Son dönem karaciğer hastalarının yaşama tutunmalarını sağlayan tek yöntem; organ nakli. Ancak yeterli bağışın olmaması, hastaların umutlarını tüketiyor. Hal böyle olunca, bilim dünyası organ nakli başarını artıracak yeni yöntemler keşfetmeye çalışıyor. Ülkemizde ilk kez yapılan ‘machine perfusion’ (makine ile organ dolaşımının sağlanması) çalıştayı da bunlardan biri. Bu yeni yöntem uzmanlara, kadavradan bağışlanan karaciğerin nakil başarısını artıracak 3 önemli imkan sunuyor. Böylece, gerek nakil kararında gerekse nakil sonrası karaciğerin hastaya uyum oranını artırmasıyla hastalara yeni umut oluyor.
Geçtiğimiz günlerde de dünyanın önde gelen uzmanları, Dünya Karaciğer Nakli Kongresi’nde bir araya gelerek ‘karaciğer nakli’ konusunu her yönüyle masaya yatırdılar. Prof. Dr. Yaman Tokat’ın başkanlığını yaptığı kongrede, karaciğer nakli konusunda deneyimli hekimler tarafından oluşturulmuş kapsamlı bilimsel programın yanı sıra dünyadaki en yeni gelişmeler aktarıldı. Türkiye’den ve dünyanın pek çok ülkesinden karaciğer nakli konusundaki önemli isimleri bir araya getiren kongrede en dikkat çeken yöntemlerden biri ise ‘machine perfusion’ yöntemi oldu! Günümüzde başta Amerika’da ve Avrupa’nın bazı ülkelerinde uygulanan ‘machine perfusion’ yönteminin sağladığı faydalar sayesinde kadavradan karaciğer nakillerinde başarıyı önemli ölçüde artırması, tıp dünyasında büyük heyecan yaratıyor!
Workshop’da nakil aşamasına geldi!
Pek çok bilimsel konunun aktarıldığı kongrede, tıp dünyasında karaciğer naklindeki sorunların çözümüne yönelik atılan dev adımlardan biri olan ‘machine perfusion’ yöntemi de tanıtıldı. Dünyada 3 büyük merkezden biri olan ve Acıbadem Üniversitesi bünyesinde yer alan Klinik Simülasyon ve İleri Düzey Endoskopik – Robotik Cerrahi Eğitim Merkezi (CASE)’de düzenlenen workshop programında, ‘machine perfusion’ yöntemi canlı olarak uygulandı. Dünyanın önde gelen uzmanlarının izlediği workshop’da, kadavradan alınan karaciğer, ‘machine perfusion’da işleme tabi tutularak nakil edilebilir hale getirildi. Kanada’dan Toronto Üniversitesi ekibi ve ABD’den Harvard Üniversitesi ekibi ile birlikte bu çalıştay başarıyla gerçekleştirildi.
Nakil öncesi test imkanı sağlıyor!
Toronto Üniversitesi’nden Prof. Dr. Markus Selzner, tıp dünyasında büyük heyecan yaratan ‘machine perfusion’ yönteminin karaciğer için adeta bir test sürüşü yapılmasını sağladığını belirterek, “Organ naklinde greftleri sadece sayısal veya tarihsel sebeplerle reddedebiliyoruz. Ancak greftlerin işlevleri bizim düşündüğümüzden çok daha iyi olabiliyor. İşte bu yöntem kadavradan nakil öncesinde karaciğere vücut dışında bir test sürüşü yapmamıza imkan tanıyor. Machine perfusion yöntemi sayesinde pek çok karaciğerin düşündüğümüz kadar kötü olmadığını görerek hastalarda güvenle kullanabiliyoruz” diye konuştu.
Nakilde 3 yaşamsal fayda!
Prof. Dr. Yaman Tokat, ülkemizde henüz uygulanmayan ‘machine perfusion yöntemi kullanılmaya başlandığında kadavradan nakil sayılarında yüzde 20-25’lik bir artış beklediklerine dikkat çekerek, “Bu yöntemin en önemli özelliği, organların hastaya fayda veya zarar verip vermeyeceğini ayırt etmemize imkan tanıması. Yani organların çalışıp çalışmayacağını vücuda nakletmeden önce bilme olanağını bize sağlaması. Yöntem sayesinde hastaya yarar sağlamadığını düşündüğümüz için kullanmadığımız pek çok organı artık gönül rahatlığıyla nakledebileceğiz. Böylece nakil sonrasında da, karaciğerin hastaya uyumu konusunda bu yöntemi kullanmadan önce kafamızda oluşan pek çok sorunun yanıtını bilmiş olacağız” diye konuştu.
Günümüzde kadavradan bağışlanan karaciğerin hızla hastaya nakledilmesi gerekiyor. Soğuk depolama” yapılarak bekletilen karaciğerde nakil olana kadar zamanın uzaması, karaciğerin fonksiyonlarını kaybetmesine yol açıyor. Prof. Dr. Yaman Tokat, bu yöntemde, bağışlanan karaciğerin zaman geçse bile fonksiyonlarında bir sorun oluşmadığına, bir başka deyişle korunabildiğine işaret ederek, “Ayrıca nakil öncesinde karaciğerin greft kalitesini değerlendirmesi ve daha güçlü hale getirerek karaciğerin ömrünü uzatması da bu yöntemin bir diğer önemli özelliğini oluşturuyor. Bilimsel araştırmalar da, eskiden organ nakli için reddedilen karaciğerlerin bu yöntem sayesinde başarıyla kullanılabildiğini ortaya koyuyor” dedi.
Rakamlarla ‘kadavradan’ karaciğer bağışı!
Kendini yenileyebilen bir organ olmasına karşın, hepatitler, karaciğer kanserleri, yağlı karaciğer, aşırı alkol tüketimi, bazı genetik hastalıklar ve toksik ilaç kullanımları gibi etkenler siroz ve karaciğer yetmezliğine yol açabiliyor. Türkiye’de her yıl binlerce kişide görülen bu hastalıkta tek çare ise ‘karaciğer nakli’ oluyor. Ancak maalesef ülkemizde organ bağışı bilinci, ihtiyaç duyan hastaları sağlığına kavuşturacak düzeye henüz ulaşamadı. Öyle ki ülkemizde yılda ortalama 1600 civarında karaciğer nakli yapılıyor; ancak bu naklin sadece 300-350’si kadavradan gerçekleşirken, geri kalanı ise canlı vericiden oluyor. Oysa kadavra organ bağışı listesine yazılıp bağış bekleyenlerin sayısı 2200 civarında seyrediyor. Geri dönüşsüz bir süreç olan beyin ölümü hakkındaki yanlış bilgiler nedeniyle organ bağışları yetersiz olduğu için karaciğer nakli bekleyen her 4 hastadan biri, bekleme listesinde iken hayatını kaybediyor.