.
Bütün bu psiko-biyolojik tablo nedeniyle biz psikolog ve psikiyatristler kanser hastalarında stres, kaygı ve depresyon gelişiminden oldukça endişe duyarız. Ruhsal durumlarını dengeli, normal bir hale getirmeye çalışırız.
Yaşadığımız pandemi döneminde bütün sağlık çalışanları özveriyle çalışmaktadırlar. İstatistiksel olarak Kovid – 19’dan ölenlerin %19,5’ini aktif kanser hastaları oluşturmuştur. Kanser hastalarında risk normal nüfusa oranla 3,5 kat daha fazladır. Bu hastalarımızın büyük bölümü akciğer kanseri hastalarımızdan, bunların büyük kısmı ise sigara içmiş akciğer kanseri hastalarımızdan oluşmaktadır.
Hastalarımıza Kovid – 19 virüsü bulaşmaması için tedavi protokollerinde bazı değişiklikler yapılmıştır.
- Aktif tedavi almayan hastaların rutin takip vizitleri herhangi bir şikayetleri yoksa doktorlarıyla konuşarak ertelenebilinir.
- Kanser hastaları, hastalığın doğası gereği ve uygulanan cerrahi, kemoterapi ve diğer bağışıklığı baskılayan ilaç tedavilerine bağlı olarak bağışıklık sistemleri baskılanmış hastalardır. Genel olarak tüm enfeksiyon hastalıklarına yatkındırlar. Ayrıca kanser hastalarının çoğunlukla yaşlı nüfustan olmaları kansere eşlik eden diğer hastalıkların da bulunması durumlarını daha riskli hale getirmektedir. Her kanser hastası için risk hastalığın evresine, tutunduğu bölgeye ve aldığı tedaviye göre değişmektedir. En riskli grubu akciğer kanseri hastaları oluşturmaktadır.
- Akciğer kanseri hastalarının günde iki kez otuz dakika evlerini havalandırmaları gerekmektedir.
- Bağışıklığı güçlendirmek için uygun egzersiz programı, yeterli uyku, iyi bir duygusal durum, gerginlik, kaygı ve diğer olumsuz duyguları hafifletmek için uygun bir yöntem bulmak, doktorunuz tarafından önerilen bir diyet varsa buna ve dengeli beslenmeye dikkat etmek gerekir.
Hastalarımız için evde alacağımız hijyen tedbirlerini ise şu şekilde sıralayabiliriz; ağır kimyasal dezenfektanları çok fazla kullanmayınız, gıdalarda ise bu maddelerin temizlenmesinin zorluğundan dolayı hatta bazı gıdaların içerisinde abzorve olmalarından dolayı kesinlikle kullanmayınız.
Temizlik amacıyla kullanılan kimyasalların büyük çoğunluğu zehirleme riski oluşturan kimyasallardır. Kovid – 19’un gıda yolu ile bulaştığına dair henüz hiçbir kanıt yoktur fakat öksürme yada temas yolu ile virüsün gıda yüzeyine bulaşma riski de olabilir. Unutmayalım ki virüsün gıda üzerinde çoğalma şansı yoktur, bekletilirse azalarak yok olacaktır.
Yiyeceklerimizi hazırlama ve pişirme işlemine başlamadan önce ellerimizi de kullandığımız malzemeyi sabun ve uygun deterjanlarla iyice yıkamalıyız. Bunun için her zaman kullandığımız temizlik malzemeleri hijyen sağlamak için yeterlidir.
Çiğ tüketilecek yiyeceklerin pişmiş gıdalarla teması engellenmelidir.
Çiğ ve pişmiş gıdalar buzdolabında farklı raflara konulmalı, pişmiş gıdalar her zaman üst, çiğ gıdalar her zaman alt raflara konulmalıdır. Pişirme işlemi (72 derece ve üstü ısı) her türlü virüsü öldürmek için yeterlidir.
Salgın ile birlikte çoğu insanda anksiyete ve sinirlilik eğilimi gözlenmektedir. Hastalarımız da hastalık nedeniyle gelişmiş kaygı, depresyon ve uyku kalitesinin azalması gibi yakınmalar, salgın ve ev izolasyonu nedeniyle bu dönemde artabilir. Bunun en temel nedenlerini şu şekilde açıklayabiliriz; kanser hastalarının tipik şekilde tedavi protokollerinin değişimi, hastalığın seyrinde oluşan iniş ve çıkışlar, her yeni tedaviye başlama dönemleri, durumların barındırdıkları belirsizlik nedeniyle hastalarımızın yaşamlarına dair en fazla endişe ve kaygı hissettikleri dönemlerdir. Bu duruma bir de sosyal izolasyon eklenirse hastalarımızın ihtiyaç duydukları sosyal destekte azalmış olacaktır. Bu hastaların kötü duygularını yatıştırmak için gevşeme egzersizleri yapmaları, zihinlerini rahatlatacak hobi yada uğraşlar edinmeleri (çiçek bakmak, resim, puzzle, örgü vb..) oldukça faydalı olacaktır. Rahatlayabilmeleri için duygu ve endişelerini sözlerini kesmeden dinlememiz gerekir. Bu tip dönemlerde yaşamlarına karamsar ve endişeli şekilde bakacaklarını düşünürsek onları dinledikten sonra yaptıkları mantık hatalarını uygun bir dil kullanarak umut verici biçimde düzeltmemiz, karşıt olasılıkları ve aldığımız tedbirleri anlatmamız gereklidir, gerekirse çevirimiçi psikolojik destek alabilirler. Sosyal destek açısından ise hasta yakınlarının uygun korunma yöntemleri alarak olabildiğince hastaların yakınında olmalarını, uzakta olan yakınları ile ise çevirimiçi veya telefon yoluyla iletişim kurmalarını öneririz.