Kalp Sağlığı hakkında En çok sorulan 5 soru
Kalp hastalıkları günümüzde en sık görülen ve ölüm oranları en yüksek hastalıklar arasında yer alıyor. Hal böyle olunca kalp sağlığını korumak ve kalp hastalıklarından korunmak konusu da sıklıkla gündeme geliyor. Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. İsmail Ateş, kalp sağlığı hakkında en çok sorulan 5 sorunun yanıtını verdi.
Kalp spazmı ile kalp krizi arasındaki fark nedir?
Kalp spazmı çoğu zaman kalp krizinin yerine de halk arasında kullanılan bir deyim, ancak spazm koroner damarların büzülmesi demektir ve hem damarda kısmi plaklar var iken hem de hiçbir darlık yok iken olabilir. Bu spazmın süresi uzun sürerse kalp krizine döne de bilir, dönmeye de bilir. Buradaki ölçü şudur. Damarla ilgili bir ağrı başladı ve bu yarım saati aşmışsa kalp krizine dönüşür. Bu ağrı herkeste değişik olabilir ama yaygın olan şekli göğüs kemiğinin iman tahtası dediğimiz kısımda, ortada, bazen de solda gelişir. Üzerinde birisi oturmuş gibi veya ağırlık basmışlar ya da göğsünüzü sıkıştırmışlar gibi bir ağrı başlar. Bu ağrı birden bire şiddetli başlamaz. Ufak başlar ve artarak devam eder. Batar gibi hissedilen ağrılar kalp krizi ile ilgili değildir. Spazm geçerse, sonrasında hastanın damarlarını sanal anjiyo ya da normal anjiyo ile değerlendirdiğinizde bir şey görmeyebilirsiniz. Spazm böyle bir şeydir. İlerlerse krize dönebilir ya da dönmeyebilir. Özellikle soğuk havalar, yoğun stres, bazı ilaçlar ya da sigarayı yoğun tüketmek kalp spazmını tetikleyebilir. Kalp krizinde ise önceden kalp damarlarında ciddi bir darlık varken veya ciddi bir darlık yokken, o damarları tıkayan plakların herhangi bir nedenle çatlaması sonucu damar tıkanırsa beslemesi gereken bölgeyi besleyemez ve kalp krizi gelişir. Hangi damarda olduğuna göre, riski, yaygınlığı, hastaya sonraki vereceği zarar değişil olur.
Kadınlarda kalp krizi belirtileri farklı gelişir.
Kalp krizi açısından kadınlar mı erkekler mi daha büyük risk altında?
Menopoz öncesi risk kadınlarda erkeklere göre daha düşük iken, 50-55’li yaşlardan sonra kadınlarda risk ciddi oranda artıyor. Hatta daha da riskli konuma gelebiliyorlar çünkü kadınlarda şikayetler erkekler nazaran daha atipik gelişiyor. Kadınlarda tipik ağrı olmayabiliyor bunun yerine sadece nefes darlığı gelişebiliyor. Dolayısı ile kadınları daha dikkatli değerlendirmek gerekir. Çarpıntı, terleme, mide bulantısı gibi belirtiler de kadındalarda koroner kalp hastalığı belirtisi olabilir. Bu yüzden bu gibi belirtilere karşı kadınların uyanık olması gerekir.
Kırık kalp sendromu nedir?
Özellikle kadınlarda yoğun stres sonrası gelişen şiddetli bir spazm durumudur. Ortada anatomik bir darlığın var olup olmaması gözetilmeksizin, strese bağlı damarın uç kısımlarına kan gitmediği için o bölge beslenmiyor. Beslenmediği zaman ve bu süre uzadığı zaman da kalp krizine benzer belirtiler ortaya çıkar. Buna bağlı kalbin bir bölümünde, özellikle ön tarafında kasılmaya bağlı anevrizmatik bir durum oluşur. Bu vakaların büyük bir kısmı uygulanan tedavi sonrası ( hastasının tedavi edilmesi, sakinleştirilmesi, kan sulandırıcılarının verilmesi ) iyileşebiliyor yani kalp düzelebiliyor.
Kriz gelişmeden hastaneye ulaşmakta fayda var.
Her göğüs ağrısı kalp krizi ile mi ilgilidir?
Hayır, her göğüs ağrısı kalp krizi ile ilgili değildir. Ancak burada hastaları değerlendirirken; Koroner kalp hastalıklarında belirli risk faktörleri vardır. Onların olup olmaması önemlidir. Hastanın erkek olması, 40 yaşını geçmiş olması, şeker hastalığı, yüksek kolesterol, sigara kullanımı, yüksek tansiyon, ailede erken yaşta kalp krizi hikayesi, sedanter yaşam gibi risk faktörleri varsa ve hastanın bahsettiği ağrı göğüste ağırlık ve baskı hissi uyandıran giderek şiddetlenen ağrı şeklindeyse bunu detaylı değerlendirmek lazım. Bazen sadece hastanın telefonda tarif ettiği ağrı şeklinden hastanın hemen hastaneye yatırılıp ileri tetkik için değerlendirilmesi gerektiğini, anjiyosunun gerekli olduğunu anlarız. Bazen de yüz yüze daha detaylı bir değerlendirme yapabiliriz. Ekokardiyografi dediğimiz kalp ultrasonu ile kalbine bakabilir veya bazı kan testleri ile bunu anlayabiliriz. Hastalara benim en önemli tavsiyem şu:
– Belli risk faktörlerini taşıyorsa,
– Belli yaşın üzerindeyse,
– Göğsünde tarif edemediği bir ağrı hissetiyse
Mutlaka bir acil servise uğrayıp EKG ve diğer gerekli tetkiklerle değerlendirilmesi gerekir. Kalp krizi geçiren hastaların yüzde 20-25’i hastaneye ulaşamıyor. Hastaneye ulaşanların da kriz öncesine nazaran yüzde 5-10 riski bulunuyor. Dolayısı ile kriz gelişmeden hastaneye başvurmakta fayda var.
Herkesin 20’li yaşlardan sonra bir kere kalp kontrolü yaptırması gerekir.
Gizli kalp nedir?
Hastanın daha önce herhangi bir kardiyak semptomu ve şikayeti yokken birden kalp krizi ile kaybedilmesi durumunda bu hastada gizli kalp varmış diye söylenir halk arasında. Aslında daha önceden hasta zamanında hekime başvursaydı ve bir check up taramasında geçmiş olsaydı belki de damarlarda tanıya yönelik faktörler bulunabilirdir. Öte yandan ritim problemi kaynaklı olan problemler de gizli kalp nedeni. Daha önce hiç belirti vermemiş ancak kişi koşarken kalbi durmuş. Ya da EKG’de hiçbir şekilde probleme rastlanmamış ama doğuştan genetik olarak getirdiği ritim problemleri var. Bu gibi gizli kalp denilen problemlerin büyük bir kısmı rutin taramalarda yakalanabiliyor. Bundan dolayı herkesin 20’li yaşlardan sonra bir kere kalp kontrolü yaptırması gerekir. Bundan sonra da risk faktörlerine göre doktorun belirlediği periyodik aralıklara göre de rutin kontrollerini aksatılmaması gerekir.