Kalp sağlığınız için 50 öneri!

Kalbimiz hepimiz için kuşkusuz çok değerli. Ancak ona bu değerini ne kadar hissettirebiliyor, ona ne kadar iyi bakabiliyoruz? Anadolu Kalp Merkezi uzmanlarının size, sevdiklerinizle daha uzun ve sağlıklı bir ömür geçirmeniz için 50 önerisi var.

Yaş Ve Cinsiyet

Her yıl 45 yaşın altında 9 binden fazla kadın kalp kriziyle karşı karşıya kalmaktadır. İlk kalp krizinden sonra yaşamını sürdüren kadınların oranı erkeklere nazaran fark edilir derecede düşüktür. Kalp krizinden sonraki yıl içerisinde erkeklerin yüzde 25’i yaşamını yitirirken, bu oran kadınlarda ise yüzde 38’dir. Ayrıca, bir kadının ikinci kalp krizini yaşama riski erkekten daha yüksektir. Kadınların yüzde 35’i altı yıl içindeki ikinci kalp krizini yaşarken erkeklerdeki oran yüzde 18’dir. Bu şaşırtıcı istatistikler de gösteriyor ki, kalp hastalıklarında kadınların çok daha fazla dikkatli ve tedbirli olmaları gerekmektedir.

1 – Kadınlarda kalp krizi belirtileri erkeklerden farklıdır. Özellikle kalp krizini düşündüren semptomlar göğüs ağrısından çok, açıklanamayan anksiyete, bulantı, sersemlik, çarpıntı ve soğuk terlemedir. Bu belirtilerle karşılaştığınızda mutlaka dikkate alın ve yardım isteyin.

Doğumsal kalp hastalıklarına dikkat!

Çocuklardaki doğumsal kalp hastalıkları da bir diğer önemli konudur. Hem anneye hem de çocuğa ait faktörler hastalık olasılığını yükseltebilmektedir. Annede doğuştan kalp hastalığı, şeker hastalığı (diyabet) varsa, anne hamilelikte bazı gribal enfeksiyonları geçirmişse (örneğin, kızamıkçık), hamileliğin özellikle ilk aylarında kullanılan bazı ilaçlar bebekte doğumsal kalp hastalığı sıklığını artırabilir. Ancak günümüzde doğumsal kalp hastalıklarının nedenleri, erken tanı ve tedavilerine yönelik yapılan çalışmalarda ciddi mesafeler kat edilmiş durumda. 

2 – Bebeğinizde doğumsal kalp hastalığı riski yüksekse hamileliğin 20. haftasında bebeğinize fötal ekokardiyografi adı verilen ayrıntılı kalp incelemesi yaptırın. 

3 – Bebeğiniz/çocuğunuz sık ve zor nefes alıyorsa, emerken çabuk yoruluyorsa, terleme, bayılma, morarma, karın ve göğsün solunuma aşırı eşlik etmesi gibi durumlar söz konusuysa vakit kaybetmeden çocuk kalp doktoruna başvurun.

4 – Çocuğunuzda doğumsal bir kalp hastalığı varsa, özellikle soğuk havalarda yaygın görülen viral bakteri ve üst solunum yolları enfeksiyonlarına karşı daha dikkatli olun. Bu hastalar için önerilen özel aşıları yaptırın.

5 – Yenidoğan bebeğinize doğumsal kalp hastalığı teşhisi konduysa anne sütü ile beslenmesi çok daha önemlidir. Bu bebekleri beslenirken çabuk yoruldukları için sık aralarla kısa kısa beslemek gerekir.

6 – Doğumsal kalp hastalığı nedeniyle ameliyat olan çocukların pek çoğu sağlıklı çocuklar gibi günlük hayatlarına devam edebilir. Ancak yapabilecekleri sporlar konusunda mutlaka doktorunuza danışmalısınız. Geçirdikleri ameliyat şekline göre yarışmalı sporlardan uzak kalmaları gerekebilir.

Bilimsel araştırmalar, damarlardaki bozulmanın 7-8 yaşlarından itibaren başladığını gösteriyor. Yaşam biçimini değiştirmek, kilo vermek ve kan yağlarını düşürmekle damarlardaki daralma hızı durdurulabilmekte, hatta geriletilebilmektedir. Bu yöntemle, damarlardaki yüzde 70 darlığın yüzde 50’ye kadar çekilebildiğini söylemek mümkün.

Shape ile kalp krizi geçirme riskinizi / ne kadar damar sertliğiniz (ateroskleroz) olduğunu öğrenin!

SHAPE ileri tarama programının amacı; vücudunuzda oluşmakta olan damar sertliğinin (ateroskleroz) varlığını ve varsa nasıl bir seviyeye ulaştığını hesaplamak, buna neden olan unsurların deşifre edilmesini sağlamaktır. Bu sayede kalp krizi riskinin belirlenmesi sonucu, bunu yaratan faktörler tespit edilerek önlem alınır. Böylece risk azaltılırken, aslında koroner kalp hastası olup da bunun farkında olmayan kişiler saptanarak gerekli tedavinin uygulanması sağlanır. SHAPE, bir tedavi programı içermez.  Risk belirlemesi yapıldıktan sonra sonucu değerlendiren kardiyolog, kişiye özel bir korunma ve tedavi programı planlayarak bunu hastayla paylaşır.

Damar sertliği yoğunluğu, kalsiyum birikimine bakılarak tespit edilmektedir. Sağlıklı bir insanın koroner damarlarında kalsiyum birikimi bulunmaz, yani kalsiyum skoru “0”dır. Koroner damarlarda kalsiyum bulunması, kalp krizi ihtimalini ortaya çıkaracak ölçüde koroner ateroskleroz (damar sertliği) varlığının habercisidir. Bu damarlardaki kalsiyum birikiminin miktarı ne kadar fazlaysa kalp krizi riski de o kadar fazladır.

Beslenme
Beslenme kişinin fiziksel, zihinsel ve duygusal durumunun sağlığı için hayati önem taşıyan bir unsur. Ne yazık ki yanlış beslenme alışkanlıkları ülkemizde ve tüm dünyada insan sağlığını olumsuz yönde etkilemeye devam ediyor.

7 – Orta derecede karbonhidrat, protein ve az miktarda ancak sağlıklı yağlardan oluşan dengeli öğünlerle beslenin.

8 – Tam yağlı süt ve ürünlerinden yağı azaltılmış olanları tercih edin.

9 – Kırmızı et yerine balık, derisi hariç kümes hayvanları ve az yağlı etler tüketin.

10 – Bol miktarda sebze ve meyve tüketin.

11 – Günde en az 8-10 bardak su için.

12 – Pişirme tekniklerine dikkat edin; kızartmadan kesinlikle uzak durun, buharda, fırında ve ızgarada pişirme tekniklerini tercih edin. 


Siyah çikolatanın sırrı

Özellikle havuç, portakal gibi renkli sebze ve meyvelerde bulunan flavanoid, hipertansiyona çok iyi gelen bir maddedir. Antioksidan da denilen bu madde, kakaonun içinde oldukça yüksek miktarda mevcuttur. Bu nedenle kakao oranının yüksek olduğu siyah çikolata, hipertansiyona iyi gelmektedir. Siyah çikolata alırken içindeki kakao oranının en az yüzde 60 ve üzeri olmasına dikkat edilmelidir. Hipertansiyonu olan hastalar günde, bar halindeki bir bitter çikolatanın iki karesini tüketebilirler.

Egzersiz
Günümüzde doktor kontrolünde düzenli egzersizin yararlı etkileri konusunda görüş birliği var. Düzenli yapılan egzersizler; kalp ve akciğer fonksiyonlarını olumlu yönde etkilerken, kan basıncının düşürülmesine de yardımcı oluyor. Vücuttaki yağ oranını azaltıyor, total kolesterol düzeyini düşürüyor HDL (iyi huylu kolesterol) düzeyini artırıyor, stres ve depresyona direnci yükseltiyor, ortopedik yaralanmaların oranını azaltıyor.  Yapılan araştırmalar, kalp krizi geçirdikten sonra egzersiz programına katılan hastalarda ölüm riskinin, katılmayanlara göre yüzde 20-25 oranında azaldığını göstermektedir. 

13 – Herhangi bir sağlık probleminiz olmasa bile egzersiz uygulamalarına başlamadan önce mutlaka doktorunuza danışın. Unutmayın! Yaşınıza ve sağlık durumunuza göre sizin için en uygun egzersiz biçimini size doktorunuz söyleyecektir. 

14 – Egzersizin yoğunluğunu ayarlarken hedef kalp hızını kriter olarak alın.

15 – Kalp sağlığınızı korumak için doktorunuza danışarak, haftada en az 4 gün 30-60 dakika süreyle egzersiz yapın. Bunun için yürüyüş yapabilir, bisiklete binebilir ya da yüzebilirsiniz.

16 – Egzersizleri hafif bir yemeğin ardından 1-2 saat sonra uygulayın. 

17 – Eğer bir kerede 30 dakika süreyle egzersiz yapamayacak durumdaysanız, bu süreyi 5’er veya 10’ar dakikalık seanslara bölmeyi tercih edin.

Hipertansiyon

Sık rastlanan bir hastalık olan hipertansiyon, kalp hastalığı için önemli bir risktir. İlaçlara ek olarak fazla kiloların verilmesi, egzersiz ve tuz kısıtlaması tedavinin önemli unsurlarıdır. Bunlara ek olarak son zamanlarda yapılan çalışmalar sebze ve meyvelerden zengin, az yağlı beslenmenin kan basıncının düşürülmesinde etkili olduğunu göstermiştir. Bu tip beslenmede potasyum, magnezyum, kalsiyum

daha fazla, sodyum ve zararlı yağ türleri daha az tüketilmektedir.

18 – Günde 6 gramdan fazla tuz tüketmeyin. Özellikle hipertansiyon hastasıysanız tuz tüketiminizi bu miktarın altına indirin. Böbreklerinizin çalışması normalse düşük sodyumlu-yüksek potasyumlu tuzları tercih edebilirsiniz.

19 – Ani tansiyon yükselmelerinde kullanılan dilaltı ilaçlarını doktorunuza danışmadan kullanmayın. Bu ilaçlar nedeniyle ani tansiyon düşüşleri de olumsuz sonuçlara yol açabilmektedir.

20 – Tansiyon yükseltici etkileri bilinen iltihap giderici ilaçlar (NSAİD), doğum kontrol hapı, soğuk algınlığı ilaçları ve ağrı kesicileri kullanırken doktorunuza danışın.
 

21 – Hipertansiyon tedavisinin ömür boyu sürdüğünü unutmayın. İlaçlarınızı düzenli olarak kullanmayı

sürdürün.

22 – Bebeklerde; huzursuzluk, sebepsiz aşırı ağlama, terleme, sık nefes alma ve beslenme güçlüğü gibi belirtilere dikkat edin. Bunlar hipertansiyonun habercisi olabilir. Daha büyük çocuklarda ise; baş ağrısı, yüz kızarıklığı, görme keskinliğinde azalma, çabuk yorulma, çarpıntı, egzersizle bacaklarda ağrı, nefes nefese kalma gibi şikayetler hipertansiyonu akla getirmelidir. 

23 – Çocuklarınıza uzun süreler TV izletmeyin. Bu durum, dolaylı olarak hipertansiyonu kolaylaştırabiliyor. Hareketsizlik ve televizyon karşısında sürekli yemek yeme günümüzde giderek artan bir sıklıkla erken yaşlarda obeziteye sebep olmaktadır. Bunun sonuçlarından biri olarak hipertansiyon aşırı kilolu hareketsiz çocuklarda artık daha sıklıkla karşımıza çıkan bir durum.

Çocuklarda da hipertansiyon görülebiliyor
Çocukluk çağında teşhis ve tedavisi yapılmayan uzun süreli hipertansiyon; vücuttaki tüm damar sisteminin duvar yapısını bozarak, aynı erişkinlerde olduğu gibi beyin, göz, kalp, böbrek gibi hayati organlarda önemli

sonuçlara yol açabilmektedir. Beyin ve göz damarlarında kanamalar, kalpte özellikle sol kalp boşluklarında genişleme ve fonksiyon kayıpları, erken ateroskleroz, böbrek kan akımı azalmasına bağlı kalıcı böbrek hasarları gelişebilmektedir.

Gizli kalbe dikkat!
Tıp literatüründe ‘sessiz iskemi’ olarak ifade edilen gizli kalpte, koroner damarlarda önemli derecede darlık olduğu halde kişi efor veya istirahatte herhangi bir rahatsızlık hissetmez. Ancak bazen çabuk yorulma, hazımsızlık gibi kalp hastalığından şüphelendirmeyecek hafif yakınmalar olabilir. Gizli kalp, diyabetlilerde (şeker hastalarında), kadınlarda ve 65 yaş üzerinde hem erkek hem de kadınlarda daha sık görülür. Erken teşhis çok önemlidir. Teşhis için efor testi, ritm holteri (24 saatlik EKG kaydı), stres ekokardiyografi ve çok kesitli bilgisayarlı tomografi gibi riski az olan tetkiklerden yararlanılır. Bu tetkikler hastalık varlığı şüphesi doğurursa koroner anjiyografi gibi ileri tetkiklerle tanı kesinleştirilir. Yapılan tetkikler sonucu sessiz iskemi tanısı konan hastalarda diyabet varsa kan şekerinin iyi kontrol edilmesi, tansiyon ve kolesterol yüksekliğinin etkin tedavisi, sigara kullanılıyorsa bırakılması, fazla kilosu varsa azaltmaya yönelik tedbirler alınması ve doktor tarafından önerilen ilaçların düzenli kullanılması önemlidir.

Kolesterol
Yüksek kolesterolün kalp hastalığı riskini artırdığı uzun süredir bilinen bir gerçek. Dolaşımdaki fazla kolesterol kalbi besleyen damarların iç yüzeylerinde plak adı verilen birikimler yaparken, bu plaklar büyüyerek kan dolaşımını engelleyebilmektedir. Doymuş ve trans yağların tüketimi “kötü kolesterol” olarak bilinen LDLkolesterol düzeyini, dolayısıyla kalp hastalığı riskini artırmaktadır. 

24 – Margarin, kırmızı et, tam yağlı süt ve ürünleri, kızarmış gıdalar, ticari unlu mamuller gibi “kötü” yağlardan mümkün olduğunca uzak durun.

25 – Zeytinyağı, fındık yağı, mısırözü yağı, balık, ceviz, soya fasulyesi gibi “iyi” yağlar içeren besinlerin tüketimine özen gösterin. Günlük kalorinin en fazla yüzde 30’u olması gereken yağ tüketiminde bu yağlara ağırlık verin.

26 – Liften zengin tahıl, kepek, fasulye, meyve ve sebzeleri düzenli tüketin. Unutmayın, çözülebilir lifler kan kolesterolünü yüzde 15 kadar düşürebilmektedir.

27 – Çocuğunuz için hazırladığınız yemeklerdeki kolesterol ve yağ içeriklerine dikkat edin.

28 – Yürüyüşler, oyunlar ve spor gibi egzersiz içeren aile aktiviteleri planlayın.

29 – Çocuğunuzun kolesterol seviyelerini üç aylık beslenme değişikliklerinin ardından yeniden test ettirin.

30 – Çocuğunuzun atıştırmalarını kurabiyeler ve krakerlerden; meyveler, bebek havuçları gibi çiğ sebzeler ve tuzsuz patlamış mısıra çevirin. En iyi atıştırma şekli elma dilimleri, portakal dilimleri, yağsız yoğurda karıştırılmış meyve ve yağsız patlamış mısırdır. 

31 – Onların çocuk olduğunu ve sevdikleri yemekleri doğum günü partilerinde ve okul etkinliklerinde engelleyemeyeceğinizi unutmayın. Sosisli sandviç, dondurma, kızartmalar ve pizza gibi çok yağlı yemekler, diğer sağlıklı yemeklerle aynı gün ve haftanın geri kalanında dengelendiği zaman çocuğunuzun beslenmesinin bir parçası olabilir.

Çocuklarda kolesterol
Sağlıksız yaşam koşullarının bir sonucu olan kolesterol sorunu artık çocukları da etkiliyor. Kolesterolün dengede tutulması konusunda en önemli rol aileye, özellikle de anneye düşmektedir. Tüm aile için pişirilen

yemeklerde kolesterol açısından dikkatli hareket etmek, çocukları sağlıklı beslenme konusunda bilgilendirmek önemlidir.

Diş Sağlığı
 
Dişeti hastalıkları (periodontal) ve kalp hastalıkları arasında doğrudan bir ilişki olduğu henüz kesin olarak kanıtlanmasa da doktorlar, ağız sağlığı ile kalp-damar sağlığı arasında önemli bir bağ olduğuna inanıyor.

Nitekim Centers for Disease Control and Prevention tarafından yürütülen ve Stroke dergisinde yayımlanan bir epidemiyolojik çalışmada, ileri derecede diş kaybı ile kalp krizi ve inme arasında bir ilişki olduğu görülmüştür. Özellikle doğumsal kalp hastalığı olanlarda ağız hijyeni ve diş sağlığı daha da önemlidir. Diş ve dişetleri iyi temizlenmediğinde ağız içindeki bakteriler kan dolaşımına karışarak kalbin defektli kısımlarında, hayatı tehdit eden çok ciddi enfeksiyonlara neden olabilmektedir.

32 – Günde en az iki kez dişlerinizi fırçalayın ve en az altı ayda bir mutlaka diş muayenenizi yaptırın.

33 – Eğer kalp hastalığınız varsa, diş doktorunuza bu konuda muhakkak bilgi verin. Çünkü diş tedavilerinizin öncesinde enfeksiyondan koruyucu antibiyotik almanız gerekir. Böylece tedaviniz sırasındaki kanamalar sonucu kan dolaşımına karışan enfeksiyon etkenlerinin, kalpteki sorunlu bölgeye ulaşıp ciddi bir soruna neden olması önlenebilmektedir. 

Stres
Stresin sağlık, özellikle de kalp sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri uzun dönemden bu yana biliniyor. Stres kat sayısı yüksek olan kişiler, daha sık kalp hastalığına yakalanmaktadır. Son bilimsel çalışmalar da, stresin kalp rahatsızlıklarına nasıl yol açtığını ortaya koymaktadır. Stres anında salgılanan hormonlar, tüm kaslarda

kasılma, damarlarda büzülme gibi durumlara yol açabilmektedir. Adrenalin, stres hormonu olarak da adlandırılan kortizon ve steroid gibi hormonlar, stres esnasında salgılanan hormonlardır. Bu süreçte kalbin de cevabı anında olmakta; daha hızlı atmakta ve çarpıntı oluşmaktadır. Hormonların etkisi ile kan basıncı

yükselirken, damarlar büzülmektedir. Kronik stres, vücudun sürekli o hormonlarla mücadele etmesi, o hormonlara cevap vermesidir.

34 – Günün yorgunluğunu ve stresini dağıtmak için hobi edinin. Örneğin, güzel bir müzik arşivine sahip olmak herkese iyi gelir.

35 – Sizin için stres kaynağı olan ortamlardan mümkün olduğunca uzak durun.

36 – Güneşli (öğlen saatleri dışında) ve temiz havalarda doğayla daha yakın temasta olun. Bu psikolojik olarak tazelenmenizi ve bedenen de gençleşmenizi sağlar.

37 – Stresi artıran en önemli faktörlerden biri de kuşkusuz trafik. Eğer yoğun trafiğin olduğu bir şehirdeyseniz, aracınızda komedi içerikli CD’ler bulundurup, trafiğin sıkıştığı anlarda dinlemeyi tercih edin.

Kadınlarda kalp krizi; göğüs ağrısından çok, anksiyete, bulantı, sersemlik, çarpıntı ve soğuk terleme gibi belirtilerle gelmektedir.

Cinsel Yaşam
Bir kişinin kalp hastalığına yakalanmış olması, tatmin edici bir cinsel yaşamın bittiği anlamına gelmemelidir. Cinsel aktivitelere yeniden başlandığında kalp krizi geçirilebileceği ya da hastanın aniden ölebileceğine dair inanış yaygın olsa da bu risk azdır. Cinsel ilişki, yaklaşık olarak ancak birkaç basamak merdiveni hızlı çıkmak kadar kalbi yorar. Genellikle kalp hastalığı ya da kalp cerrahisi geçirmiş olan bir kişi kendini hazır hissettiği zaman cinsel yaşamına geri dönebilir durumdadır ve çekincesi varsa doktoruyla bunu paylaşmalıdır.

38 – Sinirli ya da stres altında olduğunuz bir durumda cinsel aktiviteye başlamayın. Dinlenmiş, rahat, günlük yaşamın getirdiği gerilimlerden uzak bir zamanı tercih edin.

39 – Çok tok durumdayken başlamaktansa, cinsel ilişki için, yemek yedikten sonra 1-3 saat süre geçmiş olmasını tercih edin.

40 – Cinsel ilişki için rahat, ilişkinin kesintiye uğramayacağı bir yer seçin.

Mevsim
Bilimsel araştırmalara göre; kalp rahatsızlığı olan ve grip aşısı yaptıran kişilerde, kalp krizinden kaynaklanan ölüm oranlarında yarı yarıya düşüş söz konusu. Diyabet, kronik kalp yetersizliği gibi kronik hastalığı olanların ve 50 yaş üstü kişilerin her yıl mutlaka grip aşısı yaptırması bu açıdan son derece önemli. ABD’deki Hastalıkları Kontrol ve Önleme Merkezi (CBC), koroner arter hastalığı olan, damar tıkanıklığı sürecini yaşayan, by-pass olmuş, stent uygulanmış ya da balonla damarları açılmış hastalara ve kalp yetersizliği gelişmiş olan bireylere grip aşısını önermektedir. Kalp sorunu yaşayanlar, gribe yakalanma açısından daha fazla risk taşımamakta; ancak kalp yetersizliği olan hastalarda grip ataklarından sonra daha ciddi solunum yolları enfeksiyonlarının oluştuğunu ve zatürrelerin de arttığını söylemek mümkündür.

Grip aşısı bunlara karşı da bir koruma sağlamaktadır. 

41 – Özellikle 50 yaş üstündeyseniz, aşı dönemi geldiğinde (ekim ayından itibaren) grip aşınızı yaptırın.

42 – Açık havada egzersiz yaparken aşırı soğuk ve sıcak havaları tercih etmeyin.

43 – Yaz sıcaklarında –özellikle öğlen saatlerinde- güneşin altında kalmayın.

44 – Yaz döneminde günlük su tüketiminizi eksiltmeyin, gerekli durumlarda artırın.

45 – Sıcak havalarda sağlıklı beslenme alışkanlığınızı sürdürün ve ağır, yağlı ve sindirimi zor kızartmalardan mutlaka uzak durun.

46 – Kalp hastalığı yazla birlikte tatile girmez. Bu nedenle doktorunuzla görüşmeden kalp ilaçlarınızı azaltmayın, bırakmayın. İdeal olan; yaz sıcakları yüksek derecelere ulaşmadan, uzun tatile, seyahate çıkmadan kalple ilgili kontrollerinizi yaptırmanızdır. Kalp check-up’ında hedef, öncelikle hastalığa zemin hazırlayan değiştirilebilir risk faktörlerini ortadan kaldırmak ve olası bir hastalığın erken teşhis edilebilmesini sağlamaktır. Bu sayede ileride ciddi sorunlara yol açabilecek hatta hastanın yaşamına mal olabilecek kalp hastalıkları kolaylıkla tedavi edilebilmektedir.

47 – 20 yaştan itibaren her beş yılda bir; kandaki toplam kolesterol, LDL (kötü huylu) kolesterol, HDL (iyi huylu) kolesterol ve trigliserid düzeylerinizi ölçtürün. Eğer bunlar normalden daha yüksek düzeydeyse ölçüm sıklığınızı artırın.

Tanı Ve Tedavi – Yeni Yöntemler

Kalp hastalıklarının tanı ve tedavisindeki tıbbi ve teknolojik gelişmelerle artık hastaların daha konforlu tedavi süreçleri geçirdiği bir dönemdeyiz. Damarlardaki darlıkları gideren stent uygulamaları, hastaya çok daha büyük bir konfor yaşatan el bileğinden anjiyo, koroner CT anjiyo, sanal anjiyo, kalp pilleri, kalp krizi risk düzeylerini ortaya koyan kalsiyum skorlamalar, by-pass ameliyatları ve doğumsal kalp hastalıklarının cerrahi tedavilerinde gelinen başarılı nokta oldukça etkileyici. Özellikle SHAPE benzeri risk belirleme yöntemleri, korunmada hastanın tedaviye uyumunu artırmaktadır.

48 – Kardiyoloji alanındaki cerrahi yöntemlerden korkmayın ve tedavinizi geciktirmeyin.

49 – Cerrahi tedavinin ardından doktorunuzun tavsiyelerine uymaya devam edin ve kontrollerinizi aksatmayın.

Kimler kalp hastalığı riski taşıyor?

• Ailesinde kalp hastalığı hikayesi olanlar
• Kilolu ve kan yağları yüksek olanlar
• Sigara içenler
• Yüksek tansiyonu olanlar
• Diyabeti olanlar
• Aşırı stres altında çalışanlar

El Bileğinden Anjiyo

Bilindiği gibi anjiyo, kalp ve damar hastalığı bulunan bir kişinin kasık damarlarından çok ince özel tellerle girilip kalp damarlarına

radyoopak madde verilerek, damar tıkanıklıklarının teşhis edilmesini sağlayan bir yöntemdir. Ancak günümüzde artık el bileğinden gerçekleştirilen uygulamayla hastalara büyük bir kolaylık sunulmaktadır. Lokal anesteziyle anjiyo yapılacak kişinin cilt altı uyuşturulmakta ve kesi çok küçük olduğu için hasta ağrı hissetmemektedir. El bileğinden anjiyo halen Fransa, Japonya, Çin,

Belçika, Almanya ve Hollanda gibi birçok ülkede standart olarak kullanılan güvenilir bir yöntemdir.

Menopoz sonrasında kalbiniz ne hisseder?

Araştırmalar, günümüzde koroner kalp hastalığı görülme sıklığının erkeklere göre kadınlarda daha hızlı artış gösterdiğini ortaya koymaktadır. Kalp hastalıkları özellikle menopoz sonrası kadınlarda çok yaygın bir sorun. Çünkü östrojen seviyelerindeki azalma koroner kalp hastalığı geliştirme olasılığını artırmaktadır. Yüksek kan basıncı, yüksek kolesterol seviyeleri, sigara kullanımı, fiziksel aktivite eksikliği, aşırı kilolu olmak ve diyabet gibi diğer risk faktörlerine sahip olan postmenopozal (menopoz öncesi) kadınlarda her gün bir adet aspirin alınması faydalıdır 

Kalp krizi anında doğru adımlar

Kalp krizi, kalbi besleyen damarların kan akımının çeşitli nedenlerle ani azalmasına veya kesilmesine bağlı olarak gelişen bir durumdur. Kalp krizi sırasında kalp kası, yeterli oksijen alamaması nedeniyle gerekli olan fonksiyonlarını yapamaz hale gelir. Süre uzadıkça kalp kası geri dönüşümsüz olarak fonksiyon kaybına uğramaya başlar. Hastanın kalp krizi sırasında hayatını kaybetmesinin en büyük nedeni, yeterli enerji alamayan kalbin ritminin bozulmasıdır. Göğüs ağrısı, nefes darlığı, çarpıntı, sıkıntı, soğuk terleme, baş dönmesi, bulantı, kusma, sersemlik ve bayılma gibi belirtilerle kendini gösterir. 

Eğer kalp krizi geçirdiğinizi düşünüyorsanız;

• İlk olarak kendinizi güvenli bir konuma alın. Araba kullanıyorsanız hemen arabanızı kenara çekin. Ayakta iseniz, oturabileceğiniz bir pozisyona geçin.

• Etrafınızda size yardım edebilecek kişilere durumunuzu bildirin. Eğer yakınınızda kimse yoksa 112 acil hattını arayın.

• Kalp atışlarınızda düzensizlik, hızlanma veya aşırı yavaşlama hissederseniz öksürerek kalp atışlarınızı düzene sokmaya ya da normalleşmesini sağlamaya çalışın.

• Eğer aspirin alma şansınız varsa bir adet aspirini çiğneyebilirsiniz. Unutmayın ki, kalp krizi sırasında aspirin çiğnenmesi ile kalp krizinden ölümler yüzde 23 oranında azalmaktadır. Kalp krizinde dilaltı almak ise, kalp krizini önlemese de kan akışının artmasına neden olur.

Kanser ve Kalp hastalıkları

Kanserler ve kalp hastalıkları her ne kadar son 20 yılda çok daha erken yaşlarda görülmeye başlamış olsa da halen sıklıkla 50 yaş sonrasında daha yaygın olarak ortaya çıkmakta ve ileri yaşlarda en yüksek düzeye ulaşmaktadır. Avrupa ülkeleri arasında en genç nüfusa sahip olan ülkemizde de önümüzdeki 20-30 yılda bu genç insanların yaşlı gruba geçeceği ve yaşlı nüfusumuzun ciddi derecede artacağı düşünülürse kanser ve kalp hastalıkları gibi kronik hastalıkların da patlama yapacağı aşikardır. Benzer yaş grubunda sık görülen bu iki hastalığın aynı hastada görülme ihtimali de dolayısıyla oldukça yüksek. Kanserle ilgili yapılan son araştırmalar, tedavide kullanılan bazı ilaç ve ışın tedavilerinin kalp ve damar sorunlarına yol açabildiğini göstermektedir. Bu nedenle kanser tedavisinde başarıyı artırmak ve hayati riski azaltmak için henüz kanser tedavisi planlanırken kalp sağlığının da değerlendirilmesi büyük önem taşımaktadır. Kanser hastalarının kalp sağlıklarının korunması prensibine göre gereklilikleri yerine getiren Onkokardiyoloji bölümleri; onkolojik cerrahi tedavi sırasındaki anestezi riskinden, ilaç tedavisinin yan etkilerine kadar hayati önem taşıyan olayları azaltmak, hastalara daha uzun ve kaliteli yaşam sağlamak için hizmet vermektedir

50 – Kanser tedavisi görüyorsanız, tedavi gördüğünüz merkezde kalp sağlığınız için onkokardiyoloji bölümü olup olmadığını sorun ve bu noktada nasıl bir multidisipliner hizmet verildiğini öğrenin.

Exit mobile version