Çiftlerin bir yıl düzenli ilişkisine rağmen gebe kalamamalarına infertilite diyoruz. Bu durum hem kişi de hem de ailede huzursuzluğa yol açabilir.
Günümüzde infertilite sorunu oldukça sık görülmeye başlanmıştır. İnfertilite kliniklerinde yapılan son teknolojik çalışmalarla daha fazla çiftin gebe kaldıkları gözlenmiştir. Tüm imkânlara rağmen bir grup çift hala gebe kalamamaktadır. Bu çiftlerde açıklanamayan infertilite tanısını kullanabiliriz. Açıklanamayan infertilite vakalarında tüm laboratuvar sonuçları normal olmasına rağmen bu durumun ruhsal sebeplerden de kaynaklanabileceği ihtimali vardır.
Kadının tüm menstrual döngüsü hormonların kontrolü altındadır. Ne var ki kronik strese maruz kalma durumu beraberinde stres hormonlarının artmasına yol açar. Bu hormonlarda gebelik için gereken hormonların salınımını bozabilir.
Hormonlar normal organik bir problem olmamasına rağmen erkek faktöründe de sorun yoksa bilinçaltımızın bebekle ilgili düşüncelerine bir göz atabiliriz. Bilinçli aklımız ısrarla anne olmayı isterken, bilinçaltında pek çok faktör anne olmamıza engel oluyor olabilir.
Kişinin anne olmayı istemesi hayata bakışı ile alakalıdır. Kendini anneliğe hazır hissetmesiyse duygusal bir boyuttur. Eğer anne adayı kendini yetişkin gibi değil de çocuk gibi hissediyorsa annelik yapması çok zordur. Bilinç dışı zihni kendini annelik konusunda yetersiz görüyordur. Bazen de duygu karmaşası çocuk sahibi olup olmama konusunda bile karar veremez. Buda stres faktörlerini tetikler.
Geleneksel aile modellerinde aile büyükleri çocuk için sürekli baskı yapabilir. Kadınsa böyle bir ortamda kısır kadın damgası yememek için çocuğunun olmasını ister. Çocuğu olmadığı takdirde ötekileşecektir, yalnız kalacaktır. Bir insan için bu tip aile modellerinde yalnızlık toplumsal dışlanmadır. Bazen de çocuğu olmayan kişi bulunduğu aile de gariban, mazlum rolüne soyunur ve ailesi ona acır. Kişi de bundan ikincil bir kazanç sağlar. Böyle bir durumda kadın bilinçli zihni ile çocuğu isterken bilinç dışı olarak çocuğu istemeyip, gebelikten uzak durabilir.
Kız çocuğu evin istenmeyen bir çocuğu olabilir. Annesi ve ailesi tarafından sevilmeyip horlanmış olabilir. Çocuk sahibi olmanın, çocuk büyütmenin zor olduğu, aslında akıllıca olmadığı bilgisi zihnine defalarca kodlanır. Kendi duygusu çocuğa sahip olmak isterken bilinçaltı çocuğun gereksiz bir varlık olduğunu kodlayabilir.
Günümüzde pek çok kadın çocuk sahibi olmayı kocasının kendisini terk etmemesi için isteyebilir. Bir kadın için erkeği tarafından terkedilmek çok ağır bir duygudur. Bilinç ve bilinç dışı yine burada da karşı karşıya gelir. Duygular karmakarışık olur.
İnfertilitede erkek faktörüde önemlidir. Çok yoğun kıskançlık duyguları yaşayan bir kadın kocasını bile olabilecek kız çocuğundan kıskanabilir. Başka bir kadının gelip ve ona ait erkeği alacağı duygusu onu sonsuz bir kaygıya itebilir. Bu durum anne kız arasında rekabet oluşturur. Zihin tedbir olarak gebelikten vazgeçebilir. Bir kadının bir erkekten çocuğunun olabilmesi için onu gerçekten çok sevmesi gerekir. Aklının bir köşesinde hala eski sevgilisi varsa bilinçli akıl çocuğu isterken, bilinç dışı istemez.
Bazen kişi fiziki olarak kadın olabilir ama kendisini duygusal olarak erkek hissedebilir. Erkek olan biri çocuk doğuramaz. Çünkü doğacak çocuk o kişide iç karışıklığı yaratır. Çocuk doğduğu zaman bilinçli zihni kadın, bilinç dışı zihni erkektir.
Kız çocuğunu tanıştığı, hayran olduğu ilk erkek babasıdır. Babanın baba kimliği yanında anneye ve diğer kadınlara nasıl davrandığı kız çocuğu tarafından zihne kodlanır. Eğer burada sağlıklı bir baba kız ya da anne baba ilişkisi varsa kız çocuğu diğer erkeklerle nasıl ilişki kuracağını öğrenir. Belki de en fazla karşılaşılan sorunlar bu aile dinamiğindeki yanlış öğretileridir. Eğer kız çocuğu babası ile sağlıklı bir ilişki yaşamazsa ya da annesi tarafından bu ilişki engellenirse, kız çocuk yetişkin olduğunda babasına benzeyen erkeklerle evlenmek isteyecektir. Bu erkeği bilinç dışı zihin gerçek babası olarak algılar.
Cinsel ilişki yetişkin bir kadın ve yetişkin bir erkeğin karşılıklı yaşadığı bir ilişki durumudur. Bu kadının bilinç dışı zihni evlendiği erkeğin yeni tanıştığı birisi mi yoksa çocukluğunda tanıdığı babası mı fark edemez. Bilinçli zihni kocası ile seviştiğini sanırken bilinç dışı zihin babası ile sevişir. Bilinç dışında da hiçbir kadın babadan çocuğu olsun fikrini kabul edemeyeceğinden çocuğu ret eder. Aslında kocası başka biridir. Çocukken tanıdığı erkek olan babası başka biridir.
Buradan şunu söyleyebiliriz. Mutlu olmak için tek koşul çocuk sahibi olmak değildir. Yaşamın tek anlamı var olmanın tek anlamı çocuk değildir. Aile içinde konuşulan tek konu çocuk olmamalı duygular biraz özgür bırakılmalıdır. Bu problemi neyin devam ettirdiğini bulmak için profesyonel bir destek ile bilinçaltı belki de çözümlenebilir. Psikoterapi bu çiftlerde oldukça büyük destek sağlayabilir.Cinsel Terapist